Makaleler

(Video] İşçi sınıfı; Sessizliği ve barikatları parçalayarak büyüyor

İşçi sınıfı verdiği mücadeleyle ilmik ilmik işliyor süreci. Aydınlık günler için sessizliği parçalarcasına işleniyor yaşamları. Ve inadına yılmadan bıkmadan direniyor işçi sınıfı. Kışın direniş alanlarında yaktıkların ateşte harmanlıyorlar öfkelerini. Çekiç ve orağı bütünleştirerek, patronlarına karşı iktidara yürüyorlar.

Şu an öyle bir süreçten geçiyoruz işçi sınıfının öfkesiyle bi o kadar bilinçlerinim kabarmasıyla bütünleşen bir süreç.

Görüyoruz ki artık zalımin zulmine karşı her yer direniş alanı. Kuzu Deri’den İsmaco’ya, DHL’ye Full Pett’e, Kazım Deri’ye ve oradan bir bütün Türkiye sırlarına yayılan direniş çadırların uzanıyor uyanışın efsanesi.

Bizler bu uyanışa tanıklık edenleriz. Bizler bu uyanışı “Taksim riskli alan “ diyen Başbaka’nın sözlerine inat 2013 1 Mayıs’nda “Şişli ve Beşiktaş meydanlarını savaş alanlarına çeviren işçi sınıfından biliyoruz.

Beşiktaş’ta gördük haklılığın verdiği gururla çatışanları. Panzer’in karşısında oturan ve “Kalkamassan sıkarım diyen“ kolluk güçlerine inat Yol İş işçilerinin yerlerinden bir gram bile kıbırdamayışlarında gördük. “Sıkacaksan sık lan” diye bağıranlardan gördük. Su Panzerinn azgınca suyu sıkmasına inat gülüp kalkmayan Yol iş’ten gürdük işçi sınıfının kararlığını ve ısrarını.

İşçi sınıfı zorlu süreçlerde geçmekte çünkü var olan egemen güç bugün işçi sınıfına taşeronlaşmayı, sendikasızlaştırmayı ve örgütsüz bir yaşamı dayatmakta. Bu var olan faşist diktatörlük işçi sınıfını bu tür saldırılarla dar boğazda bırakmak istemekte. İşçi sınıfı bu dar boğazıda nasıl parçalayacağını 1 Mayıs Beşiktaş’ta barikatları yıkarak gösterdi.

 

1 Mayıs’ta barikatlara yüklenen işçi sınıfı direniş alamlarından şu sözlerle seslendi bizlere;

Mehmet Şefik Dağ

“Ben bu direniş sürecinde öğrendim ki bizler yıllarca patrona köle gibi çalışmısız ve ben öğrendim ki ben köle değilim evet ben köle değil emekğiyle çalışan bir işçiyim. Direniş süreci benim okulum oldu. Yıllarca bildiğim şeyin koskaca yalan olduğu öğrendim. Bu ükle için ve bu ülkede yaşayan insanlar için canını verecek olanların devrimciler olduğunu öğrendim. Şu an ben 35 yaşındayım ama okuyorum okulumu adı kuzu deri direnişi ve ben orda hiç mezun olmayacak olan öğrenciyim.”

DHL işçileri;

“Bizler kadın dhl işçileri olarak fakettikki bizim mutfak dışında çıkacağım sesimizi yükselteceğimiz bir alanımız var o da emek kurduğumuz direniş çadırımız.

Bizler dhl işçileri olarak sadece var olan emeğimizin karşılığı olanı istiyoruz. Çok şeyde gözümüz yok bizler patronlar gibi aç gözlü değiliz sadece güzel yaşanabilir bir yaşam istiyoruz. çok mu şey istiyoruz.

İsmaco işçileri;

çocuklarını komşularına bırakıp gelen bir anneyim. Onların geşleceği için karda kışta bu çadorda emeğim için nöbet tutan bir anneyimç ve en önemlisi artık hakkını isteyebilen bir kadın direnişçiyim

Ve son söz hemen hemen tüm direniş alanlarında söylenen sözde;

Üreten biziz kazananda biz olacağız.

 

Direniş çadırlarına patronlara karşı atılan sloganlar söylenen sözler ve 1 Mayıs’ta Faşist diktörlüğe Tokat gibi inen ve barikatlar arkasında fısıldamalarla büyüyen türkülere kulak veriyoruz. Direniş çadırlarından yükselen sesler bizlere geleceği nasıl daha güzel yapacağımızı süylüyor.

Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın yaptığı gibi, işçi sınıfının içinde, direniş alanlarında ki sese kulak verip sesleri bütümleştirip süreci işçi sınıfıyla beraber örgütleme sırası biz ardılılarındadır.

Her fabrikadaki direniş işçilerin kendiliğinden hareketiyle bir anda gelişmiş mücadelelerdir. Bu yüzden çıkarılması gereken bir yığın dersle doludur işçi sınıfının direniş alanları. Kapitalist düzenin dayattığı çalışma ve yaşam koşulları, er ya da geç mücadeleye itiyor işçileri. Sermaye sınıfı her ne kadar mücadeleci işçiler istemese de, kendi mezar kazıcısını savaşa girmek zorunda bırakıyor.

Ama bu mücadelenin başarıya ulaşabilmesinin en önemli koşulunun   işçi sınıfının örgütlü ve kararlı duruşu olduğunu, mücadele tarihimiz kafamıza vura vura gösteriyor. Doğru dersi çıkaranlar, doğru rehberi edinenler daha az kayıpla yola devam ederken, bu gün üklemiz topraklarında emperyalizmin kuyrukçuğunu yapan faşist devlet hazırlıksız,ve emperyalizminin uşaklığını yapmasından kaynaklı rehbersizleridir. Bunun için elbet bir gün yenilgiye uğrayacak çünkü sınıfların karşısında duracak idojiye ve güce sahip değildir. İşte bundadır ki; emperyalistler, komprador burjuvazi ve faşist diktatörlük yenilgiye mahkûmdur. (Bir ÖG okuru)

 

{youtube}http://www.youtube.com/watch?v=QkLVIHv1184&feature=youtu.be{/youtube}

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu