Güncel

19 yaşında girdiği hapishaneden 56 yaşında çıkıyor

1981 yılında, henüz 19 yaşında ve Mersin Ticaret Lisesinde okurken TKP/ML TİKKO örgütüne üye olma suçlamasıyla tutuklandığını belirterek, “önce idama mahkûm edildi, daha sonra idam cezası müebbet hapis cezasına çevrildi

Hapishaneye girdiğinde 19 yaşındaydı, Hasan Gülbahar. Gülbahar, 56 yaşında özgürlüğüne kavuşuyor. Bu 38 yılda sadece 1.5 yıl dışarıda kaldı, bunun dışında Türkiye’nin hapishanelerinde büyüdü, hapishanelerinde yaşlandı. Gözlerinde ileri derecede görme bozukluğu oluştu, kalbi rahatsızlandı, Wernice Korsakof tanısı kondu.

Ahval News’ten Dicle  Eşiyok’un yaptığı habere göre, onun için ‘Türkiye’nin Nelson Mandelası’ deniyor. Ondan önce Tahir Canan, ‘en uzun süreli mahpus’tu. Canan, 2013’te salınınca geriye Hasan Gülbahar kaldı.

Hasan Gülbahar’ın yaşamına dair bilgiler veren Eşiyok, Gülbahar’ın 1981 yılında, henüz 19 yaşında ve Mersin Ticaret Lisesinde okurken TKP/ML TİKKO örgütüne üye olma suçlamasıyla tutuklandığını belirterek, “önce idama mahkûm edildi, daha sonra idam cezası müebbet hapis cezasına çevrildi” diyerek hapis sürecinin başlangıcını tanımladı.

Dicle Eşiyok’un yaptığı haberin devamında şu ifadelere yer verildi:

Hasan Gülbahar, yürürlüğe giren 3717 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun Geçici Maddesi gereği Ağustos 1991 tarihinde şartlı tahliye oldu. Ama Mart 1995 tarihinde yeniden ‘suç’ işlediği iddiasıyla gözaltına alınıp Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından tekrar yargılanmaya başladı.

Önceki davaları da göz önüne alınarak ‘örgüt yöneticiliği’ iddiasıyla 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu hüküm, sonrasında tekrar uyarlanarak 12 yıl 6 aya düşürüldü.

Bu karar infaz aşamasındayken “7 Kasım 1982 tarihinden önce işlemiş olduğu bir suç dolayısıyla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm olan kişi hakkında, mahkûm olduğu cezanın infazı sürecinde koşullu salıverildikten sonra deneme süresi içinde işlediği yeni bir suç nedeniyle koşullu salıverilme kararı geri alınmayacaktır” hükmünü barındıran 6459 Sayılı Yasa gereğince Gülbahar’ın avukatları tarafından yeniden başvuru yapıldı. Ve Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi 2013 yılının Mayıs ayında Gülbahar’ın tahliyesine karar verdi.

18 yıllık cezaevi yaşamında babasını kaybetti, kardeşlerinin büyüdüğünü, evlendiğini, yeğenlerinin doğduğunu göremedi. Dışarıya çıktıktan sonra yaşama tutunmaya çalıştı. Kendisine güç bela bir inşaat bekçiliği işi buldu. Bir yandan da yarım bıraktığı lise öğrenimini tamamlamak için eski okuluna kaydını yaptırdı. Mersin İnsan Hakları Derneği’nde yönetici olarak görev aldı.

17 Aylık süre için özgürlüğüne kavuşan Hasan Gülbahar, mahkemenin itirazı üzerine 9 Ekim 2014 tarihinde gittiği adliyede tekrar tutuklandı. Devlet “Yedi yıl daha yatacaksın” diyordu. Mersin Cezaevi’ne konuldu.

Hasan Gülbahar’ın kısa süreli özgürlüğünün ardından tekrar cezaevine gönderilmesine karşı “Gülbahar’a özgürlük” talebiyle change.org’da kampanya başlatıldı, 5 bin imza toplandı. Gülbahar’ın avukatı Metin Narin, müvekkilinin cezaevinden çıktıktan sonra İHD faaliyetlerine katılmasının rahatsızlık yarattığını, bu nedenle yargının Gülbahar’a özel bir hukuk uyguladığını söyledi.

O günlerde Hasan Gülbahar, dışarıya gönderdiği mektuplarda şöyle diyordu:

“12 Eylül dönemi mahkûmiyetlerinden dolayı 10 yıldan beri içerde olanların tahliyesini sağlamak için çıkarılan yasada meclisteki tüm partilerin imzası var. Bakanlık yeniden tutuklanmamı isteyen itirazını sadece benim için yapıyor. Kişiselleştirilmiş hukuk olur mu? 12 Eylül darbesiyle 19 yaşımda başlayan mahpusluk hayatımı bir iki yıllık soluklama dışında 60 yaşımda noktalamam isteniyor. Lütfen artık yeter! Özgürlüğümü geri istiyorum.”

Mersin’den sonra gönderildiği, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevinde haksız ve hukuk dışı uygulamalara karşı geldiği için cezaevi idaresince keyfi bir şekilde ‘infazı yakılarak’ salıverilme süresi 30 Kasım 2024 olarak belirlendi. Yani yedi yıla bir üç yıl daha eklendi.

Hasan Gülbahar için avukatları, 30 Ekim 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Gülbahar 30 yılı aşkın bir süre hapishanede kalmasına ve hakkında verilen müebbet cezasını doldurmasına rağmen, kendisine verilen 12 yıl örgüt yöneticiliği cezasının bu 30 yıl içerisinde değerlendirilmesi gerekirken, tamamen keyfi bir şekilde tahliye edilmedi. Anayasa Mahkemesi’nin Gülbahar dosyasını ele alması yıllar sürdü.

Kısmı Wernice Korsakof hastası olan, körlüğe neden olabilecek ileri derecede görme bozukluğu yaşayan Gülbahar, cezaevindeki koşullarını bir arkadaşına gönderdiği mektupta şöyle anlatıyordu:

“Birçok ülkede en ağır yatış 20 sene. Bizde ise 30, infazı da yakarlarsa 36. Koşulları ve yaşananları saymıyorum bile! Al işte sana geri dönen kitaplar! OHAL kalktı artık hemen her yerde kitap alımı, dergi yayın alımı başladı, bize yok yine. Uygulama bu denilip ne kitaplar ne haftalık sohbet- sporda bir adım atılıyor. Ayda bir defa yeterli deniliyor. Revire çıkmaz haftaları bazen ayları alıyor. Hastane sevklerinde tek büyük hücreli araçlar devrede ve biz onlara binmeyi kabul etmeyince normal ringlerde götürülüyoruz.

Biliyorsun göz tansiyonum var ve bir yıldır iki defa kapıdan döndüm bu araçtan dolayı. Geçenlerde de kalbe gidemedim aynı sorun nedeniyle. Bu koşullarda iyi olmaya, iyi kalmaya çalışıyoruz. Bizim için hayat hiç kolay olmadı. Son yıllarda bu ciddi şekilde ağırlaştı herkes için. Eh, her karanlığın bir aydınlığı vardır demeye devam edip çabalayacağız elbet, bunun için de. Yeter ki özlem ve düşlerimiz silinip kararmasın!”

Gülbahar’ın avukatı Metin Narin’in 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru geçtiğimiz günlerde sonuçlandı ve Anayasa Mahkemesi Anayasa’nın 19. Maddesinde yer alan ‘kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı’nın ihlal edildiğine karar verdi.

Avukatlarının Anayasa Mahkemesi’nin açıkladığı gerekçeli kararı Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne götürerek bulunduğu tahliye talebi yerinde görülerek, Hasan Gülbahar’ın serbest kalmasına karar verildi.

Karar önümüzdeki günlerde uygulanacak.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu