Makaleler

Çalışma Bakanlığı 2014 istatistikleri üzerine

2014 yılı Ocak ayında sendikalı işçi sayıları ve oranları açıklandı. Bir önceki döneme göre küçük oynamalara rağmen esasta önemli bir değişiklik görülmemektedir. 2013 yılında değişen sendikalar kanunu ve yeni barajla oluşan örgütlenmelerin önündeki engellerin yarattığı sonuç mevcut sendikalar- da yavaş yavaş hissedilmeye başlandı. Bugün esas olarak bu durumun yeteri kadar hissedilmemesinin nedeni barajdaki oranın halen yüzde bir olması ve mevcutları fazla etkilememesidir. Ancak kanun 2016 yılından itibaren oran yüzde ikiye çıktığında sendikalarda esaslı dökülmelere yol açacaktır. Bu düzenlemenin yapıldığı dönemde sendikal alanda esasta karşı çıkan olmadığı gibi başta Türk-İş olmak üzere bu düzenlemeyi destekledi. Buna karşı mevcut sendikal çizgiyle de bir kapışma yaşanması gerekirken uzlaşma ile her sendika kendisini kurtaran çabaya girerek statükolarını korumaktan başka bir şey yapmadı. Şimdi yeni açıklanan ve giderek daralan çemberi de bu sendikal çizgi kıramaz. Bunun dışında kalanların bugüne kadar bu sendikal çizgiden kopmak yönlü esaslı düşünceleri olsa da bunun pratik karşılığı çok olmadı. Oysa son dönemlerde işçi sınıfı hareketinde irili ufaklı eylemselliklerin giderek arttığı mücadelelerin yükseldiği küçük de olsa kazanımların oluşmaya başlandığını söyleyebiliriz. Bu mücadelelerin esas olarak da güvencesizlerin bulunduğu alanlarda, sendikasız yerlerde yeni mücadelelerin yaratıldığını söylemek mümkündür. Bu durumun yarattığı sonuçlar şimdi daha çok görülmeye başlandı. Öyle ki güvencesizler içinde esas olarak taşeronda çalışmanın bulunduğu yerler öne çıkmaya başlandı. Son dönemlerdeki direnişlerin önemli bir bölümü, asıl işin yapan taşeronlarda görülmeye başlandı. Bakanlığın son açıkladığı işçi ve sendikalı işçi sayısı içinde taşeronda çalışanların önemli bir kısmını göstermemekte. Gösterdikleri sayılarda bazı iş kollarını da barajı dikkate alarak açıkladılar. Örneğin ulaşım iş koluna girmemesine rağmen 350 bin kişi bu iş koluna sokulmuş durumda. Üstelik taşeron yerlerdeki iki farkı çalışma biçimi giderek çıkmazı büyütmektedir. Bu nedenle AKP iktidarı taşeronda çalışma sistemini düzenlemek istemektedir. Bunu yapmak istemesinin esas nedeni özellikle bu alanda yükselen ve giderek artan mücadelenin büyümesini önlemektir. Başta kamuda olmak üzere tüm alanlarda asıl işi yapan işçilerin önemli kısmı hatta büyük kısmı artık taşeronda çalışmaktadır. Bu alanda sendikalı-sendikasız aynı işi yapan işçiler arasındaki ücret ve çalışma durumunun yarattığı huzursuzluk iktidarı kaygılandırmaktadır.

Buradan oluşacak öfke, diğer tüm alanlarda daha da etkili olacaktır. Bu nedenle “taşeronda düzenleme gerekiyor” demekteler. İşte tam da burada sıkışan gazı almak için “taşerondaki çalışmayı düzenlemek gerekir”le başlayan ama esas olarak bu durumu da gerekçe göstererek başta kıdem tazminatı olmak üzere bir taşla iki hakkın alınmasını hesaplamaktalar. Şimdi bu hesaplama masada durmaktadır. Yaklaşan seçimler, şimdilik bu adımlarını ertelemiş durumundadır. Ancak bir yandan bunlar olurken diğer yandan sendikalardaki bu açmazı da hesaplamaktalar. Bunun için de yeni bir çizgi oluşmasının önünü kesmek için kamu başta olmak üzere yapılacak düzenleme ile kendilerinin uzun süredir dizayn ettikleri sendikaların büyümesine kısmi göz yumabilirler. Şimdilik bu da istenmemesine rağmen düzenleme ile buranın da beraber yapıldığı görülmelidir. Sendikal hareketin bunun karşısında yaptığı ya da yapmak istediği bir durum görülmemektedir.Türk-İş içinde ortaya çıkan Sendikal Güç Birliği AKP karşıtlığı dışına çıkamadı. Bu nedenle esas çıkışı da 2014 Mart ayında yapılacak seçimlerde AKP’nin gitmesine bağlamaktadırlar.  2014 Ocak ayında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın yayımladığı istatistikler tüm iş kollarında bulunan sendikaların barajı nasıl aşacaklarına hapsetmektedir. İrili ufaklı baraj altında kalan ya da iki yıl sonra  kalacak sendikalar başta olmak üzere kimse sendikal birliği tartışmamaktadır. Kimse buna karşı ortak mücadeleyi, birlikte mücadele etmeyi gündemine almamaktadır. Buna dair yapılan kısmi arayışlar da elin tersiyle itilmektedir. Sınıfın içinde başta devrimcilerin önünde bulunan bu tablo anlaşılmamaya devam etmektedir. Sınıfın biriken öfkesini dışarı çıkarmak ya da dışarı çıkan öfkeyi örgütlemek bugünden önünde bulunmakla mümkündür.  Devrimciler sınıfın mücadelesini yükseltirken ortak mücadeleyi de güçlendirmeyi, ortak iradeyi yaratmayı önemsemelidir. Bunun için kendi bağımsız davranış ve tutumumuzu asla unutmadan bunları yapmaya devam etmeliyiz. Bu durumu yaklaşan yerel seçimlerde de kendi taleplerimizi öne çıkararak yapmalıyız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu