GüncelManşet

Bir kadın cinayetine daha ramak kala…

Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet, kadınlar üzerinde tüm ağırlığıyla kendini hissettiriyor. Kadınlar her gün uğradıkları psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddet ile bir kapana kıstırılmakta ve bu kapandan çıkmamaları için baskı mekanizması, erkek egemen sistem tarafından işletilmeye devam etmektedir.

Ataerkinin kadına yüklediği misyon, kadını ezilmişliğe mahkum ederken, erkeğe yüklediği misyonla ise kadınların özgürlüğünün önünü tıkamaya devam etmektedir. Güç olarak erkeği, zayıflık olarak da kadını işaret eden ataerki, toplumsal cinsiyet rolleri ile bunu sağlamlaştırmakta, kendi sürekliliğini bu şekilde sağlamaktadır. Bu sırada yüzyıllardır kadınlar aşağılanmakta, şiddetin her türlüsüne maruz kalmakta ve katledilme korkusu yaşamaktadırlar.

Bilinen bir gerçektir ki kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet geçmişten beri vardır ancak son süreçte gündemde daha fazla yer alması kadın mücadelesinin teşhir çalışmalarından bağımsız düşünülemez.

Dicle de evliliğinde ve boşanma kararı aldığı süreçte şiddetin her türlüsüne maruz kalmış bir kadın olarak bize durumu somutluyor. Boşanma sürecinde toplumsal baskıdan ötürü yaşadığı sancıların sonucunda “ben eşimin beni öldürmesinden veya tehditlerinden korkmuyorum. Ona boyun eğmeyeceğim. 8 senedir korkup boyun eğdim, sustum, aman aile aman çocuk aman eş diye ama artık ben ondan korkup boyun eğmeyeceğim.” diyerek özgürlüğüne giden yolun adımlarını atabildiğini gösteriyor. Eşi tarafından ölümle tehdit edilen Dicle, koruma talebine karşılık karakol tarafından ciddiye alınmadığını belirterek devletin bu konudaki işlevsizliğini ortaya koyuyor.

Dicle’yle yaşadıkları üzerine yaptığımız sohbeti aktarmaya çalışacağız.

Dicle neler yaşadığını anlatıyor.

Küçük yaşta evlendik. Ailelerin küçük olmamız nedeniyle kabullenmemesi sonucu problemle başladı evliliğimiz. En ufak şeyi sorun haline getiriyorduk, çocuktuk sonuçta. Problemler evliliğin ilk gününden başladı. Zaten bir hata yapmış evlenmişsin, küçük yaşta, kaçarak evlenmişsin.

Severek mi evlendin? Aileler evlenmenize onay verdi mi?

Evet. Ben okuyordum eşim okumuyordu. Uyuşturucu kullandığını biliyordu ailem, evlenmeme her türlü karşı çıkmaya çalıştı. Ben de biliyordum ama konuştuğumuz zamanlar “ben bıraktım” dedi. Evliliğimiz boyunca 5 sene ben öyle bir şeyden şüphelenmedim. Kullandığına dair hiçbir şüphem olmadı. Sorunlarımız oluyordu, dayağı ve küfrü eksik olmuyordu ama uyuşturucu… Son iki senedir uyuşturucu kullandığının farkına vardım. Ondan sonra biraz üstüne gittim kullanma diye. İnkâr ediyordu en son bir gün kabullenmek zorunda kaldı.” Kullanıyordum ama bıraktım sadece ara ara kullanıyorum, bağımlı değilim” diyordu. Ondan sonra uyuşturucu kullanılıcılığından 10 gün hapiste kaldı, denetimli serbestlikten yararlandı, çıktı. İmza veriyordu her gün karakola. Aradan bir ay geçmeden “Ben Ankara gideceğim.” dedi. Saçma sapan bir iş için bu defa çalışmamaya başladı iki senedir çalışmıyordu. Eskiden kavgalar aileler şunu dedi bunu dedi üzerineydi sonra çalışmamaktan çıktı. Ben çalışıyordum yorgun argın eve geliyordum eşim çalışmıyordu. Ben markette çalışıyordum. Eşimden dolayı çıkmak zorunda kaldım.

Bu sefer her şey benim üzerime kaldı kira, faturalar… Zaten aldığım asgari ücret, zar zor geçiniyorsun birde onun üstüne dayağını yiyorsun, yaptığın hiçbir işi beğenmiyor, seni küçük görüyor, sana her türlü zulmü yapıyor ama kendini haklı çıkartıyor, öyle bir insandı.

Ne zaman ayrılmaya karar verdin?

Cezaevine girdiği zaman karar verdim. Bu Ankara’ya gideceğim dediği zaman meğerse kardeşi uyuşturucu hap falan almış, Antalya’ya satmaya götürmüş. Oraya giderken polis takibine giriyor ve yakalanıyorlar. Antalya’ya gideceğini duyduğumda telefonla konuştuk, bana,” Oraya gelince sana tekme atmasını bilirim” dedi, küfürler etti. “Seni öldüreceğim gelince” dedi yalanını yakaladığım için. Ben işteydim, annesini aramış cezaevine gireceğini söylemiş. O zaman ona dedim “boşanacağım senden” diye ama cezaevinden çıkmasını bekledim. Bizim toplumumuz kıt bir toplum olduğu için o zaman ayrılmadım. Hala bile haklıyken haksız konumundayım, bu da ayrı tartışılır bir konu. Ben eşim cezaevinden çıkana kadar açıkçası kalmak istedim. Hem dedim böyle bir anda bırakmak doğru olmaz, hem de insanlar yanlış düşünür dedim ama boşanacağımı söylemiştim. Sonuçta cezaevine gittim geldim, ailesinin yanında kaldım 8 ay. Yine çalışıyordum ayrı oturduğumuz evin faturalarını kirasını ödüyordum. Yaklaşık 10 aydan beri boşanma meselesi vardı ama kabullenmek istemedi.

Ayrılmaya karar verdiğinde hemen karakola başvuru yapıp süreci başlattın mı? Eşin ne zaman cezaevinden çıktı?

Yok, başvuru yapmadım. Eşim cezaevinden çıkalı iki ay oldu. Cezaevinden çıkmadan önce ben annesiyle konuştum. O ara annemlerde kaldım birkaç gün. Telefonla boşanacağımı söyledim ama çok üstüne gitmek istemedim. İki hafta kadar zaman bıraktım sonuçta daha yeni cezaevinden çıkmıştı. Baktım ki iş çığırından çıktı sürekli tehdit, çocuğu veriyor, çocukla tehdit ediyor, durmadan kapıya dayanıyor, saldırıyor. Ben bir gün annemin yanına giderken minibüse arkamdan bindi, beni yolda zorla indirdi. Telefonumu almaya çalışıyor, beni başka şeylerle suçlamaya çalışıyor. “Hayatında biri varda o yüzden mi bu kararı aldın” diye soruyor. Beni bir büfenin yanına çekti, bende telefonu elimde tutuyorum ki her an annemi babamı arayabileyim diye. Beni öyle bir kaldırıp attı ki büfenin camından içeri gidim. Baktım artık düzeleceği yok, kabulleneceği de yok, uzatmanın bir anlamı yok diye boşanmak için arkadaşlarıma söyledim, onlar da beni avukat Ezgi Duman’a yönlendirdi. Boşanma davasını açtık nerdeyse 1 ay olacak dava açılalı.

Dün ki saldırıda karakola gittiğinizde size ne dediler?

Ben boşanma davası açtığımı söylediğimde bana “iyi güzel aferin” diyor. Ben yaşadıklarımı anlattım çocuğumu göremediğimi, devamlı tehditler savurduğunu, ailemi tehdit ettiğini, babamı tehdit ettiğini falan söyledim. Polis bana akıl veriyor diyor ki; aile mahkemesine gidin, zaten siz çalışmadığınız için devlet büyük bir ihtimalle çocuğu babasına verir. Dedim ki “Eşim uyuşturucudan cezaevine girdi”. “Üç uyuşturucu cezası bir şey ifade etmiyor, bu suç değil ki” diyor bana polis. Eşimin tehditlerini umursamadık, çıktık, geldik. Polis diyor ki; sizi darp etmemiş, evinize gelmemiş sadece telefonla sözlü tehditler yağdırmış, bir kanıtınız yok,biz bir şey yapamayız. Saldırıdan önce gittiğimizde bize bunları söylediler.

Kaç defa gittiniz karakola?

Bize tehdit yağdırınca tehdit edildiğimize dair gittik karakola. Daha öncesinde tehdit edildiğimiz için koruma kararı aldık, suç duyurusunda bulundu avukatım Ezgi Hanım. Eşimin tehditlerine aldırış etmedim, korkmadım. Korkmak istemiyorum açıkçası korkarsam yaptığı şeylere boyun eğip, geri dönmek zorunda kalacağım için. Dün karakoldan geldik biz 15- 20 dakika sonra kuzenimin eşi geldi kapıyı açtım bir baktım eşim kapıda tartışmaya başladı. O arada kardeşim araya girdi, kardeşime silahı doğrulttu. Kapıya itip dışarı itmemizle silahı patlatması bir oldu. Bu sefer yine polisi aradık ama biz bir şey demeden iki dakika içinde kapıya geldiler, devriyeye çıktıklarında sesi duymuşlar. Tabi bu arada eşim kaçmıştı. Çok yakınımızda karakol var ama bizim davaya asayiş bakıyormuş, o da Kıraç’taki karakolda var. Aile içi şiddette girdiği için onlar bakıyorlar. İkinci defa geldiklerinde olay yeri inceleme falan gelmişti, polislere bağırdık “Sizin yüzünüzden bizi öldüreceklerdi” dedi kardeşim. 20 dakika gelen polislere bağırdık, tekrar karakola gittik. Orada bana nasihat veren polise dedim ki, “Senin söylediklerinin hepsini biliyorum, avukatım gerekli her şeyi yaptı ama ben sana tehdit edildiğimi söylüyorum hiç bir suç duyurusunda bulunmuyorsun, sen buradan beni hiçbir koruma olmadan eve gönderiyorsun. Can güvenliğimizi önemsemiyorsun.

Cezaevine girdiğinde beklediğini söyledin toplum bir şey demesin diye. Şimdi aynı şeyleri düşünüyor musun?

Artık toplumun etkisi benim pek umurumda değil, çünkü toplumu umursadıkça olmuyor daha çok zarar gören biz oluyoruz. İnsanlara aman aile olsun yuva olsun diyor. Ama eğer sağlıklı karı koca ilişkisi yoksa bir ortam yoksa zaten çocuk bir şiddetin içinde büyür. En mantıklısı bu yani. Şu durumda düşündüğüm tek şey çocuğun sağlık durumu ve ailemin bu işten en az zararla kurtulması.

Bu süreci sonuna kadar devam ettirecek misin?

Evet devam ettireceğim hatta bu yaşanlardan sonra süreç daha hızlanır diye düşünüyorum. Eşim diyor ki, polis ne yapabilir ki bu devlet kimi korumuş ki seni korusun. Doğru söylüyor bu devlet kimi korumuş ki?

“Senin yüzüne kezzap dökeceğim, seni öldüreceğim. Seni öldürmeyeceğim sana öyle bir acı vereceğim çektiğin acılara şükür edeceksin. Bana bir şey olmaz” diyor eşim zaten Bakırköy’de tedavi görüyor. Sinir öfke tedavisi. Denetimli serbestlikten yararlandığı için uyuşturucu tedavisi görüyor, tahlil vermeye gidiyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu