Makaleler

AKP’den Kendi Kürdüne Ayar

AKP’nin BDP milletvekillerinin artık tamamen göstermelik hale gelen dokunulmazlıklarını da kaldırma hevesi, kendi içinden de cılız da olsa bir muhalefetle karşılaştı. Bölge milletvekillerinin bir kısmının dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karşı olduğunu basına yansıması, hatta bazı milletvekillerinin bunu kameralar karşısında açıkça dile getirmesi, sonrasında başbakan öncesinde de basın üzerinden verdiği mesajları daha etkili ve yüz yüze vermek için önce grup toplantısını AKP Genel Merkezi’nde yaptı, sonrasında da bölge milletvekilleri ve il parti yöneticilerine özel bir toplantı düzenledi.

Aba Altından Sopa Gösterdi

Başbakan uzunca bir süredir “ inkâr ve asimilasyon politikalarına son verdik, artık terör sorunu vardır”, “ anadilde eğitim mümkün değildir” gibi iki temel söylemi dillendirmekteydi. Buna karşılık Galip Ensarioğlu gibi bazı AKP milletvekilleri halen “ Kürt Sorunu” demeye devam edip, “anadilde eğitim hakkının da zaman içinde tanınacağı” gibi söylemlerde bulunuyor. Roboskî’ye “katliam deyip sorumluların yargı önüne çıkarılacağı vaadinde bulunuyorlardır. Başbakan zaman zaman bu tür aykırı söylemlere görmezden gelse de, zaman zaman da grup toplantılarında “ bazı arkadaşlar BDP ağzı ile konuşuyorlar” diyerek üstün körü uyarılarda bulunuyordu. Anlaşılan başbakan bu uyarılarının hemen etkisini göstereceğini, milletvekillerinin vaziyetten vazife çıkaracağını düşünüyordu. Fakat bölgenin gerçekliğinin sıkıştırılmışlığı ile bu milletvekilleri “BDP ağzı ile konuşmaya devam etmek zorunda kaldılar. Ve nihayetinde BDP milletvekillerinin dokunulmazlığı konusunda da bu durum devam edince başbakan uyarılarını9n düzeyini tehdit etmeye çıkarmak zorunda kaldı. Bölge milletvekilleri ve bölge parti yöneticileri ile yaptığı özel toplantı da, başbakan Kürt sorununun olmadığını, AKP’nin yaptığı açılımlar ve politikalar ile Kürt sorununu çözdüğünü, yaşananın terör sorunu olduğunu bu konularda farklı söylemlerde bulunulmaması, örneğin “ Roboskî Katliamı” gibi ifadelerin kullanılmaması, katliam yerine “hadise” tanımının kullanılmasının, tek seslilik istediğini belirterek aksi halde parti disiplininin işletileceğini söyleyip tehditler savurmuştur.

Yine “ BDP ağzı ile konuşmayın” uyarılarını da ihmal etmeyen başbakan milletvekillerine merkezi politikaları doğrultusunda hareket etmeleri talimatı vermiştir. Uymayanların nasıl tasfiye edildiği, bir sonraki milletvekilliği seçimlerinde aday olamadıkları herkesçe bilinen bir durum.

Bu toplantılar AKP’nin uzunca bir süredir dillendirdiği ama burjuva medyanın Kürt sorunu konusunda AKP’nin bu yaklaşımının görmezden geldiği bir politikayı daha çıplak bir şekilde bir kez daha göstermiştir. AKP “ asimilasyon politikları artık sona erdi. Dolayısıyla artık bir Kürt sorunu yoktur” demektedir. Başbakan 2005 yılında Amed’te yaptığı Kürt sorunu ile ilgili yaptığı konuşmasında, sorunun varlığını kabul etmiş, “benim sorunumdur” diyerek çözüm vaatlerinde bulunmuştu. Bugün o noktadan beklide bir arpa boyu yol almışken “Kürt sorunu yoktur, çözülmüştür. Bunun en iyi ispatı da asimilasyon politikaların son bulmasıdır.” noktasına gelinmiştir. Fakat ironiye bakın ki, asimilasyon bitti diyenler ve “ bunu bölgede ağız birliği ile anlatın” talimatı verenler bölge politikacılarına toplantıda Roboskî demeyi yasaklıyor Uludere demelerini istiyorlar. Asimilasyonun devam ettiğini anlamak için BDP üzerindeki baskılara KCK gerekçesi ile Kürtlerin legal siyaset alanlarının tıkanılmasına, Kürt kimliğinin ve varlığının reddini yansıtan anadilde eğitim, savunma, bölgedeki yer adları vb ile ilgili uygulamalara, yani inkar ve imha politikasının bu süreçteki icraatlarına bakmaya bile gerek yok. Kendi politikacısına, kendi Kürdüne Roboskî demeyi yasaklayanlar asimilasyonun bittiğini söyleyip durmaktadırlar.

AKP çözümün değil çözümsüzlüğün adresidir

AKP söz konusu toplantılarla kendi Kürtlerine tehditlerle çeki düzen verdikten hemen sonra başbakanın istediği hızda BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıramamış olmasının da baskıyla bir kez daha BDP’ye saldırıp, yeni KCK operasyonları yapıp yüze yakın siyasetçiyi, aktristi tutuklattı. Kendi “Kürt kökenli” politikacıları da dahil olmak üzere tüm Kürtleri tehditle, savaşla, tutuklamalarla, askeri operasyon ve katliamlarla teslim almaya çalışan AKPĞ hükümeti, devletin 80 yıllık Kürt politikasının şaşmaz bir uygulayıcısı haline gelmiştir. En başından beri temelde devletin Kürt politikasından uzaklaşmayan, fakat bir dönem yükselen mücadelenin ve konjonktürden kaynaklı etkenlerin basıncıyla kısmi reformlar yapmak zorunda kalan AKP iktidarını sağlamlaştırmanın güveniyle gerçek yüzünü sergilemekten çokta çekinmez bir noktaya geldi. Başbakan her geçen gün dozunu arttırdığı milliyetçi söylemleri iddia edildiği gibi seçim süreçlerine özgü oy amaçlı söylemler değil, başbakanın resmi ideolojisi ile şekillenmiş gerçek zihin dünyasının ürünleridir. Kürt halkının ve politkacılarının tüm saldırılara rağmen gösterdikleri direnç ve yürüttükleri mücadele, AKP’nin hiçbir zaman çözümün bir parçası olmadığının, sorunun parçası olduğunu ortaya koymuştur.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu