GüncelManşet

1 MAYIS | 8 Mart ve Newroz’un enerjisiyle 1 Mayıs’a!

8 Mart ve Newroz’da açığa çıkan enerjiyi 1 Mayıs’la yine ezilenlerin ortak öfkesi buluşturacak. 1 Mayıs önemli bir dönüm olacak. Ezilen işçi ve emekçilerin öfkesinin sokakları terk etmediğinin, katliamların toplumsal muhalefetin meydanlarda buluşmasına engel olamadığının, cesaretle demokratik tepkinin sokakta gösterilmeye devam ettiğinin bir göstergesi olacak 1 Mayıs.

Uzun zamandır işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ’ler toplumun bütün ezilen kesimleri OHAL’le yaşamaya devlet tarafından alıştırılmaya çalışılıyor. Ev, iş, okul, sokaklar kısacası yaşamın her alanı OHAL uygulamaları ile zapt ediliyor.

Peş peşe uzatılan OHAL yaşamımızın bir parçası haline getirilmeye çalışılıyor. Her gün yeni bir KHK ile hak gasplarına bir yenisi ekleniyor ve bu KHK’larla hayatımıza giren uygulamaların kalıcılaştırılması hedefleniyor. Bir yandan bütün bunların kalıcılaştırılması hedefe konulurken bir yandan da bunlara karşı mücadelede ısrar edenlerin hak arama eylemleri şiddetle bastırılmaya çalışılıyor. Bütün eylem ve etkinliklerin yasaklandığı, demokratik kurumların, derneklerin, gazetelerin vb. kapatıldığı, kitlelerin örgütlenme hak ve yönelimlerini ortadan kaldırmak için devletin yoğun bir uğraş içinde geçirdiği iki yılın ardından 2018’in ilk aylarından itibaren devletin bütün olanaklarını seferber ederek yok etmeye çalıştığı toplumsal muhalefetin meydanları doldurmaya başladığını görüyoruz. 8 Mart’ta binlerce kadının bunca baskıya rağmen meydanlarda buluşması, yasak tanımayan direnişi, polis şiddetine rağmen 8 Mart etkinliklerini örgütlemek için gösterdiği ısrar toplumsal muhalefetin önemli yansımalarından biri olmuştur.

Taciz-tecavüzcülerin cezasızlıkla ödüllendirildiği, kadınların kazanılmış haklarının KHK’larla gasp edilmeye çalışıldığı, yükselen kadın mücadelesinin ivmesinin düşürülmeye çalışıldığı, kadınların ev-aile-şiddet üçgeni içerisine yoğun bir şekilde sıkıştırılmaya çalışıldığı bir dönemde 8 Mart’ta kadınların ortaya koyduğu duruş, erkek egemenliğinin saldırılarına önemli bir cevap olmuştur. 8 Mart’ın ardından Newroz’da açığa çıkan tablo da bir mesaj niteliğindedir. AKP’nin iç ve dış politikada Kürt ulusunu ve kazanımlarını hedef alan politikalarına rağmen başta Kürt halkı olmak üzere Amed’den İstanbul’a ezilenler Newroz’da alanları doldurarak TC’nin sınır içinde ve dışında yaptığı operasyonları boşa çıkaracak bir duruş sergilemişlerdir.

Cizre, Sur, Nusaybin’de sokağa çıkma yasaklarıyla başlayan süreç, kayyum atamalarıyla gasp edilen belediyeler ve Kürt halkının siyasi temsilcileri belediye başkanları ve milletvekillerinin tutuklanmasıyla devam etti. Kürt düşmanlığını ülke sınırları ile sınırlamayan TC, Rojava’da Kürt kazanımlarına tahammülsüzlüğünü defalarca kez dillendirmiş, bunun bir yansıması olarak Efrîn’i hedef alan bir işgal hareketi başlatmış ve bu işgalin yansımaları Efrîn’de halkı hedef alan katliamlar biçiminde yaşanırken; sınır içinde de bu işgal ve katliama karşı çıkanlara dönük ise gözaltı ve tutuklama furyası başlatılmıştı. Bu tablo karşısında bir milyondan fazla insanın sokaklara taştığı Newroz, bir kez daha bu iradenin teslim alınamayacağını göstermiştir.

Ezilenlerin öfkesi 8 Mart ve Newroz’da meydanları doldururken dört bir yanda işçiler, emekleri ve güvenceli iş için direnişe başlıyor. İşsizlik ve yoksulluğun emekçilerin isyanının geldiği son noktayı geçtiğimiz aylarda Meclis önünde ve Urfa’da kendini yakmaya çalışan işçilerde gördük. İşsizlik her geçen gün artarken “güvenlik soruşturması” adı altında sendikalı işçilere dönük saldırı, CHP’li Ataşehir Belediyesi’nde çalışan 120 taşeron işçisinin kadro dışı kalmasıyla devam ediyor. İşçiler işten atılmalarına karşı belediye önünde oturma eylemine başladı. Ardından Ege Üniversitesi’nde de işçiler belediye işçileri gibi eyleme başladılar. Kadroya alınmayı ya da belediye şirketlerine geçirilmeyi beklerken güvenlik soruşturması ya da sınav sonucunun olumsuz olduğu gerekçesiyle işsiz bırakılan taşeron işçilerinin bu fiili direnişleri son zamanlarda işçi ve emekçiler içerisindeki hareketliliğin bir yansımasıdır.

Keza bu yaşananların hemen öncesinde Tekirdağ’da Prettl Endüstri Sistemleri Fabrikası’ndaki kadın işçiler, 20 işçinin işten atılmasına karşı üretimi durdurarak fabrikayı işgal etmiş, atılan 20 işçinin geri alınana dek direnişe devam edeceklerini belirten işçiler anlaşma sağlanana kadar üretime izin vermeyeceklerini söylemişlerdi. Dört bir yanda çeşitli düzeylerde işçi direnişleri kazanımla sonuçlanıyor. 15 Mart tarihinde Kadıköy’de bulunan Evril Yapı’da ücretleri gasp edilen 10 işçinin İnşaat-İş Sendikası’na başvurması ile başlayan direniş, 7. gününde işçilerin haklarını alacağına dair taahhüdün alınması ile kazanımla sonuçlandı.

4.5 aydır maaşlarını alamayan işçilerin, 7 gün boyunca geceli gündüzlü direnişlerinin ardından patronla maaşların ödenmesi konusunda vardıkları anlaşma ile direniş sona erdi. Nakliyat-İş Sendikası’nın örgütlenme çalışması yürüttüğü ve çoğunluğu elde ettiği Reysaş Taşıt Muayene İstasyonları İşletim A.Ş.’ye bağlı Eskişehir, Karabük, Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Ereğli, Tosya istasyonlarında 14 işçi işten çıkarılmıştı.

İşçiler 40 gündür istasyon önlerinde işlerine geri dönebilmek için mücadele ediyordu. Direniş sonucunda 10 işçi geri işine geri döndü. İşsizlik ve yoksulluk artarken işçiler “geçinemiyorum” diyerek kendilerini yakarken, dört bir yanda buna dur diyen işçiler direnişe başlarken devlet özelleştirmelerle talana devam ediyor. 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi bunun bir örneği. Şeker fabrikalarını özelleştirmenin sonuçları sadece fabrikaların satılmasıyla sınırlı kalmayacak. Faaliyet gösterdiği kentin lokomotifi konumundaki bu fabrikaların satışından pancar üreticisi köylüler, fabrikada çalışan işçi, bölge esnafı, hayvancılık yapan köylüler ve fabrikalarla ilişkili pek çok sektör doğrudan etkilenecek.

Her ay yüzden fazla işçinin iş cinayetlerinde katledildiği bir süreçte dört bir yanda başlayan işçi direnişleri 8 Mart ve Newroz’un açığa çıkardığı dinamiğin büyüyeceğini gösterir nitelikte. Bunun somutlanmasını 1 Mayıs vesilesi ile göreceğiz.

Bugün de ülkenin dört bir yanında demokratik alanların işçi ve emekçilere kapatıldığı başta Kürt halkı olmak üzere ülkenin tüm muhalif güçlerinin seslerinin kısılmaya çalışıldığı bir dönemde sınıf mücadelesi için tarihsel anlama sahip günlerde ezilenlerin ortak öfkesinin meydanlarda buluşması oldukça önemlidir. Bütün engellemelere ve zorlaştırıcı etkenlere rağmen ezilenlerin öfkesi meydanları doldurmaya devam edecek. 8 Mart ve Newroz’da açığa çıkan enerjiyi 1 Mayıs’la yine ezilenlerin ortak öfkesi buluşturacak.

1 Mayıs önemli bir dönüm olacak. Ezilen işçi ve emekçilerin öfkesinin sokakları terk etmediğinin, katliamların toplumsal muhalefetin meydanlarda buluşmasına engel olamadığının, cesaretle demokratik tepkinin sokakta gösterilmeye devam ettiğinin bir göstergesi olacak 1 Mayıs.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu