GüncelMakaleler

ÇEVİRİ-SÖYLEŞİ | Hindistan Komünist Partisi (Maoist) İle Röportaj-2

Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Merkez Komitesi Sözcüsü Yoldaş Abhay ile yapılan bir röportajın ikinci bölümünü yayınlıyoruz.

– Devriminiz için büyük önem taşıyan bir konu da gerçek toprak reformudur. Bunu başarmak için neler yapıldığını açıklayabilir misiniz?

Toprak sorunu, 1969’da iki gerçek komünist devrimci partinin kurulduğu ve 2004 yılında HKP(Maoist) olarak birleştiğinden beri devrimci hareket tarafından ele alınmaktaydı. Parti, Tarım Devrimi’ni Yeni Demokratik Devrim’in ana ekseni olarak alıyor ve bu yüzden topraksızlara ve yoksullara toprak dağıtmaya ve üretim ilişkilerinde bir değişiklik getirmeye kararlı.

Parti liderliğindeki Devrimci Kitle Örgütleri bunu yapıyor ve kuruluşundan sonra Devrimci Halk Komiteleri görevi devraldı.

80’li yıllarda tarım devriminde toprak meselesini gündeme getirdik. İlk aşamalarda halk orman topraklarını, hükümet arazilerini, tapınak topraklarını ve son olarak toprak ağalarının topraklarını işgal etti. Halk ne zaman toprak ağalarının topraklarını işgal etse, hareketin liderlerini katletmek için özel ordular örgütlediler. Silahlı hareket özel orduların kökünü kazıdı ve toprak ağalarını kırsal alandan kovdu.

Bundan sonra devlet aygıtı, doğrudan kavgaya girdi ve hareketi bastırmaya devam etti. Polis, paramiliterler, özel kuvvetler, özel komando kuvvetleri ve bazı ordu birlikleri (onlar açısından mücadelenin geliştiği-çn.) zor durumdaki bölgelerde konuşlanıyor.

O zamandan beri devrimci hareket karşı devrimci saldırıyla karşı karşıya. Toprak mücadelesi kıyı bölgesi, Telangana, Rayalseema, Andhrapradeş, Jahanabhad, Patna, Ara, Arwal, Hajaribhag, Palamu, Gaya, Aurangabad, Bihar-Jharkhand Bopkaro ve Tamilnadu, Karnataka, Orissa, Maharastra’nın bazı bölgelerinde gerçekleşti. Kötü şöhretli zalim özel ordular Ranveer sena, Sanlight sena, Kurmi sena, Lorik sena gibiydi.

DKK, 2011’den bu yana “Arazi Düzeltme Kampanyası” yürütüyor. Bu kampanyanın bir raporu, sürmekte olan toprak reformlarının bir resmini verecektir. İlk olarak, köylerdeki ailelerin toprak sahipliğine ilişkin ayrıntılı bir araştırma yapılmıştır. Anket, Hint Devriminin Strateji ve Taktikleri belgesinde ortaya konulan anlayışa dayanıyordu. “Hint Toplumunun Sınıf Analizi” belgesinin üçüncü bölümü, Hint toplumundaki sınıfların karakterini, durumunu ve bilincini açıklamaktadır. Köylülerle ilgili olarak şunları belirtti;

“Genellikle tarım işçileri de dahil olmak üzere topraksız köylülerin kendi arazileri ve tarım aletleri yok. Ya tamamen ya da esas olarak emek güçlerini satarak yaşarlar. Topraksız ve yoksul köylüler, temelde geri kastlardan, kabilelerden ve Dalitlerden geldikleri için sadece ekonomik sömürüyle değil, aynı zamanda toplumsal baskıyla da karşı karşıyadırlar. Bu ekstra-ekonomik baskı biçimleri nedeniyle, sadece açlık değil, aynı zamanda toplumun sınırlarında marjinalleşme ile de bir yaşam sürmektedirler. Yoksul köylülerin çoğu sözde arazi sahibidir veya küçük arazileri kiralar. Benzer şekilde bazılarının yetersiz tarım aletleri vardır. Arsa kirası ve faiz ödemenin yanısıra, emek güçlerini satarlar ve bu nedenle tüm bu biçimlerde sömürülürler. Kırsal nüfusun % 65-70’ini oluşturuyorlar. Hint toplumunda var olan tüm sınıflar içinde yoksul ve topraksız köylüler temel itici güçlerdir ve proletaryanın en sağlam müttefikidir.”

Devrimci Kitle Örgütleri kampanyanın siyasi yönünü yaydılar. Chetan Naty Manch, kampanyanın halk tarafından anlaşılmasını sağlayan ses ve video programları yayınladı. Devrimci Kitle Örgütlerinin tüm parti komiteleri, HKGO birimleri ve organları, DKK’ler ve kampanyadaki halkla birlikte yer alıyor. Köy düzeyindeki DKK’lerin araştırması, her bir ailedeki arazi sahipleri, tarım aletleri, sığır sürüsü ve işgücünün ayrıntılarını içeriyordu. Bu detaylara göre ailelerin sınıfsal (konumu-çn.) -topraksız, fakir, orta ve zengin köylü-değerlendirildi.

Alan düzeyindeki (yaklaşık 100-150 köyden oluşan) anket raporlarının tartışılması için çalıştaylar düzenlendi. Çalıştayda değerlendirmeler incelendi ve bölgenin çeşitli DKK’lerinin raporları sonuçlandırıldı. Karar verildi ve her DKK için bütçe ayırıldı. Başlangıçta kampanya, topraksızlara arazi sağlamak ve aynı zamanda üretimi artırmak amacıyla araziyi düzleştirmekti. Halk, işi DKK’nin planına göre topluca yapar. Birkaç DKK’de halk kampanya için kendi başlarına para toplarlar. Bu kampanyada birçok topraksız aile toprak elde etti.

Birkaç yıl sonra kampanya, su sıkıntısını çözmek için göletlerin oluşturulması ve sulama ve ev yapımı gibi başka çalışmalar da gündemleştirdi. Yıllar geçtikçe, bazı DKK’ler köylülerin günlük ihtiyaç mallarını almak için -özellikle haftalık pazarlara serbest dolaşımını kolaylaştırmak için- küçük ama hızlı akan akarsulara köprüler kurdular.

Bu yıllık kampanyalarda şehit aileleri, siyasi mahkumlar ve Parti ve HKGO’nun profesyonel üyelerine yardım ediliyor. Kampanya Ocak ayından itibaren devam ediyor ve Şubat ayı ortalarında sona eriyor. “Bhoomkal divaları” (Hindistan’da devrimci bir gün-çn.) 10 Şubat’ta kampanyanın başarısının coşkusuyla kutlanıyor. Partinin kararına göre, gün halkın devlet iktidarı günü olarak kutlanır. Hükümet ve emniyet güçleri kampanyayı biliyor ve engellemeye çalışıyor.

Halk milisleri, kitle örgütleri ve sıradan halkın 50 üyesinin hayatını kaybettiği, 25 kişinin de yaralandığı kampanya sırasında Dandakaranya Özel Bölgesi’nin neredeyse tamamında 80 çatışma gerçekleşti. Yüzlerce kişi tutuklandı. Bu nedenle DKK’ler, halkın korunması ve kampanyanın engellenmemesi için köylerin etrafında nöbetçi ve devriyeler düzenlemektedir. DKK, kampanyaya katılan kişileri tedavi etmek için doktorlarını da devreye sokmaktadır.

On yıldan biraz daha büyük bir süre içinde, kampanya 573 Panchayat’ta 3.507 köyde ele alındı. 9.053 yoksul aile, 3.219 orta köylü, 509 zengin köylüye ekimde yardım edildi. Bu ailelerin yanı sıra 838 şehit ailesine, 920 mahkum ailesine, 2 bin 181 profesyonel HKGO üyesi aileye yardım edildi. Toplam 33.440 aile ve 34.324 dönüm arazi yeni çapalanmış, düzeltilmiş veya onarılmıştır.

Yapılması gereken çok şey olduğu doğru. Hareket, devletin kesintisiz baskıcı kampanyalarıyla karşı karşıya ve parti ve diğer iki sihirli silahı, çeşitli kesimlerdeki halk arasında çalışmaya devam etmenin yollarını buluyor.

Hint Devrimi için büyük önem taşıyan bir diğer alan da kadınların özgürleşmesidir. Şehit Yoldaş Anuradha Ghandy bu davaya önemli katkılarda bulundu ve okuyucularımızın Feminist Hareketteki Felsefi Eğilimler başlıklı eserini okumalarını tavsiye ederim. Hint Devrimi’nin bu mücadelede nasıl ilerlediğini açıklar mısınız?

– Kadınlar toplumda en çok ezilen sosyal kesimdir. Onlar toplumun yarısı. Emeğin çoğunu evde ve ayrıca üretimde ağırlıklı olarak tarımda gerçekleştiriyorlar. Ancak mülkiyet, karar ve çocuk hakları yoktur. Doğal olarak bu durum kadınları özgürleşmeleri hakkında düşünmeye yönlendiriyor.

Ülkedeki devrimci hareket güçlendikçe, ezilen sınıfların kadınları yani proletarya, köylüler ve küçük burjuvalar, onların ilerleyebilecekleri yolun bu olduğunun giderek daha fazla farkına varıyorlar. Özgürleşme bilincini geliştirdikleri kitle örgütlerine seferber edilirler. Kişisel sorunlarını çözüp bir kitle örgütü ile temasa geçen, örgüte aktif üye olan, devrimi ve silahlı mücadeleyi öğrenen, kadınların kurtuluşunun ancak tüm ezilen sınıfların kurtuluşu için partiye katılmakla sağlanabileceğini anlayan kentli kadın yoldaşlar çok azdır. Şu anda çeşitli liderlik seviyelerindeler.

Kadınların muazzam bir gücü vardır. Partimiz ve HKGO, ataerkillik dahil düşmana karşı birçok sınıf mücadelesini yönetmiş ve toplumda bir dereceye kadar bir değişim getirmiştir. Partimiz, Parti, HKGO ve UF örgütü olmak üzere üç cephede ataerkil değer yargılarını kadrolar arasında ortadan kaldırmak ve kadın kadroların gücünü ve yaratıcılığını açığa çıkartmak için yoğun çaba sarf ediyor.

 

–  HKP(Maoist)’in Keşmir konusundaki tutumu nedir?

– Gulab Singh Dogra’nın 1846’da Keşmir’de iktidara gelmesinden bu yana Keşmir halkı “bağımsızlığı” için mücadele ediyor. Keşmir’deki Dogra yönetimi, Dogra Kralı Raja Hari Singh’in 1947’de Hindistan Birliği’ne teslim etmesiyle sona erdi. Keşmir, 26 Ekim 1947’de “sorunu plebisit yoluyla çözme” anlaşmasıyla Hindistan Birliği’nde birleşti ve Hint sömürücü yöneticilerinin faşist yönetiminin bir parçası oldu.

1947 Ekim’inde Keşmir’de toplumsal ayaklanmalar patlak verdiğinde, yaklaşık iki buçuk lakh (1 lakh: yüz bin-çn.) Müslüman insan öldü ve Raja Hari Singh Jammu’ya kaçtı. Daha sonra Hintli yöneticiler, Ulusal Konferans lideri Shek Abdullah’ın Keşmir Başbakanı olarak atanma tarihini içeren bir mektup uydurdular ve onu iktidara getirdiler. 1951’de Keşmir’de Ulusal Konferans’ın 75 sandalyeden 73’üne seçildiği çekişmesiz seçimler yapıldı. Shek Abdullah, Jammu-Keşmir’e özel yetkiler sağlamak için Nehru ile bir anlaşma yaptı. Buna göre merkezin yetkileri Keşmir’de sınırlıydı.

  1. madde, Keşmir’in yakıcı sorununu yatıştırmak için bir gecede Anayasa’da formüle edildi. Madde Keşmir’e özel statü verdi. Hindistan’ın dışişleri, savunma, para birimi ve diğer konular dışında müdahale etmeyeceği konusunda anlaştılar. Bu anlaşmaya göre Hindistan Parlamentosu’nun eylemleri, Keşmir için geçerli değildir. Devlet liderine Başbakan statüsü verildi. Kendi eylemlerini yapmaları için kendi kendilerini yönetme yetkileri sağlandı. Ama hiçbiri uygulamaya geçmedi.

Sonunda Madde 370 ve ayrıca 35A iptal edildi ve Keşmir resmen özel statüden mahrum bırakıldı. Tamamen Hindistan hükümetine ilhak edildi. Hint yöneticiler, Keşmir halkının ulusal kurtuluş mücadelesini kanlar içinde boğuyor ve yerel ve uluslararası forumlarda ayrılıkçılık olarak küçümsüyor. Keşmirli aktivistlerin Pakistan tarafından kışkırtıldığını, hareketin sınır ötesi terörizm olduğunu ve yıkıcı olduğunu (propaganda ediyor-çn.).

Uluslarının geleceği için mücadele eden halkın mücadelesini küçümsemek, ayrılma ve kendi kaderini tayin hakkı (mücadele edenlere karşı-çn.), baskıcı tedbirlerine geçerlilik kazandırmak için birçok yönden komplo kuruyorlar.

Partimiz Keşmir ulusunun hareketini desteklemektedir. Partimiz, devrimci proletarya liderliğinde kurulacak “Hindistan Halk Demokratik Cumhuriyeti”nde, ülkenin tüm ulusların ayrılma ve kendi kaderini tayin hakkına sahip olacağını, sorunlarına uygun çözüme sahip olacaklarını ve kalıcı kurtuluşlarının yolunu kolaylaşacağını açıkça belirtmektedir.

 

– Hindistan’ın karşı karşıya olduğu bir diğer konu da baskıcı kast sistemidir. HKP(Maoist)’in bu konudaki tutumu nedir ve bu baskıcı sisteme nasıl karşı koymayı planlıyor?

– Partimiz kast meselesini Hint toplumuna özgü bir mesele olarak ele alıyor. Partimiz, halkın nasıl farklı sınıflara ayrıldıysak, farklı kastlara da ayrıldığını ve bu nedenle, özellikle olduğu gibi genel olarak da konuya karşı net bir yaklaşım sergilememiz gerektiğini söylüyor. 2007 yılında Partimizin Birlik Kongresi-Dokuzuncu Kongresi’nde geçen “Parti Programı” ve “Hint Devrimi Stratejisi ve Taktikleri” temel belgelerimizde, Dalit halkını ve alt kastları ve aynı zamanda diğer kastlardaki demokratik güçleri harekete geçirmemiz ve bu özel sorun üzerinde Yeni Demokratik Devrim hedefiyle güçlü bir hareket inşa etmek zorunda olduğumuzu açıkça belirtmiştik;

“… Kast sistemi sadece süper yapısal bir fenomen değil, aynı zamanda ekonomik tabanın bir parçasıdır. Bu nedenle, brahmanizmin tüm tezahürlerine karşı bir mücadele ile birlikte, dokunulmazlıkların ortadan kaldırılması da dahil olmak üzere kast sisteminin yok edilmesi, ülkedeki YDD’nin gerekli bir parçasıdır. Kastizm ve Brahmanizm esasen elitist, hiyerarşiktir ve insanlara doğumlarından itibaren kendi kastlarından daha düşük olan diğer kastlara karşı üstünlük hissi verir ve tüm bunlar din adına kutsallaştırılır. Aynı zamanda ezilen kitleleri bölmek için ölümcül bir silahtır.

Böyle elitist bir yapı her sömürücü sistem için idealdir.” (Strateji ve Taktikler, s. 6)

Kasta dayalı Brahmanikal feodalizm, Hint halkının büyük çoğunluğunu gerici üretim ilişkileri altında tutarak üretici güçlerin gelişimi üzerinde bir pranga görevi görüyor. Ekonomik olarak, halkın ezici çoğunluğunu korkunç bir yokluk ve yoksulluk içinde tutmakta ve satın alma güçlerini düşürmektedir. Böylece, iç pazarın büyümesini kısıtlar, endüstriyel kalkınmayı geciktirir ve büyük bir işsizlik ve ekonomik durgunluğa yol açar.

Siyaseten kitlelerin demokratik haklarını bastırır ve bazı yerlerde ‘devlet içinde devlet’ yaratır. Hatta kendi özel ordularıyla ya da devlet tarafından kiralanan silahlı paralı askerlerin desteğiyle kırsal alanlarda paralel bir toprak sahibi egemenliği yaratıyor. Köylülüğü sürekli boyun eğme ve esaret altında tutar. Sosyal ve ideolojik olarak Brahmanizm ve kast sistemi ezilen kastlara ve Dalitlere ilave bir baskı getiriyor. Dalitlere dokunulmazlık insanlık dışı bir biçim alır. Bunlar aynı zamanda, feodal çıkarlar tarafından artık ürünü elde etmenin ekonomi dışı biçimleri için önlemler olarak da işlev görür.” (Strateji ve Taktikler, s. 8)

Kastçılık, ezilen kastların emperyalizme, feodalizme ve komprador bürokrat kapitalizmine yönelik gerçek mücadelelerini raydan çıkarmak için kullanılıyor.” (Parti Programı, s. 8)

Toprak sahiplerinin ve hiyerarşik güçlerin sınıfsal sömürüsüne, baskısına ve tahakkümüne karşı ülkedeki birçok eyaletin kırsal bölgelerinde toplumsal dokunulmazlığa, zulümlere, baskılara ve fiziksel saldırılara karşı mücadele verdik. Toprak sahiplerinin hiyerarşik baskıcı kast şovenist güçleri Bihar, Andhra Pradesh ve Maharashtra’da Dalitleri katlettiğinde, kurbanların yanında durduk ve bu zulmü teşhir eden geniş çaplı propaganda ve protesto faaliyetleri başlattık. Lakshmanpur Bathe, Senari, Dalil Chowk-Bhagoura ve Karamchedu gibi yerlerde bu tür gerici güçleri yok ettik.

Bihar’da, 1970’lerin sonundan son on yıla kadar, zalim toprak ağası kast hiyerarşik güçleri, Brahmarshi Sena, Bhoomi Sena, Savarna Liberation Front, Sunlight Sena, Ranaveer Sena ve diğer benzer orduları siyasi partilerin liderlerinin desteğiyle kurdular. Sömürücü sınıflar ve devlet yönetimi, devrimci hareketi ortadan kaldırmak amacıyla Dalit halkına ve diğer ezilen sınıflara ve ezilen kastlara ortaçağ tipi katliamlar ve sayısız zulüm yaptı. Parti liderliğinde silahlanan mazlum halk bu orduları ve liderleri tek tek bastırdı ve ancak böylece devrimci hareket ilerledi.

Büyük başarılarımızdan biri, sınıf mücadelesinde yetişmiş mazlum Dalit, geri kastlar ve adivasis halkının ve önderliklerinin sadece köy düzeyindeki kitle örgütlerinde, devrimci halk komitelerinde, Partide, Halk Kurtuluş Gerilla Ordusunda değil, eyalet ve merkezi düzeyde de artmasıdır.

Deneyimlerimiz, girişimlerimizin sorunun yapısına göre yeterli olmadığını kanıtlıyor. Partimizin önderliğindeki çeşitli sınıf ve seksiyon örgütleri, Dalit halkını ve diğer ezilen kastları, demokratik sınıfları ve kesimleri siyasi olarak harekete geçirecek ve kastın yok edilmesi amacıyla kast baskısına karşı hareketler inşa edecektir. Mevcut hareketin boyutu ve etkisi göz önüne alarak, bu konudaki mücadeleleri daha üst düzeye çıkarmak için çaba sarf etmeliyiz.

Bu mücadeleleri Tarım Devrimi mücadelesi ve anti-emperyalist mücadelelerle koordine etmek ve etkin bir şekilde ele almak zorundayız. Sınıf örgütlerimiz faaliyetlerini bu konuda çalışan Birleşik Cephe’nin çeşitli özel kuruluşları ve forumlarıyla koordine etmelidir.

 

– Hint Devrimci hareketinin omurgasını oluşturan bir grup insan Adivasis’tir. Hint Devrimi’ndeki rollerini hem tarihsel hem de şu anda nasıl açıklayabilir misiniz?

– Hindistan’ın İngiliz karşıtı kabile mücadeleleriyle ilgili büyük bir geçmişi var. Ülkenin dört bir yanındaki kabile halkı İngiliz emperyalistlerinin yağma ve talanlarına isyan etti. Bunlardan bazıları, o zamanki Bengal önderliğindeki Santhal isyanı (şimdi Jharkhand’a düşüyor), şimdiki Jharkhand’ın Munda isyanı, Paralkot, bugünkü Chhattisgarh’da Bastar’ın Bhoomkal isyanları, Maharashtra’nın Gadchiroli’deki isyanı, Andhra Pradeş’in Manyam Pituri’si kısa bir süre için olsa da İngiliz yönetimini sarstı.

Uluslararası ekonomik ve siyasi durumun dışında, aşiret isyanları İngilizleri ülkeyi terk etmeye oldukça zorladı. Ülkenin feodal komprador sınıfı İngilizlerle işbirliği yaparak onların adına iktidar olmayı kabul ederken, aşiret ve köylü nüfusu militan mücadelelerini sürdürdü.

 

Gelenek, ülkenin komprador bürokratik burjuva sınıfının yönetiminde devam etti. 1947’de İngilizlerden Hint kompradorlarına güç aktarımından sonra bazı kabile isyanları oldu. Revizyonist HKP ve HKP(Marksist), devrimin gerçek yolunu saptırarak ülke halkını kandırdı.

Revizyonist yoldan ayrılan Naxalbari Silahlı Köylü mücadelesi ona (revizyonizme-çn.) büyük bir darbe vurdu ve Hint Devrimi’nin yolunu gösterdi. Mücadeleden ve gerçek komünist partilerin kurulmasından bu yana, kabile isyanları sadece kabile isyanları olarak değil, Maoist Uzun Süreli Halk Savaşı’nın bir parçası olarak devam ediyor.

Kabile halkının devam eden mücadeleleri esas olarak jal-junglezameen-ijjat-adhikar (su-orman-toprak-saygı-güç anlamına gelir) ve göç ettirmeye karşıdır. Aşiret halkı ve onların müttefik sınıfları, işçiler, köylüler, küçük burjuvazi ve ulusal burjuvazi, göç ettirme karşıtı mücadeleleri sadece hayatta kalma ve kimlik mücadelesi olmadığını ve ülkenin antiemperyalist, anti-feodal, komprador karşıtı bürokratik burjuva sınıf mücadelesinin bir parçası olduğunu çok açıktır.

Ülkenin gerilla bölgelerinin kabile halkı PPW’de (Path of Protracted People’s War-Uzun Süreli Halk Savaşı kastediliyor-çn.), Parti, Halk Kurtuluşu Gerilla Ordusu (HKGO), Devrimci Kitle Örgütleri, Devrimci Halk Komiteleri, Halk Milisleri ve diğer organlarda örgütlenmektedir Söylediğiniz gibi, stratejik olarak Parti nispeten geri kalmış orman alanlarında iktidarı ele geçirmek için hazırlıklar yaptığından beri onlar bel kemiğidir.

 

– Son olarak, HKP(Maoist)’in uluslararası proletarya için tavsiyesi nedir ve Hint halkının savaşının yurtdışındaki dostları bunu nasıl destekleyebilir?

– Ülkenizdeki devrimci hareketleri yoğunlaştırarak Hint devrimci hareketini destekleyebilir ve Hint hareketini desteklemek için doğrudan sesinizi yükseltebilirsiniz. Korona salgınının ikinci dalgasında halkın geçim sıkıntısı tüm dünyada arttı. Resmi istatistikler, tüm dünyada 44 lakh’ın üzerinde ve Hindistan’da 4 lakh’ın üzerinde ölüm olduğunu gösteriyor. Bilim insanları dünyayı üçüncü dalga ve diğer COVİD formları olasılığı konusunda uyarıyor.

Emperyalistler ve onların komprador yöneticileri gerekli sağlık olanaklarını sağlamak yerine servetlerini artırmak için bu ağır felaketi kullanıyorlar. Kapanmalar (sokağa çıkma yasakları kastediliyor-çn) kapitalist düzenin ekonomik ve finansal krizini artırdı.

Ücretlerin kesilmesi, diğer sosyal yardımların kesilmesi, fiyatların yükselmesi ve benzeri halk ve işçi karşıtı önlemler, krizin çiftçilerin ve orta sınıfların omuzlarına yüklenmesi kapsamında ele alınıyor. Bu, işçiler de dahil olmak üzere sıradan insanların hayatlarını çekilmez hale getiriyor. Kapitalistlerin servetinde ise kat kat artış var.

Fransa ve Almanya’nın da aralarında bulunduğu Avrupa ülkelerinde ve bu yıl ABD’de işçi ve orta sınıfın militan gösterileri ve ajitasyonları var. Irak, Kamboçya, Peru, Şili, Lübnan, Ekvador, Hindistan, Pakistan ve diğer ülkelerde protesto gösterileri ve çeşitli ajitasyonlar var.

Kadın ve gençler bu gösterilere giderek daha fazla katılıyor. İstihdam, eğitim, sağlık ve benzeri temel olanakların yetersizliği, yüksek fiyatlar, istihdamsız GSYİH büyüme oranı, çevrenin tahrip edilmesi ve benzeri şeyler nedeniyle halk öfkesi büyüyor.

Dünyadaki temel çelişkiler eşi görülmemiş bir şekilde yoğunlaşıyor. Bu, halkların mücadelelerinin yoğunlaşmasına yol açtı. Kurumsal sömürüye ve zengin ile fakir arasındaki farka karşı tüm dünyada (gerçekleşen-çn.) bu gösteri ve ajitasyonların yönü şüphesiz alternatif ekonomik düzene yöneliktir.

Bu koşullarda tüm ülkelerin proletaryasının kendi ülkelerini özgürleştirmek, komünizme ulaşmak için sosyalizmin inşası için çalışmak amacıyla birliği güçlendirmesi ve emperyalizme karşı kararlı bir mücadele vermesi gerekir.

 Bu röportaj ilk olarak 8 Kasım 2021’de libyajamahiriya.medium.com sitesinde yayınlandı.

Link: https://www.tkpml.com/hindistan-komunist-partisi-maoist-ile-roportaj/?swcfpc=1

 

https://ozgurgelecek30.net/ceviri-soylesi-hindistan-komunist-partisi-maoist-ile-roportaj-1/?swcfpc=1

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu