GüncelMakaleler

ANALİZ | Bakü’de “Zafer Günü”Kutlamaları ve Düşündürdükleri

Osmanlı’dan günümüze Turancılık,Pan-Türkizmzehiri Türkiye’nin varlık koşulu olmuştur. Aksi halde yaşaması mümkün değildir.

Azerbaycan,Türkiye ve Ortadoğu’dan getirilen çetelerin 27 Eylül günü, Artsakh’a saldırıları ile başlayan ve 44 gün boyunca tüm dünyanın dikkatinin üzerinde olduğu savaş, 9 Kasım günü imzalanan anlaşma ile şimdilik sonlandırılmış durumda.

Bir yanda hüzün, bir yanda sevinç, bir yanda yıkım,bir yanda işgal sürerken,işgalci güçlerin uygulayageldikleri savaşın bütün kötülükleri desu yüzüne çıkmaya başladı.

Savaşta kullanılan ve her zaman inkar edilen fosfor bombaları,halka-esir ve tutsak alınan Ermeni askerlere yapılanhakaret-işkence ve infazlar, kafa kesmeler, varlıkları inkar edilen çetelerin itirafları ile artık kesinleşmiş ve netlik kazanmıştır.

Ermenistan cephesinde ise savaşın getirdiği yıkım ve kayıplar, siyasi bir depreme neden olmuş gibi görünmektedir. Hayal edemeyeceği bir tablo ile karşı karşıya kalan halk, iktidara taşıdığı N.Paşinyan hükümetini istifaya çağırıyor.

Sokak gösterileri,“sivil itaatsizlik” eylemlerine hükümet,kolluk gücünü göndererek saldırmaktankaçınmıyor. Hiç kimsenin mutabık olmadığı Paşinyan hükümetine karşı, muhalefetten 17 parti temsilcisi “Vatan Kurtuluş Hareketi”ni başlatarak iktidarı zorluyor.

Paşinyanise istifa etmemekte ısrar ediyor.Tüm Ermeniler Katolikos’u II.Karekin ile Beyrut’ta bulunan Ermeni Katolikos’u I.Aram’ın da istifa çağrıları yanıtsız kalmıştır. Kilisenin etkisinin bu kadar güçlü olduğu bir toplumda hükümet tüm bu çağrıları kabul etmekten uzak durmaktadır.

İ.Aliyev’in oluşturduğu hanedanlık cephesinde ise zafer sarhoşluğu hakim.Zafer kutlamaları gösterilerinde verilmek istenen mesaj yeni bir tehlikenin boyutunu da ortaya sergiledi. Gösterilerde esir askerlerin de yürüyüşe çıkarılacağı iddia edildi. Ancak gelen tepkiler üzerine bu pratikten vazgeçildi.

Bakü’deki “zafer gösterisi” Aliyev hanedanlığının gövde gösterisine dönüştürüldü.

İ. Aliyev’in “zafer” konuşmasında verdiği mesaj,yeni bir soykırıma işaret etmiş, işgal açıklamalarıyla Hayastan’ı tehdit etmiştir. Öte yandan “zafer” gösterisinde Ermenistan’da savaşa katılan ve elinde Kürt halkının kanı bulunan özel komando birlikleri de yürüyüş yapmaktan çekinmemişlerdir.

“Mükemmel” geçen bu “zafer” geçidinde eksik olan,kafa kesen cihatçı artığı çetelerin tören sırasında olmaması idi!

Bir kıta halinde çeteler de yürüseydi daha görkemli(!) bir tören sergilenmiş olacaktı.

Tehdit Mesajlarıve Soykırım Suçlusu İ. Enver’in Sahiplenilmesi

Bugün Suriye, Libya ile Kafkaslar coğrafyasında yaşananlar tek bir gerçeğe işaret etmektedir; TC devletinin müdahil olduğu her yerde halklar zulüm,acı,kan ve gözyaşı ile karşılaşmışlardır.

TC rejimi, nereye “barış”, “demokrasi”, “kardeşlik” adı altında girmişse orada savaş olmuştur.R.T.Erdoğan“zafer” konuşmasında “Kafkas ordusunun yiğit neferlerinin ruhu şad olsun…Bugün Enver Paşa’nın,Nuri Paşa’nın ruhlarının şad olduğu gündü… Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılmış olması,mücadelenin bittiği anlamına da gelmez” diyerek 1915 Ermeni soykırımını planlayan ve örgütleyen Talat-Enver-Cemal üçlüsünden biri olan İsmail Enver’i anması dikkat çekicidir.

Bu durum Ermeni halkı açısından –aradan 100 yıl geçmiş olsa da– tehlikenin halen devam ettiğinin göstermektedir.

Türkiye’yi kan gölüne çeviren,yargılanma ve hesap verme günü yaklaştığında ise ülkeyi terk ederek Almanya’ya kaçan İttihatçı kadrolar, burada da boş durmamış, hizmetlerinde oldukları Almanya’nın bölgesel çıkarları için çalışmışlardır.

Arka planda Almanya’nın çıkarlarının ifadesi olarak Türk-İslam devletlerinin, tek çatı altında toplanarak birleşik bir güç haline dönüştürülmesi amacıylaİsmail Enver’e “Kafkas İslam Ordusu” kurdurtulmuştur.

Bu ordu, Kafkaslar’da çeşitli katliamlara imza atmış ve “katliam ordusu”na dönüşmüştür. Bu yüzden zaten bir soykırım suçlusu olanİsmail Enver’in sicili kirlidir.

İttihat ve Terakki Partisi’nin Harbiye Nazırı (Ordu Başkanı) olan İsmail Enver, Osmanlı’nın Ruslarla girdiği ve 90 bin askerin ölümü ile sonuçlanan Sarıkamış faciasının“komutan”ı olarak savaştan sonra Türk-Dağıstan-Azerbaycan… boylarından 20 bin kişiden oluşan bir ordu kurarak kılıç sallamayı sürdürmüştür.

Azerbaycan’da Musavat iktidarı ile binlerce Ermeni’nin katledilmesinde yer almıştır. Sovyet Devrimi’ne karşı “İslam Ordusu” örgütlenmesi kurarak, devrimi boğmak ve yıkmak için Türkmenistan,Kırgızistan,Azerbaycan boylarında yol almıştır.

Fakat Ermeni katliamlarında rol aldığı için Ermeni komutan HagopMelkumov tarafından 1922 yılında cezalandırılmıştır. Tıpkı diğer soykırım suçluları olan M. Talat ve H. Cemal’in Ermeni fedailerince cezalandırılmasında olduğu gibi İ. Enver’de hak ettiği cezayı bulmuştur.

R.T.Erdoğan, İ. Enver’in “ruhu şad olsun” derken, İ. Enver’in akıbetini unutmuş olmalıdır!

Öte yanda “zafer” konuşmasında hızını alamayan İ. Aliyev daha da ileri giderek “Yerevan,Zangezur ve Sevan tarihi Azerbaycan topraklarıdır” diyerek, gerçekte Türk-Azerbaycan devletlerinin asıl amacının Ermenistan toprakları olduğunu ifade etmiş durumdadır.

Aslında tarihsel olarak Ermenilerin yaşadığı ve bir Ermeni yurdu olan Artsakh’ın işgalinin meşrulaştırılması için örneğin kilise ve manastırların“Albania uygarlığı”na ait olduğu propaganda edilmekte ve bölgede Ermenilerin bir ulus olarak var olmadığı savunulmaktadır.

Böylelikle Ermenistan’ında işgal edileceği mesajı verilmektedir.

Nitekim R.T.Erdoğanda “Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılması,mücadelenin asla bittiği anlamına gelmiyor” demektedir.

1915 Ermeni Soykırımı ile 1.5 milyon insan öldürülmüş ama süreçtamamlanamamıştır.Kemalistler ise Ermenistan’a son öldürücü darbeyi vurmak ve teslim almak için harekat düzenlemişler,Ermenileri haritadan silmek için uğraşmış ama başarılı olamamışlardır.

Gelinen aşamada Ortadoğu,Balkanlar ve Kafkaslar’da-bölge ülkeleri için artık bugün tehdit oluşturan-R.T.Erdoğan, bu göreve soyunmuştur. Nitekim mecliste HDP dışında bütün partilerin oy birliği ile kabul ettikleri Azerbaycan tezkeresi,komşuları ile hiçbir zaman iyi ilişkiler içinde olmayan, komşularının topraklarında gözü olan TC rejiminin Pan-Türkizm hayallerini bugün gerçekleştirme niyetini açık ve net olarak ortaya koymaktadır.

Kafkaslar’da Çatışmalar

Bir avuç kara parçası üzerinde yürütülen savaş, emperyalist güçlerin kendi aralarında yürüttüğüçıkar dalaşından farklı düşünülemez.

“Zafer” konuşmasında R.T.Erdoğan’ın okumuş olduğu şiir ile niyetini göstermiş durumdadır. Bu açıdan TC rejiminin başta ABD olmak üzere emperyalistlere batı emperyalistlerine bir mesaj verdiği açıktır.

Bir NATO ülkesi Türkiye’nin, “efendileri”nin çıkarları doğrultusunda her yerde Rusya ile karşılıklı mücadele içerisinde olması,Rusya’yı meşgul etmesi,R.T.Erdoğan’ın kendi başına yapacağı bir iş değildir. TC’nin “efendileri”nin rızasını almadan böyle riskli bir işe girişmesi imkansızdır.

Batı emperyalistlerinin Kafkaslar’da jandarmalığına soyunan R.T.Erdoğan şiir ile Azerbaycan’ın güneyinde kalan bugün İran sınırları içerisindeki topraklara sahip çıkarken,İran’ın ulusal sorununu deşipİran’ı da Suriye gibi etnik sorun üzerinden parçalamak istemektedir. Bu bugün tamda emperyalistlerin ve İsrail’in, İran’a uygulamak istedikleri politikanın kendisidir.

Bu açıdan Rusya ile tarihten gelen düşmanlıkları olan İngiltere’nin,M16 Dış İstihbarat Daire Başkanı RıchardMoore’nin sessiz sedasız gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti dikkat çekicidir.

Rusya Devlet Başkanı Putin’e muhaliflerin aynı zamanda sığınağı haline gelen İngiliz emperyalizmi,Türkiye’nin arkasında olduğu mesajı vererekKarabağ’ın işgaline yeşil ışık yakmıştır. Anlaşılan İngiltere bununla sınırlı kalmamış, İran’la ilgili de bir politikayı devreye sokmuştur.

R.T.Erdoğan,Ortadoğu’da İsrail’in güvenliği içindoğrudan hedef tahtası haline gelen İran’ın toprak bütünlüğüne karşı olan,parçalanmasını çağrıştıran bu şiiri okumasıtam da parçalanmak istenen İran’ın düşmanlarına yani İsrail ile Amerika’nın çıkarlarına hizmet ederek “ben sizlere hizmet ediyorum” mesajı vermiştir.

Rusya savaşın ilk gününden son imza atılan tarihe kadar Azerbaycan’ın topraklarını geri almasına göz yummuş,Artsakh’ınŞuşi şehri dahil işgal edilmesine müsaade etmiştir.

Emperyal çıkarları için Suriye’den itibaren terörizme karşı savaşmayı haklı gösteren Putin,burnunun dibinde çetelerin Ermenistan’ın yağmalanmasına göz yummuştur.

Rusya’nın çıkarları için Ermenistan’ı feda edilmiştir. Öte yandan “zafer” ilan eden Azerbaycan, otuz yıl sonra,1991 yılında çıkarıldığı Azerbaycan topraklarına tekrar Rus askerlerinin konumlandırılmasına izin vermiştir.

İ. Aliyev Rusların eline ulusal bağımsızlık anahtarını teslim etmiş durumdadır.

Hayastan’ın Birliği Sardarabad Ruhu İle Mümkündür!

Ermenistan’da 9 Kasım’da N.Paşinyan’ın deyimi ile “acı veren anlaşma”nın imzalanmasından sonra başlayan istifa çağrılarına cevap vermeyeniktidar istifa etmemekte kararlı görünüyor.

Bu saatten sonra Paşinyan’ın Ermeni halkına yapacağı en büyük iyilik istifa etmesidir. Geçen her saat ve her dakika Hayastan halkının aleyhine işlemektedir. 2.5 senedir iktidarda bulunan Paşinyan ile yola çıkan ve iktidar kuran en önemli arkadaşları kendisini terk etti.

Önce Dışişleri Z.Mnasakanyan,İçişleri D.Tonoyan ve en son A.Harutyunyan da siyasi hayatına son vermişken halen istifa etmemekte ısrar etmesi zaman kaybıdır. Ermenistan’da biriken bir sürü sorun acil çözüm beklemektedir.

Henüz karara bağlanamayan ve çizilemeyen sınırlar sorunu yüzünden çetelerin her gün bir Ermeni köyünü kendilerine bağlamak istemesi güncelliğini koruyor, çatışmalara zemin hazırlıyor. Sınır güvenliği sorunu halen kendini gösteriyor.

Artsakh’ın geleceği ve statüsü sorunu halen belirsizliğini koruyor, Kışın gelmesi ile binlerce insanın ekonomik ve sosyal ihtiyaçları çözüm bekliyor. Bu ortamda Paşinyan hükümetinin bütün bu sorunların üstesinden tek başına gelmesi mümkün görünmemektedir.

Osmanlı’dan günümüze Turancılık,Pan-Türkizmzehiri Türkiye’nin varlık koşulu olmuştur. Aksi halde yaşaması mümkün değildir. Kafkaslar’dan Orta Asya’ya kadar zengin platolarda Türk-İslam bayrağı altında halkların zenginlikleri her zaman iştahlarını kabartmıştır.

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un itiraflarında “en büyük hayalim Türkiye ile Azerbaycan’ı tek devlet olarak görmektir” diyerekbu gerçekliği doğrulamıştır.TC açısından 100 yıldır bir duvar gibi “Türk dünyaları”na açılmalarının önünde engel olan Hayastan’ın yeni yapılan anlaşma ile topraklarından geçit verilmesi sorunludur. İran ile Ermenistan’ın komşuluk ilişkilerini engellerken aynı zamanda İran’ın ekonomik çıkarlarına da darbe vurmuştur.

Son işgal savaşıyla birlikte Hayastan’ın güvenlik sorunu daha da artmış durumdadır. Zaten bir kuşatma altında bulunan Ermenistan, gerçek bir ulusal güvenlik sorunuyla karşı karşıyadır.

Ermenistan’ın “Sardarabad ruhunu” kuşanmasından başka bir çözümü yoktur. Bakü’deki “zafer” yürüyüşü,Ermenistan’ı tehdit yürüyüşüne dönüşmüştür.İttihatçılar dün olduğu gibi bugün de bir fırsatını buldukları an Hayastan’ı işgal etmekten çekinmeyeceklerdir.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu