Güncel

10 Eylül’de Çağlayan Adliyesindeyiz! (yenilendi-video)

2011 Aralık aynı hiç birimiz unutamayız. Çünkü o ayda kalemlere prangalar vurmak istendi ve özgür basın susturulmak istendi.

2011 Aralık ayın da devrimci-yurtsever basından 47 arkadaşımız gözaltına alındı ve bu sayının 35’i tutuklandı.

Gazeteci arkadaşlarımızın tutuklanma gerekçeleri ise trajik bir olaydan öte bir şey değil. “terör örgütüne üye olmakla suçlanıyorlar. Yaptıkları haberlerden doğru cümleler cımbızla seçilerek, telefon görüşmeleriyle bağlantılar kurulmaya çalışılarak arkadaşlarımıza yıllara varan cezalar verilmeye çalışılıyor. Av. Sinan Zincir’in de dediği gibi “TC tarihinde ilk defa bu kadar gazeteci toplu bir şekilde alınıp tutuklandı” Tutuklu gazetecilerin diğer ülkelere göre en fazla tutuklu olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu durumda kim diye bilir ki, basın özgürlüğü var diye.

Bugün(8 Eylül) Aralık 2011’de tutuklanan arkadaşlarımızla dayanışmak ve 10 Eylül 2012 tarihinde Çağlayan Adliyesi’nde görülecek olan davalarına katılıp çağrısı yapmak amaçlı bir eylem örgütlendi.

Özgür Gündem Gazetesi, Azadiya Welat Gazetesi, Dicle Haber ajansı(DİHA), Demokratik Modernite Dergisi, Fırat Dağıtım’ın örgütlemiş olduğu eylemde yürüyüş yapmak isteyen kitleyi polis barikat kurarak engelledi.

“Zulme boyun eğmeyeceğiz”

Saat 18.30’da Taksim Tramvay Durağında bir araya gelen kitlenin dört bir yanı polis barikatlarıyla çevrildi. “Yürüyüş yapamazsınız, açıklamanızı yapın gidin” bu sözler polise ait. Tutuklanan arkadaşlarımızı sahiplenmek ve özgür basın susturulamaz dediğimiz içindi tüm bu abluka. Korkunun;  özgür basının kaleminden vazgeçmediği için ve baskı uygularsak çekilirler, yazamazlar mantığının göstergesiydi “Yürüyüş yapmak için zorlarsanız ‘müdahale’ etmek zorunda kalırız” sözleri. Ama en güzel cevap verildi orada; Muhabirlerin, BDP milletvekillerinin ve halkın haykırdığı sloganlarla; “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz”, “Özgür basın susturulamaz”, “Zulme boyun eğmeyeceğiz”

“Eylemin haberini başka gruplar almış”

Bir gerginliğin oluşmaması için milletvekilleri ve avukatlar polisle görüştüler. Yapılan görüşmede verilen cevaplar ise gerçekten “komik”. BDP milletvekili Halil Aksu soruyor; “Neden yürümemiz engelleniyor. Bir çok eylem yapılıyor, yürüyüşler oluyor da engellenmiyor da bu eylem engelleniyor. Kürt halkı yaptığı için mi bu durum?

Polis; “ çatışma çıkma ihtimali var. Eylemin haberini başka gruplar almış. O yüzden yürüyemezsiniz.”

Milletvekili “neden yürüyemiyoruz” diye ısrarlı sormaya devam edince cevap, “siz neden olduğunu biliyorsunuz”  aslında doğru söylüyor. Bu keyfi tutumun altında yatan bir tek gerçeklik var Kürt halkının öfkesinden başka hiçbir açıklaması olamaz!

Eylemde gerekli açıklama bir türlü yapılmadı polis tarafından. Çünkü bir emir vardı ortada kimlerin verdiği belli olan. Ve bu emirin polis açısından bir tartışması yoktu. Ben bu duruma anlayamadığın şeyi yorumlayamaz ve anlayamaz ve doğalında bir açıklamada yapılamaz demekten başka bir şey diyemiyorum.

Eylem oturma eylemiyle devam etti. Sloganlarla, marşlarla ve kısa kısa konuşmalarla. Tabi bu sırada milletvekillerinin, avukatların ve polisin tartışmaları da devam etti.  Sonun bir uzlaşmaya varılamadı ve basın açıklaması yapılarak eylem sonlandırıldı.

Korkmaya devam edin!

Kürtlerin öfkesinden, özgür basının kaleminden bence de korkmaya devam edin. Gerçekleri ve burjuva medya yoluyla halktan sakladığınız şeyleri yazmaya devam edeceğiz.  Tutuklamalarla, baskılarla kalemlerimize pranga vuramazsınız. Dünden bugüne kadar direnen ve yazmaya devam eden özgür basını susturamayacaksınız. Katliamlarla dolu tarihinizi bugün yaptığınız katliamları, haksızlıkları her şeyi yazmaya devam edeceğiz. Bugün Taksim’de hissettiğiniz soluğu her zaman ensenizde hissettireceğiz. Bugün veremediğiniz tüm cevapların bir gün hesabını vereceksiniz ve o gün geldiğinde özgür basın bunu da kaleme alarak geçmişten bu güne yaptıklarınızın bilançosunu önünüze serecek. (Bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu