Manşet

BİR KURULTAY!

Yılın ilk günlerinde yapılan bir kurultay, dünyanın ve bizim dikkatimizi çekmeyi yine başardı. Uluslararası düzeyde örgütlenen kurultay, Ankara’da 2-3 Ocak tarihlerinde gerçekleşti.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ev sahipliği yaptığı Uluslararası Aile ve Sosyal Politikalar Zirvesi’nde aile hukuku, boşanma, tek ebeveynli aileler, toplumsal cinsiyet meseleleri gibi daha birçok konu masaya yatırıldı.

Kadını sadece aile içinde tanımlayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Fadime Şahin sözcülüğünde “annelerin ailenin temel unsuru, temel yapı taşı olarak görüldüğünü” ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak en önemli görevlerinin aileyi korumak, kollamak, dağılmadan biraraya getirmek ve birarada tutabilmek olduğunu ifade etti.

Aileyi korumanın bir diğer yolu olan boşanmaları azaltmak için yaptıkları çalışmalardan bahsetti.

Bakanlık olarak üstlendikleri misyon kadını yok sayan bir yerde durmaktadır. “Ne olursa olsun kadının yeri evidir” vurgusu devlet, yasalar ve kolluk güçleri tarafından garantilenmektedir.

Şimdi ise dünya genelinde meşrulaştırma çalışmaları yapılmaktadır. Bütün bunları aileyi devlet garantisine alarak, geniş aileyi yere göğe sığdıramayak ve dini içerik kazandırarak kutsamaktadırlar.

Her fırsatta aileyi kutsayan devlet ve bakanlıkları kadının yerinin sadece aile içinde olabileceği vurgusunu yapmakta ve bunu meşrulaştırmak için her geçen gün sert söylemler kullanılmaktadır. Erdoğan’ın üç çocuk söylemi hiçbir toplantıyı, kurultayı kaçırmadan tekrarlanmaktadır.

En son uluslararası düzeyde yapılan Aile ve Sosyal Politikalar Kurultayı’nda “bir çocuk iflas, iki çocuk iflas, üç çocuk ancak yerinde saymak” diyerek aslında üç çocuğun bile yeterli olmadığının vurgusunu yapmıştır.

Kadınların hayatı ve geleceği üzerinde söz sahibi olmalarının önünde en büyük en büyük engel olarak duran egemenler, aynı zamanda kadını aileden bağımsız düşünmemektedirler. Ve buna bütün söylemlerinde yer vermektedirler. Kadının önce aile sonra kolluk kuvettleri ve son olarak da devlet himayesinde korunması gerektiğini savunmaktadırlar.

Toplumsal olarak da kadına verilen rol ve görevler bunların dışına çıkmamaktadır.

Toplumsal cinsiyet rolleri bazında bakıldığında egemenlerin aslında neden böyle bir yaklaşım sergilediklerini anlamak zor değildir. Kadını salt eve hapsederken aynı zamanda yapabileceği işlerin de sınırı çizilmektedir.

Bu rollere uygun davranmayanlar da çeşitli şekillerde cezalandırılmaktadır. Bunu bazen boşanmak isteyen kadının eşi tarafından öldürülmesi bazen de kocasından dayak yiyen kadının çıkıp “kocamdır, döverdi ama barıştık” demesiyle yapmaktadır.

Uluslararası Aile ve Sosyal Politikalar Kurultayı ile egemenler kadın ve aile ile ilgili bütün yaptırımı ve düşüncelerini Türkiye ve dünya kamuoyu ile paylaşmıştır.

Gerçekleşen kurultaylardaki söylemler kadının mücadelesinin altını boşaltmaya, onu yok saymaya çalışsa da her fırsatta kadının yerinin üretim olduğunun, aile içinde sadece kadın değil ailenin bütün fertlerin sorumlu olduğunun ve kadının yapabileceklerinin egemenler ve toplum tarafından sınırlandırılamayacağının altını çizmemiz gerekiyor.

Erdoğan ve onun aileden ve sosyal politikalardan sorumlu bakanı Fadime Şahin 40 torunu olduğu için bir neneye ve aileyi en iyi anlatan reklamlara plaket verse de gerçeklerin üstünü kapatamaktadırlar.

Kadınlar haklı mücadelenin içinde daha fazla yer alarak egemenlerin teşhiri yapmalıdır.(Bir YDK’lı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu