EmekGüncel

SÖYLEŞİ | “Mücadelemiz sadece Ermenek direnişi değil, Türkiye’nin her yerinde işçi aynı zulme uğruyor”

Bağımsız Maden İş Genel Başkanı Tahir Çetin ile Cenne Maden ocağının direnişini 20’li günlerini geride bırakırken direnişin çıkış süreci ve şimdi geldiği noktayı konuştuk. Ailelerden Sevgi Mutlu ile ise ailelerinin talepleri ve yaşadıklarını konuştuk.

Ermenek Cenne Grup’a bağlı Maden Ocağı’nda  çalışan ve 13 aydır maaşlarını alamayan işçiler direnişteler. İşçilerin Bağımsız Maden İş Sendikası ile direnişi Ankara’ya önümüzdeki süreçte taşıma fikri var.

Direnişin ilk sürecini bizimle paylaşır mısınız? Bağımsız Maden İş ile direniş süreci nasıl gelişti?” sorusuna Sendika Genel Başkanı Tahir Çetin,

Cenne’de yıllardır babadan oğula devam eden bir sömürü hala devam ediyor. Maaş  ödenmemiş, tazminatlar ödenmemiş. En son bıçak kemiğe dayandı. Yani 13 aydır maaşlar ödenmiyor. Soma sürecinden Bağımsız Maden İş’i duyuyor işçiler ve ‘bu sendika var, birlikte hareket edelim’ diyorlar. Bizler bugün 3. eylemimizi yaptık, sesimizi bu şekilde duyurduk. Haklarımız bize verilmiyor, bize destek verin çağrısı yaptık” şeklinde yanıt verdi.

Ailelerin direnişe aktif bir şekilde dahil olmasına dair ise Çetin, “Aileler direnişte aktif. Özellikle kadınlar evin ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıkları, o süreci bildikleri için. Patronları tanımadıkları için duruma daha şeffaf bakabiliyor ve  seslerini daha gür çıkarıyorlar. Aileler ve özelde de kadınlar bu nedenle  daha ön planda yer alıyor” diyerek sürece dair aktarımını sürdürdü.

“Yer kaynakları halkındır”

Hatem Özbey bizimle görüşmedi. Bizler de Konya’da ofisleri olduğunu öğrendik, evinin bulunduğu yeri öğrendik ve evinin önünde basın açıklaması yaptık işçi arkadaşların aileleri ile birlikte. Bütün görüşmelerde bir şekilde şu  söylendi: ‘Aslında sorunu çözebiliriz, ancak şirketin 36 ortağı var’” diyerek sözlerine devam eden Çetin, 36 ortağın gerekçe gösterilmesine dair, “36 ortak varmış, bu bizi bağlamaz. Sonuçta yer altı kaynakları halkın malıdır, bunun da devlet tarafından çıkarılıp işletilmesi lazım” ifadelerini kullandı.

Bakın 2014 yılında Ermenek’te yaşamını yitiren 18  işçinin ailelerine tazminatları, maaşları ödenmemiş, sigortaları yatırılmamış. Arkadaşlarımız artık yeter diyor, yıllardır var olan sömürüye tepkilerini gösteriyor. Biz şimdi haklarımızı garanti altına almak istiyoruz ve öyle çalışmak istiyoruz” diyen Çetin, patronun bu isteğe karşılığının ise çözümsüzlük olduğunu ifade etti.

Çetin sözlerine şu şekilde devam etti: “Maden şirketinin asıl sahibi olan yere, Hatem Özbay’a diyoruz ki,  ruhsat sahibi sensin, devlet sensin, o zaman sen de bu sesimizi duyacaksın. O 36 ortaktan alacaksın sen yöneteceksin. İşçiler de bir daha mağdur olmayacak. Biz bugün bir toplantı ile Ankara’ya ne zaman, nasıl gideceğimiz, sesimizi nasıl daha fazla duyuracağımız üzerine bir araya gelip konuşacağız. Ona göre Ankara yoluna düşeceğiz. Çünkü bu devlet  bizim sorunumuz çözmekle mükellef. Yani 36 ortağa bağlı şekilde bekliyoruz, böyle bir mantık olur mu? Bir de 36 ortak tartışıyor; o diyor sen öde, diğeri diyor sen öde… Herkes birbirinin üzerine atıyor. Türkiye’nin bir kanunu var, bir yasası var, bir yönetmeliği var ve sen buna uymak zorundasın.

“Emek mücadelesi veren herkesle yürürüz”

Çetin, Türkiye’de özellikle COVİD-19 ile birlikte  ciddi bir şekilde hak gaspları, işten çıkarmalar, işçi maaşlarının ödenmemesi gibi bir dizi sorun olduğunu dile getirdi.

Çetin, “Bu ülkenin dört bir yanında durum böyle. Mücadele de ülkenin dört bir yanında sürüyor, ancak maalesef ki dayanışma sağlanamıyor. Soma’da işçiler mücadele yürütürken bu düzen değişmeli, çark değişmeli diyen kimse çıkmadı. Aslında burada dayanışma öne çıkarılmalıydı. Çünkü yıllardır bu sömürüye karşı sokağa çıkılmalıdır” sözleriyle devam etti.

Şimdi bizim korkumuz yok, işçinin olduğu her yerde oluruz. Bir işçinin kanı dökülüyorsa biz orda oluruz, bir işçinin alınterine dokunulduğunda karşısında bizi bulur. Türkiye’de emek mücadelesi veren herkesle yürürüz, çünkü emek kutsaldır. Bu sadece Ermenek işçisi için değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki işçi mücadelesi için geçerli. İşçiler her yerde aynı işkenceye, aynı zulme maruz kalıyor” ifadelerini kullanan Çetin sözlerini şu şekilde bitirdi: “Biz bugün susarsak bunların karşısında, hep deniliyor ya sustukça sıra sana geliyor diye. İşte öyle olacak. Biz bu sloganı şiar ediniyoruz. Bedeli ne olursa olsun işçilerin yanında olmaya devam edeceğiz.

“İş sahamız kapanmasın”

İşçi ailelerinden  Sevgi Mutlu ise yaşadıklarını bizimle, “Benim eşim 7 senedir  bu ocakta çalışıyor, 3 aydır maaş almıyor. 3 ay boyunca bir maaşın eve girmemesi kolay bir şey değil. Eşim maaş almadığı için çocuğum test kitabı için 2 gün çalışmaya gitti; ders çalışması gerekirken yevmiyeye gitti.  Ya da ders parası için çalışmaya gidiyor. Ben de  çalışıyorum ve çalıştığım tüm para evin akışına, ocağın masrafına  gidiyor.  

Biz şöyle bir çağrı yapacağız: Biz buradaki ocağın düzenli bir şekilde çalışmasını istiyoruz, biz  çalışmayı seven bir halkız, alınterini hak eden insanlarız. Buradaki iş sahasının kapatılmamasını, çalışmasını istiyoruz. Bu iş olmazsa başka bir memlekete göç etmek zorunda kalırız. Kendi memleketimizden gitmek istemiyoruz” şeklinde paylaştı.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu