GüncelManşet

Bir Özgür Gelecek okurunun kaleminden: “Sensiz BARIŞ!”

Prometheus ateşi tanrılardan çalar ve insanlığa, asıl sahiplerine verir. Bu cüretkârlığından, bu cesaretinden ötürü Zeus tarafından zincire vurulur. Tanrılar tanrısı onu sonsuza kadar zincire vurur. Prometheus’un özgürlüğünü elinden alır aklı sıra. Prometheus, şöyle haykırır; “Yalnız ölüm kurtarabilirdi beni/Oysa benim işkencelerimin sonu yok/Zeus tahtından düşmedikçe.”

Bu haykırış Lenin’in “Devlet var oldukça özgürlük yoktur, özgürlük olacağı zaman devlet olmayacaktır” sözünü anımsatıyor. Tanrıların hizmetkârı Hermes’e, “Bil ki, sefaletimi senin esaretinle değişmem. Bu kayaya bağlı kalmayı, baban Zeus’un sadık bir ulağı olmaya yeğlerim” diyor. Zincire vurulmuş olması onun inancını sessizliğe itmiyor gerçeklerini, gerçekleri hangi durumda olursa olsun inatla savunuyor, dirençle bağırıyor.

Medyadaki bazı arkadaşlar ‘lütfen’ ayaklarını denk alsınlar” tehdit ve benzerleri karşısında cümlede de olduğu gibi bazıları ayağını denk alıyor. Yapılan tehdit pardon rica(!) sonrası, bazıları denk almıyor ya zincirlere vuruluyor, hapishanelere kapatılıyor yahut da katlediliyor. Saray’da Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri adı altında geçen günlerde bir şeyler dağıtıldı. Tanrıların ziyafet sofrasından bir parça dağıtıldı ayaklarını denk alanlara. Aldığı ödülü toplumsal barışa katkı olması umudu ile kabul ettiğini dile getiren şahıs, Saray’ın sanatçısı rolünü başarı ile sergiliyor. Saray’ın sanatçısının toplumun sanatçısı olup olmadığı sorgulanır.

Yaptığı konuşmada, “Bir aktör için intihar sağlayabilecek kadar uzun yıllar, beğeneceğim bir hikâye de o rolü bekledim” diyor. Aradığı rolü bulmuş gibi bir hali var, Saray’da kırmızı koltuklarda. O kırmızı koltuklarda nicelerin kanı olduğundan habersiz bir halde. O sarayı yapanların emekçilerin inlerde yaşadığından bihaber. “İyiyi, doğruyu ve güzeli arayan toplumların her zaman barış içerisinde yaşayacağına inandım” diyerek devam ediyor. İyi, güzel, doğrudan kastı resmi ideolojinin iyisi, güzeli ve doğrusu olsa gerek. Yıllardır barış, güzellik diye bağıran yani gerçek barış ve güzelliği savunan sanatçıların, toplumun sanatçılarının nerelerde olduğu ortadayken.

İnancının kendini ayakta tuttuğunu” söyleyen şahıs bilmiyor mu ki gerçekleri haykırdığında ayağını denk almadığında neler olacak. Ödülü veren ise “Zaten eserleri ile konuştu, konuşuyor ve inşallah konuşacak” diyor. Yani bizim belirlediğimiz sınırlar içerisinde, istediğimiz doğrultuda konuşabiliyor diyor.

Toplumsal barışa ödülün ne kadar katkısı olacak. Sen yanıtını kendine ver, lakin önce “Saraydan çık!”

 

İyi bak! Seç birini ilki boyunduruktur

Uysal, yumuşak bir öküz yapar taşıyan

Böylesi uşağıdır zenginin, boldur yulafı

Ve sıcaktır altındaki saman

Ötekiyse, canımın içi gizim benim

Ötekiyse bir yıldızdır parlar ve öldürür

Saçar aydınlığını, kaçırır suçluları

Onu tutan savunan ve

Bu kıyımlarla dolu dünyaya ışık saçan el yalnızdır

Öküze özenen tembel, uyuşuk insan

Yozlaşır, öküzleşir, yitirtir erdemini

Yeniden, koyulur tırmanmaya evrim merdivenini

Alnında yıldız, korkusuzca taşıyansa

Yaratan ve büyüyen olacaktır.

 

Jose Marti

 

Bir ÖG okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu