Güncel

“Taşerona kadro mücadelesi verenleriz, bugün ‘taşerona kadro’ aldatmacası ile işten çıkarıldık”

“Taşerona kadro müjdesi” şeklinde duyurulan ancak gerçekte, muhalif işçilerin çalıştıkları kurumlardan atmanın aracı olarak kullanılan KHK ile yüzlerce işten çıkarılmaya devam ediyor.  Başta İstanbul olmak üzere kadro yalanı ile işten çıkarılan ve birçok yerde direnişe başlayan işçiler, İstanbul’un çeşitli belediye önlerinde verdikleri mücadele sonucu işe geri alınmıştı.

İstanbul: 8 Nisan tarihinde Zeytinburnu Belediyesi’nde işten çıkarılan 11 işçiden biri olan Kenan Güngördü 12 gündür Zeytinburnu Belediyesi önünde direnişte. Güngördü ile işten çıkarılma ve direnişe başlama sürecini konuştuk. Güngördü tüm işçilere güçlü, birleşik bir “1 Mayıs” için Maltepe’de olmaları çağrısında bulundu.

Güngördü işten atılma sürecini de şu şekilde özetledi; “Ben Kenan Güngördü, 21 yıldır sağlık alanı başta olmak üzere belediyenin çeşitli kurumlarda çalıştım. 3,5 yıldır da bu belediye de çalışıyorum. Ben sağlık işlerinde, evde bakım sağlık işleri müdürlüğündeydim. Sonrasında ‘taşerona müjde müjde’  diyerek bizi işsiz bıraktılar. Biz bir mülakata maruz bırakıldık. Ben mülakattan geçtim ve başarılı listesine de yazıldım. Ancak sonrasında 11 kişilik bir KHK listesi geldi ve bende vardım isimler arasında. Kıdem hakkı tazminatı, işsizlik maaşı gibi hiçbir hakkımızı alamadan kapının önüne konulduk” dedi.

İşten atılma ve direniş sürecini bize kısaca aktarabilir misiniz?

Direnişe ayın 16 Nisan’da başladım. Bir basın açıklamasıyla başlarken basına ve kamuoyuna da çağrıda bulundum. Hem kendim için hem diğer belediyelerde işten çıkarılanlar vardı onlar için. Beşiktaş, Avcılar, Ataşehir belediyesinde “taşerona kadro” diyerek işler çıkarılmıştı. Diğer işçi arkadaşlar bekliyorlar belki geri alınırız diye. Bence yani “taşeron hukuku” tam bir fikasyon. Yıllardır “taşeronu kaldırın” diye mücadele ettik. Bunun mücadelesini verenler bugün sokağa atıldı. Buradayım 11 gündür, ekmeğimi suyumu esnaf veriyor. Ben buradan diğer KHK mağdurlarına çağrı yapıyorum. İşten atılıp harekete geçmeyen, evinde ağlayan, bekleyen diğer KHK mağdurlarına diyorum bulunduğunuz yerde, nereden işten atıldıysanız o işyerinin önüne geçin ve sessiz de olsa bir oturma eylemi başlatın. Onlara böyle kapı gösterilen işçiler olmadığımızı göstermemiz gerekiyor. Ama maalesef bir ilçe dışında birkaç belediye işçisi dışında bu onurlu mücadeleye katılan yok. İnsanlar çekiniyor aslında kimi arasam o dert yanıyor kimi arasam KHK diyor. Ama geri adım atılmayacak, biz bir daha işe geri alınmayız. 40kodu var artık.

“Bizi fişlediler, hiçbir işyerinde çalıştırmayacaklar”

40 kadu ne demek oluyor?

40kodu demek fişlenmek demek. Yani başka hiçbir işyerinde özelde dâhil çalışamamak işe girememem demektir. Çünkü sigortamız başladığı andan itibaren SGK’da bizim KHK ile işten çıkarıldığımız çıkıyor.

Siz kendi işten çıkarılışınızı nasıl değerlendiriyorsunuz yani nasıl bir “gerekçe” gösterildi. Ayrıca “kadroya müjde” denilerek yüzlerce işçi işten çıkarılmış oldu. Burada sizce yapılmak istenen nedir?

Doğrusu benim muhalifim olduğum belediyede herkes tarafından biliyordu. Daha sonrasından Hak-İş’e üye olmamız için baskı yapıldı. Bize isteyen olsun “istemeyen olmasın” şeklinde böyle kinali bir şekilde mutlaka Hak-İş’e üye olmamız gerektiği söylendi. Ben olmadım, belediyede hemen herkes üye oldu, bunun da bir etkisi oldu. Ayrıca daha önce Dev- Sağlık- İş’e üyeydim. Orada da yıllarca taşerona kadro diyerek mücadele etmiştim. Ancak bana işten atılma “gerekçesi” bile söylenmedi. Zaten insanlar hukuksuz bir şekilde işten çıkarılıyor, kimisi işten “HDP sandık görevlisi” oldu diyerek, ya da ailesinden birinin “yasadışı örgüt” üyesi olduğu ya da tutuklu olduğu ya da kayıp olduğu söyleniyor. Bu şekilde aile bireylerden birinin “suçu” üzerinden işten çıkarılabiliyor. Ben kalp krizi geçirip ölmedim, ben intihar da etmedim, ben evime kapanıp ağlamadım, Ben tek başıma da olsam burada olmaya, . İşe geri alınana kadar direnişi sürdürmeye devam edeceğim. Çünkü kararlıyım ve haklıyım.

Ben ayrıca buradan bir çağrı yapıyorum; “hakkımda hukuki işlem başlatın” diye, yok burada emniyetin, polisin olduğu bir sırada belediyeye çağrı yaptım. Ama yok bir şey olmadı, belediye başkan yardımcısı ile yaptığım görüşmede bana “3 kategori de değerlendirdiklerini” söyledi. “Tehlikeli, az tehlikeli, çok tehlikeli” şeklinde. Ben de “çok tehlikeli miyim” diye sordum dedi ki “demek ki o yüzden”. Bende dedim madem ben “çok tehlikeliyim” niye hakkımda işlem başlatmıyorsunuz. “Bırak da ona biz karar verelim” diyor.

Sonra diyor ki “mahkemeye git hakkını orada ara.” diye bende dedim “yok siz gidin mahkemeye, madem siz mahkeme, hâkim gibi görüyorsunuz kendinizi, o zaman kararı da siz verin. Ben bütün siyasi partilere, STK’lara gittim ve derdimi anlattım, destek istedim. DİSK, KESK gibi sendikalara gittim ve sağolsunlar ilk açıklamama geldiler. Hukuki süreçte başlattım ve dava açtım. Hem işe iade hem idari davasını. Ancak dava sonuçlanıncaya kadar burada haklı mücadelemi sürdüreceğim.

“Tüm öfke ve taleplerimizle Maltepe’de olmayız”

1 Mayıs’a doğru giderken neler söylemek istersiniz?

Ben zaten 1 Mayıs’ta burada olmayacam. Buraya bir tane” ben 1 Mayıs’tayım” diye pankart bırakacağım.

Ben bu 1 Mayıs’ı tarihi bir 1 Mayıs olarak görüyorum. Binlerce hatta yüzbinlerce işçinin işten atıldığı, lokavt ve en demokratik hakların bile sokakta dile getiremedikleri bir süreçten geçiyoruz. Ve 1 Mayıs bunun cevabı olacaktır. Bunun içinde tüm işçilere çağrım mutla ama mutlaka 1 Mayıs’ta Maltepe’de olsunlar ve öfkemizi, taleplerimizi orada haykıralım

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu