Kadın

“Bu utanç bizim değil!” (S-39)

Devletin işkence tarihi ve yöntemi epey uzun ve kanlı bir tarih. Ezen ezilen ilişkisini koruyan devlet aygıtı, denetimi altındaki tüm alanlarda özellikle de hapishanelerde ve göz-altında işkencenin bin bir türlüsüne başvurur.

Birçok devrimciye ve özellikle devrimci kadınlara yaşamı zindan eden tescilli işkenceci Sedat Selim Ay işinin hakkını verdiği için olsa gerek devlet tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi (TEM) Mü-dür Yardımcılığına terfi edilerek ödüllendirildi. Teslim alma, iradeyi kırma aracı olarak işkencede ne kadar başarı sağlarsa aynı derecede sırtı sıvazlanır devlet tarafından. Bunun için Sedat Selim Ay’ın Türk mahkemelerinde zamanaşımından kurtulsa da AİHM’de işkence suçundan ceza almasının ve suçunun sabitlenmesinin hiçbir hükmü yok devlet katında.

Bir devlet kurumu olan Adli Tıp’ın işkenceyi belgelememesi, savcıların takipsizlik kararı vermesi, davaların zamanaşımına uğraması, delillerin karartılması, işken-cenin belgelenmesinde cinsiyetçi bir şekilde işleyen tüm süreç bunların her biri faşizmin göstergeleri. Bunların arasında S.S. Ay bir bütünün küçük bir parçası, eli kanlı işkencecisi olabilir ancak. Üstelik yalnız da değil, kendisi gibi birçok katille devletin kurumlarında “görevleri başında” hala.

Ataerkil sömürü çarkında cinsiyet temelli sömürülen, hiçleştirilen, ayrımcılığın her türüyle terbiye edilen, canı pahasına hizaya getirilen biz kadınlar devletin işkence tezgâhlarında da “payına düşeni” fazlasıyla alıyor. Bunların en başında ise cinsel işkence geliyor. Diğer işkence yöntemleri gibi insan iradesini teslim almayı amaçlayan gözaltında ve hapishanede taciz-tecavüz bizim gibi yarı-feodal ülkelerde kadınlara dayatılan namus anlayışını ve toplumsal bellekte yerleşmiş kadın prototipini tepetaklak ettiği için, tecavüze uğrayan kadın tarafından büyük bir yıkıma dönüşmüş olu-yor. Kendimize olan güveni zedelediği gibi ötekileştiriyor, yalnızlaştırıyor. İdeal olmayanın içine hapsediyor bizi. Kendimize ait olmayan bir utancın içerisinde önce kadınlığımızdan soğuyoruz sonra erkek egemen sistemin kara deliğinde yok olmaya başlıyoruz.

Diğer işkence yöntemleriyle, filistin askısı, elektrik verme vb. ile mücadele etmek, kabullenmek, direnci tazelemek daha kolay devrimci kadınlar için. Bunları saklamıyor, korkmuyoruz. Fakat kadın bilincine (cins bilincine) sahip değilsek tecavüz tehdidini işitmek dahi iradenin kırılmasında başat bir rol oynuyor. Kadınların hayattan ve mücadeleden el ayak çekmesini sağlamak, kadın bilincini karartmak, kadının politikleşmesini, devrimcileşmesini engellemek için ellerindeki en güçlü silah cinsel işkence oluyor.

Erkek cinsi için tecavüze uğrama tehdidi ile karşı karşıya gelmek de, “kadınlaşarak alçalma”, “erkekliği kaybetme” korkusunun dehlizlerinde kaybolmak oluyor. Özde diğer işkence yön-temlerinden hiçbir farkı olmayan cinsel işkence, kadınlık ve erkeklik algısı üzerinden amacına ulaşmaya çalışıyor. Düzenin biz kadınlara hayatı dar ettiği yetmiyor, kadınlaştırmayı bir tehdit ve işkence yöntemi olarak kullanıyor.

Öncelikle bu utancın bize ait olmadığını kabullenmekle işe başlayalım. Bu utanç bizim değil! Cinsel işkence de diğer yöntemlerde olduğu gibi devletin bir teslim alma aracı. Cinsiyetçi küfürler, taciz, tecavüz hepsi kadınlığı alaşağı etmekten büyük bir haz alıyorsa da erkek egemen sistemin dayattığı kadınlık hallerine hapsolarak, susarak, saklayarak, utanarak çözemeyiz bunu. En başta dayatılan kadınlığı sorgulamalı, toplumun belleğinde kök salmış kadın tasavvurunu parçalamalıyız. Susmak yerine devleti ve devletin işkencecilerini teşhir etmek gerekiyor. “İşkenceyi yapan devletin kendisi, kimi kime şikâyet edeceksin” düşüncesi bizi yıldırmamalı.

Devlet önümüzde bütün kurumlarıyla topyekûn bir güç olmasına karşı onu teşhir etmek, sesimize ses katarak ilerlemek bizi güçlendirecek ve tecavüze uğrayıp saklayan birçok kadını konuşmaya, kendisine ait olmayan bir utancı sırtından indirmeye cesaretlendirecektir. Cinsel işkenceyle mücadele önce kadın bilincinin kazanılmasıyla başlayacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu