EmekGüncel

HALKIN GÜNDEMİ | İBB’den işçilere: “Dişinizi Sıkın, Seçim Var, Çözeceğiz!”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) çalışırken İstanbul Valiliği’nin güvenlik soruşturması sonrası işten çıkarılan emekçiler, İBB Saraçhane binası önünde yer alan Saraçhane Parkı’nda belirledikleri talepleri için mücadelelerine devam ediyor.

Her gün saat 15.00 ile 18.00 arası devam eden direniş, 2 aya yaklaşmak üzere. Biz de gelinen süreci, İBB önünde devam eden görüşme trafiğini ve direnişin son aşamasını direnişçi işçilerden Veysi Altıntaş ile konuştuk. Altıntaş görüşmelerde henüz nihai bir noktaya varılmadığını ancak yapılan görüşmelerini önemli bulduklarını, direnişin talepler kabul edilene kadar devam edeceğini vurguladı.

– İki aya yaklaşan direnişte İBB ile yaptığınız görüşmeler var. Direnişin geldiği aşama nedir?

– Ben Veysi Altıntaş, şehir plancısıyım, aynı zamanda barış imzacısıyım. Bundan dolayı 2017 yılında ihraç olmuştum. İBB’de ikinci bir ihraç şoku yaşadım diyebilirim. Nihayetinde Kod-42 ile KHK sistemi arasında çok da bir fark yok, baktığımız zaman zihniyet aynı. İkisi de bir damgalanma ve ikisi de bir nevi sizi çalıştığınız kurumun dışına bırakılması süreci işletiyor. Tazminat yok, işsizlik hakkından faydalanamıyorsunuz. Dijital fişlenme şeklinde tarif edildiği için uzun vadede de önünüze bir takım zorluklar çıkarıyor.

Evet nihayetinde biz de güvenlik soruşturması ile işten atıldık, daha önce çeşitli şekillerde sürecin nasıl başladığını anlaşmıştık, tekrara düşmeyeyim.

İki aya yaklaşan İBB önünde işe geri iade talebi, İmamoğlu’nun özür dilemesi ve güvenlik soruşturması ile insanların işine son verilmesinin sonlandırılması gibi 3 talep ile burada bir oturma eylemi sürecindeyiz. İstediğimiz başarıya ulaştığımızı söyleyebilirim. Büyük bir kamuoyu yaratmış olduk, ciddi bir destek gördük çeşitli kurum ve kuruluşlardan. Ki tüm bunların dışında en nihayetinde siyasi saiklerle atıldık, bunu hepimiz biliyoruz ve İBB’de bunu kabul ediyor.

Aynı zamanda muhalefet cenahının siyasetinin, zihniyetinin sorgulandığı, eleştirildiği bir durum ve süreçte yaratmış oldu. Bunu kurum ve kuruluşlarla sohbetimizde veya twitter paylaşımlarımızda gördük. Bu bizim istediğimiz bir sonuçtu, bu açıdan da bir başarımız söz konusudur.

İşe iade talebiyle ilgili de İBB ile 4 görüşme yaptık. İlki zaten biraz tarafların birbirine taleplerini ilettiği, dinlendiği bir masa idi. O görüşmede işe iade talebimizde son derece ısrarlıydık. Bu taleplerde geri adım atmayacağımızı dile getirdik. Sürecin hukuksuz olduğunu kendileri de kabul ediyor. Güvenlik soruşturması sürecinde işçiler işten atıldı. Yani mahkeme devam ederken İBB hükmünü verdi ve bizleri işten çıkardı. Dolayısıyla da kendileri de masumiyet karinesini ihlal ettiklerini kabul ediyorlar. Son olarak kendileri de güvenlik soruşturmalarının hem anayasaya hem yasalara aykırı olduğunu, kişi haklarının ihlal edildiğini ve CHP’nin bunu milletvekilleri üzerinden anayasa mahkemesine taşıdıklarını dile getiriyorlar. Yani şu demek oluyor; bu sürecin anayasaya aykırı olduğunu bile bile, kabul ede ede böyle bir sürece başvurdular.

 

Taleplerimiz kabul edilene kadar…

– Peki ne yapmayı düşünüyorlar?

– Bunu yanlış olarak kabul etmiyorlar aslında ama bu bahsettiğimiz noktalar üzerinden anayasaya aykırı olduğunu ve masumiyet karinesini ihlal ettiğini kabul ediyorlar. Burada bir pişmanlık var mı, yok! Bu sürecin tamamen siyasi gündemle ilişkili ele alındığını ve önümüzdeki seçim-siyaset gündemi ile karar verdiklerini kabul ediyorlar. Ve bunu yapmak zorunda olduklarını söylüyorlar.

Kendileri “mevzuat gereği, yönetmenlik gereği bunu yapma zorundaydık” diyor ama kendilerinin de buna inanmadıklarını biliyoruz biz. “Aynı gemideyiz” diyorlar, bizi çok iyi anladıklarını söylüyorlar, mağdur olduğumuzu görüyorlar, biraz dişimizi sıkıp önümüzdeki seçim sonrasında zaten özgürlük alanını kısıtlayan yasa ve yönetmenliklerde bir iyileştirmelere ile sorunların çözüleceğine dair bize bir şekilde umut aşılıyorlar. Ama bu çok kabul edilebilir bir şey değil.

Biz dün itibariyle İBB ile dördüncü görüşmemizi yaptık, henüz nihai bir noktaya gelmiş değiliz. Nihayetinde baştan itibaren taleplerimiz belliydi. Bazı taleplerde belli bir aşama kaydettik ama henüz nihai bir yere varmış değiliz. Bütün bunlara rağmen bu görüşme sürecinin devam etmesini önemsiyoruz. Bu sürece arabulucu olan ya da şahitlik eden kurumlar huzurunda biz bu görüşmeleri yapıyoruz. En azından görüşmelerin ciddi bir şekilde devam ettiğini söyleyebiliriz.

Ama henüz yolumuz var, taleplerimiz ortada ve biz bu taleplerde bastırıyoruz. Taleplerimiz kabul edilene yani hakkımızı alana kadar da mücadelemiz sürecek. Nihayetinde ekonominin bu kadar kötü, alım gücünün bu kadar düştüğü bir ortamda ve buradaki işçilerin 5-6 aydır işsiz olduğunu düşünürsek, ekonomik olarak da zaman zaman hepimiz zorluklar yaşıyoruz ama moralimiz-motivasyonumuz gerçekten çok yüksek.

Haklı olduğumuzu biliyoruz ve direnişin başarı ile sonuçlanacağına inancımız tam. Tabi çeşitli kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin büyük desteği baştan beri vardı ve bu halen devam ediyor. Bu bizi motive eden, güçlendiren bir durum ve çok önemsiyoruz. Bunun daha da artarak devam etmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.

– Kamuoyuna nasıl bir çağrınız var. Hem kendi direnişiniz özgülünde hem de devam eden birçok direniş açısından düşünce ve çağrınız nedir?

– Şu an korkunç bir ekonomik kriz dönemi var. Enflasyon 2 ya da 3 haneli rakamlarda ama alım gücü gerçekten son derece düşmüş durumda. Bütün bu toplumu düşündüğümüzde; yani gıdaya, ulaşıma, enerjiye % 100 zam yapılırken halen emeğe % 20lerde, % 27, % 40’larda zam yapılması büyük bir acımasızlık. İşçiler tabii ki bu durumu kabul etmiyor ve itirazını yükseltiyor. En son Ağaç AŞ burada temelinde zam olan bir grev yaptı. Bugün Kadıköy Belediye işçileri greve çıktı. Farklı alanlarda, kentsel dönüşüm alanlarında, emekte vb. çok farklı alanlarda mücadeleler olduğunu görüyoruz ve destekliyoruz. Umuyoruz ki hepsi başarı ile bir sonuca varır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu