Makaleler

2013’e girerken…

2012 yılı 5 yılı aşkın süredir devam eden küresel krize karşı işçi sınıfının dünya çapında yükselttiği mücadele ile geçti. Tüm dünyada işçi sınıfı 2012 yılında sömürüye ve kölece çalışma şartlarına karşı tepkisini daha güçlü ve yaygın şekilde yansıttı. Hindistan’da dünyanın en büyük genel grevine on milyonlarca işçi katılırken, Çin, kitlesel işçi eylemleri ve on binlerce işçinin katıldığı kent ve havza grevleriyle sarsıldı. Bangladeş’te yangından, kötü çalışma koşullarından kaynaklı iş cinayetlerine kurban gidenler için kitleler harekete geçerken Endonezya’da işçi örgütlerinin yaygın ve kitlesel kampanyası sonucunda güvencesiz çalışan işçiler lehine yasal düzenlemeler gerçekleştirildi. Ortadoğu’da Arap devletlerinde süren isyan ve mücadelelerde işçiler de grevlerle ve eylemlerle kendi seslerini daha yüksek sesle duyurmaya başladı. Asya ve Ortadoğu’daki işçi mücadelelerine Avrupa genelinde işçi sınıfının devam eden grevleri eşlik etti. Yunanistan’a, İspanya, Portekiz ve İtalya’da 2010 başında başlayan kitle hareketleri ve genel grevler 2012’de de devam etti. Avrupa Birliği içinde yarı-sömürge ülkelerden emperyalist ülkelere yayılan krizden çıkmak için işçi sınıfına yönelik hak gasplarına karşı milyonlar sokaklarda tepkisini açığa serdi. Açıktır ki emperyalist ülkelerde sistem için emniyet sübapı işlevi gören bürokratik sendikaların liberal-reformist politikalarıyla bu büyük kitle eylemleri somut bir kazanıma dönüşmese de hareketin sürekliliği ve kitleselliği kitlelerdeki tepkiyi ve potansiyeli anlamak açısından önemli veriler sunmaktadır.

Ülkemizde de 2012 yılı işçi sınıfı açısından kayda değer gelişmelere tanıklık etmiştir. Ülke gündeminde işçi sınıfının mücadelesi ön planda olmasa da ve işçi sınıfı ciddi bir örgütsüzlük içinde olsa da tüm bu gerçeklik somut şartları ve sınıf mücadelesinin yasalarını geçersiz kılmamaktadır. 2012 yılında da ülkemizin dört bir yanında, birçok işkolunda işçiler kötü çalışma koşullarına, aşırı sömürüye karşı öfkelerini açığa serdiler. Gerede deri işçileri, Adana saya işçileri, Antep tekstil işçileri, Elazığ maden işçileri, Bursa-Sakarya-Eskişehir metal işçileri örgütsüz ama kitlesel patlamalar, eylemler gerçekleştirdiler. Birçok şehirde işçiler temel ekonomik talepleri için iş bıraktılar, eylemler yaptılar, sendikalaşma çabası içine girdiler.

İşçi sınıfı ülkemizde ağır şartlarda, çok uzun saatler, oldukça düşük bir ücretle çalışmakta, yoğun bir sömürüye maruz kalmakta, fabrikalarda ciddi bir baskı ve kontrol altında çalışmaktadır. Kredi borçları, yüksek işsizlik gibi çeşitli nedenlerle kayıtdışında, taşeron firmalarda, asgari ücretle, hatta daha düşük ücretlerle çalışan milyonlarda büyük bir öfke birikmektedir. Sosyal bir yaşama sahip olmayan, en temel insani ihtiyaçları hor görülen, çocuklarıyla, aileleriyle düzenli bir yaşam kuramayan, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmayan ve her an, ufak bir hatası karşısında işten atılmakla tehdit edilen, geleceğe dair plan yapamayan, bırakalım yıllık izinlerini hafta sonu tatillerini dahi yaşayamayan milyonlarca erkek ve kadın hizmet sektöründe, tekstilde, metalde, madende, ulaşımda, gıdada çalışmaya mecbur bırakılmaktadır.

Krize ve rekabete karşı daha fazla kâr, daha fazla sömürü hedefiyle hareket eden sermaye kesimleri ve sistem işçi sınıfının örgütsüzlüğünü, kendi gücüne güvensizliğini, dağınıklığını fırsat bilerek, işçi sınıfını güvensizliğe, umutsuzluğa terk etmek için elinden geleni yaparak mevcut koşulları daha da kötüye götürmek için bölgesel asgari ücretten kıdem tazminatının gaspına kadar bir dizi saldırıyı gündeme getirmektedir.

Bu genel gerçeklik içinde, geniş bir bakış açısıyla ve olmazsa olmaz olarak illaki sınıfsal bir bakış açısıyla süreci ele almamız şarttır. Ezilen ulus ve mezheplerin demokratik hak ve reform talepli mücadeleleri elbette desteklenmesi gereken, önemli gündemlerdir ancak sınıf devrimcileri açısından, komünistler için asıl yoğunlaşılması gereken hedef ve tarihsel misyon bu köhne sistemi kökünden sarsacak, farklı milliyet ve inançlardan emekçi halkımızın ortak devrim mücadelesini geliştirecek bir politik hattı takip etmektir. 1 Mayıslarda, etkinliklerde saflarımızda toplanan on binlerce emekçinin ağır çalışma koşullarına karşı tepkisi başta olmak üzere geleceği için harekete geçen, mücadele etmek isteyen tüm işçileri, öncü işçileri saflarımızda birleştirmenin acil görevini yerine getirmek için 2013 yılında önemli görevler bizleri beklemektedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu