Güncel

Çatışmalara Alışık Olmayan İzmir’de Direniş (İzlenim)

Taksim Gezi Parkı’nın yıkılmak istenmesini engellemek ve faşizmin durmak bilmeyen zulmünü bir nebzede olsa durdurmak için çevreciler ve devrimciler direnişe geçti. Katil T.C devleti geçmişte sergilemiş olduğu pratikleri bir kez daha tekrarladı ve direnişçilere azgınca yok etme politikasıyla saldırdı. Taksim’de büyüyen bu isyana toplumun her kesiminden destek geldi. Halk yıllarca içinde biriktirmiş olduğu öfkeyi sokaklara döktü. Halkın faşizme karşı nefretini dile getirdiği diğer bir yer ise İzmir oldu. Kemalizm’in en çok hakim olduğu bu topraklar biber gazına, jop darbelerine ve tazyikli sulara pek alışkın değildi. Sakin geçen eylemlerin sessizliği 31 Haziran Cumartesi günü bozuldu. İzmir halkı direniş ile tanıştı. Cuma gününden Pazar gününe kadar şiddetli çatışmalar yaşandı. Direnişin başını her zaman ki gibi sokaklarda çatışan devrimciler çekti . En ön saflarda biz Partizanlarda yerimizi aldık. Çatışmalara alışık olmayan İzmir sokakları sloganlarla titriyordu. Devrimciler çatışıyor ama Kemalistler arkada sadece ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ diye bağırmakla yetiniyorlardı. Her zamanki gibi İbrahim’in üstünde dalgalandığı Partizan flaması çatışmanın en ön saflarında yer alıyordu. Son aylarda Partizan – YDG faaliyetçi ve okurlarına sürdürmüş olduğu baskı politikasının işe yaramamış olduğunun farkı varmıştı polis. Yürüyüş ve çatışma sırasında ‘Önderimiz İbrahim İbrahim Kaypakkaya’ sloganları eksik olmuyordu. Polis ile çatışan grupların sayısı çok azdı. İsyan işlemiş ancak cesaret henüz İzmir halkının hepsine işlememişti. Kitlenin çoğu 30 yıldır Kürdistan’da bedenini feda eden minik çocuklar kadar olamamıştı. Biz Partizanlar kaçmıyor barikatlar kuruyor ve kitleyi harekete geçirmeye çalışıyorduk. Polis kararlıydı. Yıllar sonra uyanmış ve faşizme karşı direnmeyi seçmiş bu halkı sindirmek istiyordu. Ara sokaklarda aralarında AKP gençlik kolları üyelerinin de bulunduğu sivil polis grupları ‘kelle avcıları’ gibi ara sokaklarda dolanıyor tomalardan geri çekilen halkı pusuya düşürerek linç ediyordu. Çatışmaların yoğun yaşandığı 3. Gün polis halkı Gündoğdu Meydanı’nda deniz kıyısına kadar sıkıştırmıştı. Aralarında 5 Partizancı yoldaşımızın da bulunduğu kitleyi meydanda etraflarını sararak sıkıştırmışlardı. O gece kısa bir süre gözaltında bırakılıp serbest bırakılmışlardı. Gözaltı sırasında polislerin gözaltındaki kişilere psikolojik baskı, sözsel tacizde, küfür ve hakaretlerle şiddet uygulamıştı. Bu tür baskılar biz devrimcileri yıllardır engel olmadı. Direnişin 4. Gününde ise Karşıyaka’da liseliler direnişe destek için toplanmışlar. Çarşıda yapılan kısa yürüyüşe Menemen Liseli Yeni Demokrat Gençlik olarak öncülük ettik. Halk gençliği direnişi benimsemişti. Ellerimizde Yeni Demokrat Gençlik flamaları, ağızlarda sloganlar Karşıyaka çarşısında kısa bir yürüyüş ile faşizme olan nefreti halk gençliği dile getirmişti. Kemalist ve küfürlü sloganların fazlasıyla önüne geçilmişti. Karşıyaka halkı biz Liseli YDG’lilerin öncülük ettiği eylemi benimsemiş alkış ve tebrikleriyle eşlik etmişlerdi. Direniş İzmir halkının devrimcilere bakış açısını da değiştirmişti. Öncesi gibi sıradan gençler olarak görmüyor ellerimiz flamalarla eyleme giderken sırtımızı sıvazlıyor ve direnişimizi benimsediklerini gösteriyorlardı. Halk uyanmıştı. Faşizme karşı zafer elde edilebileceğini anlamış, örgütlü bir halkı hiçbir kuvvetin yenemeyeceğinin gerçekliğini öğrenmişlerdi. Mehmet Demirdağ yoldaştan öğrendiğimiz gibi : ‘’ Durum iyidir çünkü ; yaşadığımız topraklardaki sınıf mücadelesinin gelişim teori ve stratejimizin ışığında atacağımız her adıma, yapacağımız her müdahaleye karşılığını kat kat verecek bir yöndedir.’’ Anadolu halklarının genlerinde var olan direnme duygusu bizi yolunda olduğumuz mücadelede her zaman destekleyecektir. Menemen Liseli Yeni Demokrat Gençlik

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu