GüncelKadınMakaleler

ÇEVİRİ | Haydarabat’ta yaşanan toplu tecavüz ve cinayetin medya ve toplumsal açıdan özet anatomisi

"Umudum, medyanın gerçek bir değişim yapmak için Haydarabat tecavüz-cinayetinin haberlerinde bu olanağı yükseltmesidir"

Geçtiğimiz hafta, Hindistan’ın Haydarabat kentinde 27 yaşındaki veteriner bir kadın toplu tecavüze uğradıktan sonra öldürüldü.

Genç kadının katili oldukları iddiasıyla dört erkek yakalanarak tutuklandı. Hindistan’da medyaya yansıdığı kadarıyla toplu tecavüz ve cinayet oldukça yaygın bir durumken, yaşanan son olay sonrası ülkenin birçok yerinde kitleler sokaklarda gösteri yaparak protesto gösterileri düzenlediler.

Cinsiyete dayalı şiddet olaylarında medyanın rolü defalarca kez tartışılmış ve kadına yönelik şiddetle mücadelede bir araç olarak nasıl  kullanılacağı üzerine birçok tespit yapılmış olmasına karşın, tüm dünyada olduğu gibi Hindistan’da da medya şiddeti körükleyen, kadının öldürülmüş bedenini travmaları tetikleyecek bir şekilde sergileyen, idam cezasından kimyasal kastrasyona kadar bir dizi “öneri”yi pervasızca tartıştıran bir tutum izledi.

İdam cezası için kampanyalar açıldı. Ana akım medyanın toplumsal cinsiyete dayalı şiddet haberlerini feminist bakış açısıyla sorgulayan # GBVinMedia Kampanyası için yazılan ve Özgür gelecek tarafından çevrilen aşağıdaki yazıda bir yandan medyanın yanlışlarına ve yapması gerekenlere değinirken, diğer yandan cinsiyete dayalı şiddet, tecavüz ve cinayetin yaygın olmasına karşın bu son “vakada”, kitlelerin tepkisinin neden (olması gerektiği gibi) yüksek olduğu ve sokağa yansıdığı da tartışma konusu yapılıyor ve “makbul kurban”, “ideal mağdur” gibi yerinde ve can alıcı tanımlamalar yapılıyor.

Yazarın tanımlamaları ülkemizde de, örneğin Özgecan Aslan’in katledilmesiyle ilgili sokakları dolduran kalabalıkların, Hande Şeker’in bir polis tarafından vurularak öldürülmesinden, Hande Kader’in yakılarak katledilmesinden ya da Şule Çet’in bir plazanın 18. katından atılarak öldürülmesinden sonra kadınlar dışında sokaklarda neden olmadığı tartışmasını akıllara getiriyor.

Hindistan’da bir yandan idam cezası, Hindistan’da katledilen genç kadının katilleri olarak yakalanan 4 erkek, polis tarafından olay yerine götürüldüğünde, polisin silahını alarak kaçmaya kalktıkları gerekçesiyle öldürüldü.

Böylece intikam alınmış(!), 4 erkek öldürülmüştü. Artık herkes evine dönebilirdi, içlere su serpildi, çoğunluk bir rahatladı. Patriarkal sistem yerinde duruyordu ya, bir sonraki toplu tecavüz olayı nerede yaşanacaktı, şimdilik bunları düşünmeye gerek yoktu!

Kaynak: https://feminisminindia.com/

 

Medya, Haydarabat’taki tecavüz-cinayetini daha iyi nasıl yayımlayabilir?

Haydarabat’ta 27 yaşındaki veteriner doktorun dehşet verici bir şekilde toplu tecavüze uğrayarak öldürülmesi, ülkeyi kadınlar için daha güvenli bir ortam talep etmek için harekete geçirdi. Halkın bu hızlı öfkesinin büyük bir kısmı medya sayesinde gerçekleşti.

Dava, ulusal ve uluslararası medyanın dikkatini çekti ve neredeyse bir saat içinde bir medya kuruluşu ya da bir başkası tarafından haberleştirildi. Tecavüz üzerine bir medya spotu, ülkemizdeki tecavüz ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet konusunda ihtiyaç duyulan bir kamu iletişimine dönüştürülebilir.

Bununla birlikte, bu davanın medya tarafından beslenen sansasyon hevesi, ülkemizin ihtiyacı olan kamusal özeleştirel tutuma yöneltmemektedir. Bunun yerine, sorunu dışa aktarmakta ve hızlı yargılama ve tüyler ürpertici cezalar yoluyla bir çözüm vaat etmektedir.

Bu, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin sağır bir şekilde anlaşılmasından –Haydarabat tecavüz-cinayeti vakasını, kadınların aşağılık varlıklar olarak görülmesinden ve doğduğumuz günden şu ana kadar bize karşı şiddeti normalleştiren bir toplum tarafından desteklenen tecavüz kültürü piramidinin zirvesi olarak değerlendirilmemesinden ileri gelmektedir.

Haydarabat tecavüz cinayeti davası kapsamında gördüğüm bazı tuzaklara bakalım.

  1. Ölüm cezası / linç / kastrasyon için eleştirel olmayan talepler

Ne zaman bir tecavüz davası ülkenin dikkatini çekse, ölüm cezası çağrıları geride kalmaz; tabii ki, suçun faillerinin herhangi bir torpilden uzak, yüksek profilli bireyler olmaması şartıyla. İntikam için kana susamışlığımız, bu son olay kadar ürkütücü tecavüz ve cinayetlerden mahkum olan aktörler, politikacılar veya kocalarımız, babalarımız ve amcalarımız değil kamyon şoförleri ve tamircilerle sınırlıdır.

Feminist bir arkadaş, mağdurun kömürleşmiş vücudunun ortaya çıkardığı öfkeyle ilgili bir yorum yaptı. Ülkemizde neredeyse her gün gelinlerin ve genç kadınların yakıldığı çeyiz ölümleri böyle bir öfkeyi açığa çıkarmıyor. Çünkü bu, bizim kültürel normlarımıza uygun bir muhasebeyi doğurur.

 

Medya, öfkeyi mobilize edebilir ve ölüm cezası çağrısı yapmaksızın adalet talebinde bulunabilir!

Ölüm cezası, feministler ve hukuk alimleri tarafından ters tepen, ayrımcı ve daha güvenli bir toplum inşa etmekten ziyade intikam almaya odaklandığı için devamlı ve ciddi bir şekilde eleştirilmektedir.

Bununla birlikte son birkaç gün içinde Jaya Bachchhan gibi Rajya Sabha milletvekilleri kamudan tecavüzcülerin linç edilmesini isterken, P. Wilson (Hindistanlı tanınmış bir avukat –ÇN) kimyasal kastrasyon (hadım) istedi ve politikacılar ve diğer iktidar unsurları tarafından dile getirilen daha fazla para cezası talep edildi.

Medya son birkaç gün içinde gazetelerin manşetlerini kaplayan ölüm cezası ve daha ürkütücü çesitli çağrıları içeren bu talepleri eleştirel olmayan bir şekilde aktarmıştır. Evet, bu aktarılanlar medyanın kendisinin değil, politikacıların görüşleriydi. Ancak bu görüşler ölüm cezasının tuzakları hakkında tek bir satır dahi olmaksızın yayımlandığında, bu fikir kamuoyunda yankısını bulmaktadır.

Buna karşı koymanın basit yolu, bu haberlere toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle nasıl mücadele edileceğine dair ayrıntılı bir anlayışla intikam için kana susamış söylemleri dengeleyecek şekilde bir feminist akademisyen ya da hukuk uzmanından yapılacak bir alıntı koymaktır. Medya, ölüm cezası çağrısı yapmaksızın öfkeyi ve adalet talebini harekete geçirebilir.

Ancak Times Now televizyonu, bu politikacıların söylemlerini aktarmaktan da bir adım ileri gitti. Tecavüzcülere yönelik kana susamışlığı ateşleyerek, Twitter platformunu, tecavüzcülerin linç edilmesi üzerine görüşlerini istediği halka açık anketlere ev sahipliği yaptı. Twitter’da toplumumuz içindeki çürümeyi yansıtan bir suçu kullanmak, bu kanal için dahi çok düşük bir seviyedir.

 

2- Haydarabat tecavüz-cinayet davasını sansasyonel hale getirmek

Tecavüz ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet genellikle travmatik bir olaydır. Bir dava bu davada da olduğu gibi haberleştirilip yayımlandığında, bu travma tüm topluma yayılabilir –böyle bir suç işlendiği için üzüntü, utanç ve öfke duyuyoruz. Medya, bu korkunç suçu bir gösteriye çevirerek bu travmadan faydalanmamalıdır.

Bazı medya manşetleri, tıklama tuzağı başlıklarla, makalede suçun korkunçluğuyla ilgili daha fazla ayrıntı verme sözü vererek suçun vahşiliğinden zevk alıyor gibi görünüyor. Suç eğlenceye ve Haydarabat tecavüz-cinayeti davası TRP** endüstrisinde sıradan güne dönüşüyor…

 

3- “Mağdur”un isim ve resminin kullanılması

Hindistan Ceza Kanunu’nun 228A Bölümünde, tecavüz ve diğer cinsel şiddet suçları mağdurları hakkında isim ya da başka mağdurun tanınmasına neden olabilecek bilgilerin verilmesi, mağdur ve birlikte yaşadığı ailesinin utancını azaltmak için kullanılması yasalara aykırıdır. Bununla birlikte, Haydarabat tecavüz-cinayetinin kurbanının ismi yayımlandı ve birkaç saat içinde ulusal Twitter trend listesine girdi. Birçok medya kuruluşu, kurbanın Facebook profilinden aldığı fotoğraflarını da kullandı.

Kurbanın kimliği, cesedinin bulunmasıyla (ki olay, o anda hala yalnızca bir cinayet davasıydı) polisin bunun bir tecavüz vakası olduğunu doğruladığı zaman arasında geçen boşlukta yayımlandı. Bununla birlikte tecavüz olduğu doğrulanır doğrulanmaz, medya kuruluşları, kurbanın adını çekmeli ve daha fazla kullanımını da engellemeliydi, ki bu olmadı.

 

Bir suç olarak tecavüz konusunda giderek daha hassas hale gelen halkın, bu tecavüzden dolayı şok ve sempati duyması için kömürleşmiş bir ceset görmesi gerekmez.

Hepsinden kötüsü, kurbanın kömürleşmiş vücudunun görüntüleri bu suç üzerinden öfke ve bir gösteri yaratmak için kullanılmıştır. Bir suç olarak tecavüz konusunda giderek daha duyarlı hale gelen halk, bu tecavüzden dolayı şok ve sempati duymak için kömürleşmiş bir ceset görmek zorunda kalmamalı. Bu fotoğrafı kullanmak, kurbanın yaşamının ve ölümünün en korkunç anını göstermek ve ölümünün saygınlığını zedeler. Bu görüntü aynı zamanda genel olarak toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten kurtulanlar için, ailesine ve arkadaşlarına aşırı derecede tetikleyici ve travmatize edici olabilir.

Biz, #GBVinMedia olarak, medya kuruluşlarının klişeleşmiş bir şekilde kullandığı korku, kırılganlık ve çaresizlik içeren hazır görsellerin aksine tecavüzü protesto eden kadınların ya da kadınların güçlü ve dirençli pozisyonda olduğu fotoğraflar kullanmalarını öneriyoruz.

 

4- Haber kimin hakkında?

2012’de Jyoti Singh Pandey’in toplu tecavüze uğrayıp katledilmesinden sonra, bu olayın kamuoyunun desteğini alması üzerine birçok kişi bunun nedenine dair analizler yaptı. Ne yazık ki, acımasız tecavüz ve cinayetler ülkemizde neredeyse günlük bir gerçeklik.

Peki bu dava neden bu kadar dikkat çekti?

Konuya dair çalışmalardan birinde, Times of India muhabirinin, medya ofislerinin, anlatılan hikayenin bizler gibi insanlar hakkında ise dikkat çektiği sözleri alıntılanıyor. Gazetelerin kadrolarının büyük oranda şehirde yaşayan, üst kastlara mensup ve orta/üst sınıflardan olmasıyla birlikte verilen hikayeler de ezici bir çoğunlukla bu sosyal parametrelere uyan mağdurlar/kurbanlara dairdir.

Bu kentsel önyargı ülkenin diğer bölgelerindeki binlerce yüksek kast, orta/üst sınıf mensubu olmayan kurbanların haberleştirilmediği anlamına geliyor. Hindistan’ın toplumsal cinsiyete dayalı şiddet raporu üzerine başka çalışmada, akademisyenler Amanda Gilbertson ve Niharika Pandit, cinsiyete dayalı şiddet hakkında yayımlanan makalelerin yüzde 93.4’ünün kentsel alanlarda yaşayanlarla ilgili olduğunu tespit etti.

Bazı akademisyenler, Jyoti Singh Pandey’in “ülkenin arkasında toplanabileceği Hindistan’ın kızı” “ideal kurban” olduğu kanaatindeler. Gece saat çok geç değildi, yalnız değildi ve orta-sınıf bir ailedendi. Bu düşünceye sahip olanlardan LiveMint’in sözleriyle “O, hedefleri olan birisiydi ve Hindistan onunla empati kurabilirdi, ve kurdu.”

 

Bu, ülkenin diğer bölgelerinden, yüksek kast ve orta/üst sınıf olmayan binlerce kurbanın tecavüzünün rapor edilmediği anlamına geliyor.

2012’deki bu toplu tecavüz davasının bu kadar fazla gündem olmasının bir başka önemli nedeni de, “yabancı tehlike” mitini güçlendirmesiydi –yani evin dışındaki bilinmeyen erkeğin gerçekleştirdiği tecavüz, kadınların tecavüzden kendilerini korumak için evlerinde kalmaları gerektiğini söylüyordu.

Bu, NCRB verileriyle, ortaklar, komşular, aile üyeleri ve meslektaşları gibi hayatta kalanların bildiği birisinin yaşadığı bildirilen tecavüzlerin% 94,6’sının gerçekleştiğini gösteren bir ihtimal.

Dalit ve Müslüman erkekler gibi marjinalleşmiş topluluklardan erkekler, baskın kastlardan, sınıflardan ve dinlerden gelen erkeklerden daha tehlikeli ve şiddetli olarak görülen bu “yabancı tehlike” çerçevesine dahil edilir.

Bununla birlikte, yabancı tecavüz, tecavüzün en lezzetli şeklidir, çünkü odağımızı kendi toplumlarımızdan, toplumlarımızdan ve ailelerimizden, işçi sınıfından ve marjinalleşmiş erkeklerden uzak tutmamızı sağlar. Gerçek bir ihtimaldir ki, NCRB (Ulusal Suç Kayıt Bürosu)’nun verileri, rapor edilmiş tecavüzlerin yüzde 94.6’sının partneri, komşusu, aile üyesi ve meslektaşları gibi kurbanın tanıdığı kişiler tarafından gerçekleştirildiğini gösteriyor.

Bu “yabancı tehlike” çerçevesi egemen kastlar, sınıflar ve dinlerden erkeklerden daha tehlikeli ve şiddete meyilli olarak görülen Dalitler ve Müslümanlar gibi marjinalleştirilmiş toplulukları kapsamaktadır.

Bu üç nedenden her biri  son Haydarabat tecavüz-cinayet davası için de geçerlidir. Mağdur, işten eve gitmektedir; daha sonra onu şiddeti “davet etmekle” suçlayabilecekleri herhangi “itibarsız” bir işle meşgul değildir, ve (daha düşük sınıftan) yabancı bir erkeğin saldırısına uğramıştır.

O, yapmamız gerektiği gibi, Hindistan’ın tümünün oybirliğiyle arkasında toplanabileceği bir kurbandır. Peki, aynı şekilde bizim desteğimize ihtiyacı olan bu “ideal kurban” kategorisine girmeyen binlerce kadın?

Haydarabatlı kadın öldürülmeden iki gün önce, Haydarabat’tan birkaç yüz kilometre uzaktaki Adilabad’da Dalit bir işportacı kadın benzer şekilde toplu tecavüze uğradı, öldürüldü. Yerel Dalit ve Adivasi gruplar toplu tecavüzü protesto ederken, bununla ilgili sadece yüzeysel bir haber vardı. Medya, medya eğilimlerinde açıkça görülebilen kentsel önyargıyı ortadan kaldırmak için ortak bir çaba sarf etmek zorundadır.

Ülkemizdeki tecavüz ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin ulusal bir ilgiyle, daha hassas, bilgili ve ince bir perspektifle medya tarafından patriarkal sosyal yapımızda gerçek bir engel oluşturabilir. Umudum, medyanın gerçek bir değişim yapmak için Haydarabat tecavüz-cinayetinin haberlerinde bu olanağı yükseltmesidir.

 

* Rajya Sabha, Hindistan Parlamentosu’nun üst kanadı. Rajya Sabha üye sayısı anayasa ile azami 250 üyeyle sınırlıdır ve mevcut kanunlar 245 üye için hüküm koymaktadır. (–ÇN)

** TRP (Target Rating Point):  Hedef kitlenin belirli bir zaman aralığında bir reklama maruz kalma yüzdesi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu