GüncelManşet

Ali Şengül: “Mahalle kültürümüzü yaşatmak istiyoruz”

İstanbul: 2004’ten bu yana “kentsel dönüşüm” adı altında evlerinden edilmeye çalışan Gülsuyu-Gülensu halkının verdiği mücadelenin sonucunda Maltepe Belediyesi yeni bir plan hazırlamak zorunda kaldı. Bu planı halka danışmadan hayata geçiremeyeceğini anlayan belediye, planı Gülsuyu-Gülensu Güzelleştirme Derneği ve mahalledeki devrimci, demokrat güçlere tanıttı ve kabul etmelerini istedi. Ancak halka sorulmadan, kimse adına karar veremeyeceklerini söylen dernek, şimdilerde planı mahallede gerçekleştirdiği toplantılarla halka anlatma ve birlikte karar verme çabası içerisinde. Biz de süreci dernek başkanı Ali Şengül’le konuştuk.

 

“Biz plancı değiliz, halkla birlikte karar verebiliriz”

– Maltepe Belediyesi’nin hazırladığı yeni planla “kentsel dönüşüm” ile ilgili yeni bir süreç mi başladı?

Ali Şengül: Bir ay önce Maltepe Belediyesi’nin plan çalışmalarına dair bilgiler geldi. Belediye belli bir aşamadan sonra mahallede birtakım kişi ve kurumları çağırdı. “Bu süreci bu şekilde başlatalım” diye geldiler. “Biz bu projeyi mahalleliyi mağdur etmeden, yok saymadan, sizinle birlikte yapmak istiyoruz” dediler. Biz buna olumlu baktık. Burada Gülsuyu ve Gülensu Mahallelerinin özel bir yeri var. Bu süreç başlarken 2004 yılında çok ciddi mücadeleler verdi mahalle halkı.

Planı incelediğimizde içini bizim dolduracağımız, yine mahallede yaşayanların burada yaşamaya devam edeceğini, çok büyük mağduriyet yaratmayacağını düşündük. Biz plancı değiliz. Çok teknik donanımımız olmadığı için bunun bugünden hemen çözülebilecek bir sorun olmadığını, bunun mahalleli ile konuşulup tartışılması gerektiğini belirttik. Daha sonra mahallemizde birkaç toplantı yaptık. Mahallemizde mülkiyet anlamında sorunlu bölgelere sahibiz. Dolayısıyla bu alanlara dönük bir toplantı oldu. Toplantılarda mahalle adına kurulan ve sayısı şimdiden 70’i aşan bir meclisin söz söylemesi, karar vermesi tartışıldı. Esas mesele mahalle halkının birlikte olması birlikte iş yapma hali, geçmişten gelen o geleneğin yaşatılması vs. Ayrıca sorunlu alanları mülkiyet yapıları çözüldükten sonra mülk sahiplerine tekrar bu alanların verilmesi veya hangi yolla devredilmesi üzerine bu zamana kadar çalıştığımız uzmanlarla bir komisyon olacak.

 

“Amaç, mahallenin özünün değişmesi”

ali sengul kendisi– Belediyenin hazırladığı nasıl bir plan?

– Birincisi dediğim gibi onlar şunu söylüyor: Herkes mahallede kalacak. Ancak şunu söylemek gerekiyor. Bu plan iyi bir niyetle yapılmıyor. Planın ana teması “dönüşüm”. Bakıldığında şirin bir kelime gibi görünebilir, ama çok da şirin bir kelime değil. Siz kimi, neyi dönüştürüyorsunuz? Siz bunu hangi mantıkla söylediğiniz ile alakalı bir şey bu. Mevcut egemenler açısından baktığınızda buralar kötü, tehlikeli yerler. Burada amaç bir özün değişmesi. Biz ise çok değişmekten yana değiliz.

Mesela planda haritada işaretlemeler, ara yollarımız var. Orada küçük küçük ara sokaklarımız var. Oraların bir süre sonra sokak olmaktan çıkartılıp, ortadan kaldırılması hedefleniyor. Bunu nasıl yapabilirsin? Bunu toplulaştırmayla yapabilirsin. Yani “5000 metrekarelik bir alana toplaşın” diyorlar. Sonra geri kalan alanları belediyeye göre dizayn etme girişimleri var.

Buraları toplulaştırdıktan sonra yaşamı sınırlı bir hale getirme gibi bir durum var. Çünkü bir süre sonra orası bir site haline gelecek. Biliriz ki; sitenin etrafında duvarlar olur, kapısında güvenlik olur, komşusuyla ilişkisi kopar. Bu da mahalle kültürüne ters düşer. Biz mahalle kültürümüzü yaşatmak istiyoruz. Var olan site yaşamlarını görüyoruz. Çok şirin görünen siteler var, ama buralar da dayanışma kültürü olmayan yerler. İkinci bir şey ise böylelikle kontrol edilebilir bir yaşam haline geliyor.

Biz sadece sürece değil, süreçten sonra doğabilecek mağduriyetlerin asgari bir düzeye indirilebilmesi için bir çalışma yürütüyoruz. Buna müdahale etmezsek, inisiyatifi elden bırakırsak, kendiliğinden de çözülmeler yaşanabilir. Dolayısıyla insanlar bireysel arayışlara kalkışabilir. Bu da sizin söyleyecek sözünüzün kalmadığı anlamına gelir ve istemediğimiz bir dönüşümü dayatır.

Maltepe Belediyesi’nin burada bir dönüşüm mantığı var. Yıkım ve yapım temelli bir plan yapılıyor. Bu planla site ve bloklar yapılmak isteniyor. Zaten iyi niyetli bir şey yapacak olsalar, “parsel başı istediğiniz planı yapın, biz karışmıyoruz” derler.

 

“Sürece müdahale etmek önemli”

– Siz nasıl buluyorsunuz ve toplantılarınızda nasıl anlatıyorsunuz bu planı?

– Bu süreçte mahalleli ile biraraya geldiğimizde bir hukuki süreç istiyorlardı. Çünkü mahallede bir mülkiyet ilişkisi yok. Kiracılar, evrakı olmayanlar, hak sahipleri üzerinden barınanlar var. Bu yüzden hukuki bir dayanak istiyoruz en başında. Herkesin bir tapusu olmasını istiyoruz. Daha sonra imarın gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Elbette biz meseleye böyle bakmıyoruz: Güvence meselesi, sadece tapuyla sağlanan bir şey değil.

Son çıkan afet yasası; bizim gibi mahallelerden çok bugüne kadar imarlı, ruhsatlı, güvenceli bölgeler diye tabir ettikleri mahalleler için geçerli. Bizim gecekondular ile ilgili yasalar var zaten. Afet yasasındaki asıl niyetleri, güvenceli diye tabir edilen mahallelerde projelerini uygulamaları. Dolayısıyla bunların hiçbirinin güvence olmadığı açık.

Burada bir imar planlaması elzem görünüyor. Burada imar sürecinin sorunsuz atlatılması, yani bizim lehimize atlatılması için böylesi bir sürecin örülmesi lazım. Bu projeye karşı tamamen isteksiz bir tavrın takınılmasıyla insiyatifin elden kaçma durumu söz konusu olabilir. Dolayısıyla sürece müdahale etmenin önemi ortaya çıkıyor.

Mahalledeki demokratik kitle örgütleri olarak burada insanların az kayıpla yaşamlarını mahalle kültürü içinde devam ettirmesini hedefliyoruz. Bu açıdan bunu bir kazanç olarak sayacağız. Gerçekten bu zamana kadar bütün örnekler kötü. Bu pratikler bize bu sürece müdahil olmamız gerekiyor.

 

“Edilgen değil, fedakarlık yapabilecek bir mekanizma”

ali sengul toplanti– Peki plana dair neler yapmayı düşünüyorsunuz?

– Bu mücadele, dar bir kesimle olacak bir şey değil. Çünkü mülkiyet ile ilgili bir durum söz konusu. Dolayısıyla burada vatandaşın mülkiyetinin üzerine dair söz söyleme hakkına sahip değiliz. Burada yapılması gereken şey, sürecin doğru ilerletilmesi. Halkın menfaatinin korunması gerekiyor. 2004 yılında sokak temsilcileri belirlenmişti. Yüzleri aşan bir temsilci heyeti vardı.

Ama pratik olarak çok iyi işleyen bir mekanizma değildi. İnsanları beliyorsunuz; insanlar ya komşusunu ya da arkadaşını teşvik ediyor. Ama bakıyorsunuz o kişi durumu çok içselleştirmemiş, kavramamış. Dolayısıyla süreci takip etmiyor.

Biz bu süreçte daha farklı yaklaşmayı hedefliyoruz. Bu mekanizma demokratik kitle örgütleri, kurumlar tarafından oluşturulacak. Bu işi yapabilecek kişileri katmayı düşünüyoruz. Bu yüzden edilgen, iş olsun diye yazılan kişilerden çok fedakarlık yapabilecek bir mekanizma kuracağız. Bu bir meclistir. Adı komite olabilir, farklı bir şey de olabilir. Ama önemli olan mahallede yaşayan, mahallelinin menfaati için bir şeyler yapan kişilerin, halkın sürece katılması.

Bu meclisin de bir yürütmesi olacak. Asıl bu yürütme, bu süreci götürecek. Yürütme, yaptığı toplantıları meclise taşıyacak. Meclisten çıkan karar, yetkili yerlere taşıyacak.

Tabii bunun avukat, profesör, şehir planlamacısı, mühendis gibi kesimler tarafından da beslenmesi, desteklenmesi gerek. Bu anlamda işin teknik boyutunu bu arkadaşlarla tartışmak ve yine meclise getirmek gerektiğini düşünüyoruz. Bunu komitelerle besleyeceğiz. Örneğin kadınların olduğu bir komite olacak. Basının olduğu bir komite olacak. Tabii bunlar zaman içinde olacak.

 

“Asıl sorun uygulamada yaşanabilir”

– Yaptığınız bilgilendirme toplantılarında mahalle halkı plana ve anlattığınız sürece ne gibi tepkiler veriyor?

– Halktaki beklenti bir planlamanın olması, hukuken yasal bir zemine oturması. Dolayısıyla Maltepe Belediyesi’nin bizi sürece dahil etme yaklaşımı olumlu bir hava yarattı. Tabii eleştiriler oldu belediyeye. Çünkü belediye bizi bu işe başlarken dahil etmeliydi. Daha önce planlama masa başında hazırlanmış, mahalle halkı dâhil edilmemişti. Biz de buna tepki vermiştik. “Dahil olmadığımız planlamaların bizim planımız olmayacağını” söylemiştik.

Gelinen noktada ise ham bir plan var, ama ve bir şeye başlanmış ve biz bu sürecin başında karar verirken yine yokuz. Ama “zararın neresinden dönülürse kardır” mantığı ile bu süreçte şimdi bize soruluyor. Biz de buna cevap verdik. Eleştirilerimizi dile getirdik. Artık gelinen aşamada bizi, yani halkı muhatap olarak görüyorlar. İlerde olmayabilir de. Bu süreç; farklı bir noktaya evirilebilir, restleşebiliriz. Belediye söylediklerini reddedebilir. Biz de bu süreçten çekiliriz gerekirse.

Biz şimdi bu planı birlikte kurgulama üzerinden bir çalışma yapıyoruz. Belediyenin yaklaşımı şöyle: “Siz gereken çalışmanızı yapın, biz de planımızı yapalım. Oturalım, mahalle halkının menfaati noktasında projeleri harmanlayalım.” Biz şimdi bunun çalışmasını yapıyoruz. Ama dediğim gibi bu “iyi niyet” dağılabilir, bunu ilerleyen süreç gösterecek.

Şu an itibari ile yumuşak bir dönemde gidiyoruz. Ama uygulama aşaması var. Asıl sıkıntı orada. Şu anda planı yaparsınız, ama yarın uygulamada ne yapacağınıza dair sıkıntılar var. Uygulamadan kaynaklı doğabilecek ekonomik nedenler var. İmarın getirdiği bir külfet olacak. Dolayısıyla mahallede yaşayanların gelir düzeyine tekabül edecek bir rakam çıkmayacak ortaya. 200-300 metrekarelik bir alana 60-70 milyar gibi bir paha biçiliyor.

Bu yüzden bu proje gerçekleşse de bu sefer kendi içimizde bir sıkıntı ekonomik sıkıntılar yaşayacağız. Bunun yanında yaşayacağımız başka problemler var. Sadece ekonomik değil uygulama yapılırken insanlar arasındaki eşitsizlikler farklı bir durum yaratabilir. Saflaşma “düşmanlaşma” olabilir.

Mesele toplaşma diyoruz. % 60 bu kararı kabul ederse, bu proje uygulanacak. Peki, buna itiraz eden kesimin hakları ne olacak? Bu planda eksik! Biz esas olarak tüm kesimin haklarını örgütlemeyi hedefliyoruz. Burada temel çalışma mahalle halkının menfaati ve var olan dayanışma kültürünü dikkate alacağız ve bunları anlatacağız.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu