Emek

Çiftçi-Sen: 2017 yılı, tarım ve tarımcı için oldukça kötü geçti

H. Merkezi: Çiftçi-Sen, 2017 yılına ait tarım raporunu yayımladı. Rapora göre, tarımın kronik sorunu, girdi maliyetlerin artmasının önüne geçilemedi. Gübreden, mazota, zirai ilaçtan, tohuma kadar birçok girdi kaleminde 2017’de fiyat artışları önlenemedi. Bir yandan girdi maliyetlerinin artması diğer yandan ithalatta gümrüklerin sıfırlanmasıyla çiftçilerin elde ettiği ürünlerin fiyatı baskılandı. Döviz kurlarının artması çiftçileri böğründen zamanlı zamansız vuran başka bir hançer oldu. Tarımda milli kelimesinin havada uçuşturulduğu, fakat uygulamanın gayri milliliği üretici ve tüketicinin çektiği acıların tuzu biberi olduğu ifade edildi.

Çiftçi-Sen, tarım ve tarımcı için 2017 yılının oldukça kötü geçtiğini belirten raporuna göre veriler şu şekilde:

 

“Gümrük vergilerinin sıfırlanması-artırılması

27 Haziran’da Bakanlar Kurulu Kararı ile canlı hayvan ve karkas etin yanı sıra buğday, arpa, mısır gibi hububat ürünlerinin ithalatında gümrük vergileri düşürüldü.

22 Kasım 2017 tarihli kararname ile saman ve kaba yemi kapsayan ürünlerin ithalatında gümrük vergisi oranı sıfırlandı.

Hasat döneminde bu kararların alınıyor olması üretimi baltaladı. Çiftçide üretme şevkine darbe indirdi.  Çiftçiler bu kararlara tepkilerini alenen ortaya koydu.

İthalatta çiftçilerin aleyhine,  18 Ocak 2017 tarihli Resmi Gazete’de bir karar alındı. Bu kararla bazı ülkelerden ithal edilecek traktörlere yüzde 21 oranında ek gümrük vergisi konuldu.

Hem üretim girdisi ithalatında hem de doğrudan ürün ithalatında gümrük vergilerinin oranlarıyla çiftçilerin aleyhine olacak biçimde oynandı. 2017 çiftçilerin üzerinde ithalat kırbacının şaklatıldığı yıl oldu. 

 

Bakan Değişti, İthalat Azalmadı Arttı

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, 19 Temmuz 2017 tarihinde görevden alındı, yerine Ahmet Eşref Fakibaba getirildi.

Çelik döneminde canlı hayvan ithalatında gümrük vergisi yüzde 135’ten yüzde 26’ya düşürüldü. Kırmızı ette yüzde 225 ile yüzde 100 olan gümrük vergisi yüzde 40’a çekildi. Buğday, arpa ve mısırda yüzde 130 olan gümrük vergisi buğdayda yüzde 45’e, arpada yüzde 35’e, mısırda yüzde 25’e indirildi. Faruk Çelik gönderildi, yerine Ahmet Eşref Fakıbaba getirildi. Fakıbaba ilk iş, Et ve Süt Kurumu’na sıfır gümrükle et ve canlı hayvan ithalat yetkisi verdi. Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) de sıfır gümrükle buğday, arpa ve mısır ithalat yetkisi tanıdı.

 

Fakıbaba Dönemi

29 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlık kararlarıyla Et ve Süt Kurumu’na (ESK), sıfır gümrük vergisiyle 500 bin canlı büyükbaş hayvan, 475 bin baş canlı küçükbaş ve 75 bin ton taze veya soğutulmuş büyükbaş hayvan eti ile 2017 yılı sonuna kadar da 20 bin ton et kontenjanı tahsis edildi.

Aynı tarihte Toprak Mahsulleri Ofisi’ne ise 750 bin ton buğday ve nohut, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır ve 100 bin ton pirincin yine sıfır gümrükle ithalat yetkisi verildi. Demek ki sorun bakanlarda değilmiş.

 

Toprak Mahsuller Ofisi-TMO

TMO buğday piyasasını düzenlemek yerine fındık piyasasında görevlendirildi. Buğday piyasasında etkin olmayan/kılınmayan TMO nedeniyle hububatta fiyat belirlemesi tamamen şirketlere geçti.

Ayrıca hububat ithalatında gümrük vergilerinin hasat döneminde düşürülmesi buğday fiyatlarının düşük belirlenmesine neden oldu. Çiftçiler buğday üretiminden vazgeçti.

 

Araziler boş bırakılıyor

Türkiye tarımında uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle yaklaşık Belçika yüzölçümü kadar alanda artık üretim yapılmıyor. Nadas Alanların Daraltılması Projesinden vazgeçilmesi sonucunda yaklaşık Hollanda yüzölçümü ( 4 milyon hektar) kadar bir alanda baklagil ekilmiyor, toprak işlenmiyor. Bu arazilerde baklagil ekiminin desteklenmesi yerine 2017’de kuru fasulye, barbunya, nohut ve börülce ithalatında da gümrükler sıfırlanıyor.

 

Süt

Süt üreticisi çiftçiler için 2017 zor bir yıl oldu. Çiğ süt fiyatı Ulusal Süt Konseyi’nin (USK) belirlediği referans fiyatın altında kaldı. Döviz kuru artışından kaynaklı girdi maliyetleri arttı. Bu yüzden birçok işletme kapandı. Azımsanmayacak sayıda üretici süt elde ettiği hayvanını kasaplık olarak kesime gönderdi.

Yıl ortasında çiğ süt üretiminde azalma oluştu. Bu durum USK’yı fiyat artışına zorladı. O zamana kadar 1 lira 21 kuruş seviyesindeki çiğ süt referans fiyatı, 1 Ağustos itibariyle 1 lira 30 kuruşa çıkarıldı, 1 Ekim itibariyle yapılan ara toplantıyla 1 lira 40 kuruşa yükseltildi. Ama bu son fiyat uygula(n)amadı.

 

Türkiye- Rusya

Türkiye, etrafındaki savaş ve çatışma nedeniyle ürettiklerini satmakta zorlanmaktadır. Bilindiği üzere Türkiye-Rusya arasında bir uçak krizi vardı. 2016 sonunda başlayan müzakereler sonucu bu yılın Mart aylarında Türkiye-Rusya arasında emareleri olduğu propaganda edildi.

Ekim 2016’da narenciye ve sert çekirdekli meyvelere (Portakal, mandalina, erik, kayısı, şeftali) yönelik yasaklar kalktı. Mart 2017‘de, aralarında brokoli, soğan, karnabahar, karanfilin de olduğu bazı tarım ürünlerine kapı aralandı. Fakat en önemli ihraç kalemleri arasında olan domates, üzüm, hıyar gibi ürünlerin yer aldığı 14 üründe Rus ambargosu Kasım ayına kadar kaldırılmadı, sürdü. Rusya’ya ihraç edilen tüm sebze ve meyve getirisine eşdeğer olan domates için 1 Kasım itibariyle Türkiye’nin Rusya’ya  50 bin ton gibi sınırlı bir ihraç izni çıktı.

 

Sözde Milli, Özde İthalatçı Politikalar

2017 yılı boyunca Milli tarım politikası uyguladığından bahseden hükümet, uygulamalarında ise gayri milli bir politika izledi. İthalata dayalı uygulamalar ülke gündemine damgasını vurdu. Saman, canlı hayvan ve et ithal edildi.

İthalatlar

2017 yılının ilk 10 ayında 688 bin baş sığır ithali için 873 milyon dolar, 1966 ton sığır eti ithal için 7,8 milyon dolar, 106 bin baş koyun ithali için 1,8 milyon dolar ödendi.

Bu yolla iç fiyat bastırıldı. Zarar eden hayvancılar hayvan yetiştirmekten vazgeçti. Kaldı ki, ülkede yetiştirilen hayvanların yeminin, ilacının ve daha birçok şeyin dışarıdan sağlanıyor olması nedeni ile hayvan yetiştiriciliğimiz zaten milli değil fason olduğu ortada.

Et üretimimiz düşüyor: İlk çeyrekte kırmızı et üretimi yüzde 2,3, ikinci çeyrekte de yüzde 3,4, 3’üncü çeyrekte ise korkunç bir düşüşle yüzde 23,6 seviyesine geriledi (TÜİK)

 

Gıdanın Sağlıklılığına Dair Endişe Büyüdü

Yakalanan at, eşek, domuz eti nedeniyle halkın et konusunda tedirginliği arttı. Askere yedirildiği belirlenen 4 bin 50 kg at eti, gıdanın ne kadar başıboş, denetimsiz olduğunu göz önüne serdi.

Gıdanın sağlıklılığı konusundaki endişe sadece hayvansal ürünlerle sınırlı kalmadı. Bitkisel ürünlerde de 2017’de kaygı daha büyüdü. Adana’da fırınlara satılan ekmek katkı maddesinde GDO’lu soya tespit edildi. Tüketicinin sağlıklı gıdaya erişim konusunda tedirginliği 2017’de iyiden iyiye arttı.

 

Tarımsal Destekler

2017 Tarım Desteklemeleri 18 Ağustos 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Oysaki bu süre içinde çiftçi tohumunu ekmiş, üretimde hasat aşamasına gelmişti bile. Tarımı destek enstrümanıyla yönlendirilememiş oldu. Tarıma 2017 yılında 12,8 milyar lira destek verildi.

2006’da, çıkartılan Tarım Yasası’na göre çiftçimize her yıl Gayri Safi Milli Hâsıla’nın (GSMH) yüzde 1’i oranında destekleme yapılması gerekirken 2007’den beri sürekli olarak bu desteğin her yıl yaklaşık yarısı ödendi. Çiftçilerimizin AKP hükümetlerinden 102 milyar TL’nin üzerinde alacağı bulunuyor. Hükümet bu borcunu ödemek için herhangi bir çaba göstermediği gibi 2017 yılında da alması gereken destek yine GSMH’nın yüzde 1’in yarısında kaldı. Ancak ithalata döviz saçıldı.

 

Tarımda Büyüme

Tarım büyüme konusunda 2017’de de olması gereken yerin çok gerisinde kaldı. Açıklanan verilere göre tarım ilk çeyrekte yüzde 3,1, ikinci çeyrekte yüzde 4,8, üçüncü çeyrekte ise büyüme yüzde 2,8 olarak gerçekleşti. Böylece ilk 9 ayda tarım sektöründeki büyüme performansı Türkiye ekonomisinin ortalama büyümesinin altında kalarak yüzde 3,3 oldu.

Ancak mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış büyüme göstergeleri şöyle:  2016.IV. Dönem 0.1, 2017 I. Dönem 1.6, 2017 II. Dönem 1.0, 2017 III. Dönem 0.2 olarak gerçekleşti. Her iki durumda da, tarım ile diğer kesim arasındaki kazanç uçurumu 2017’de daha derinleşti.

 

Tütün

TEKEL, özelleştirildiğinden bu yana sigara piyasasını çokuluslu sigara şirketleri ele geçirdi. Şark tipi tütün üretimi çok fazla geriledi. Tütün üreticileri mağdur. Adıyaman’da sarmalık tütün üreten çiftçilerin üretimine ve ürettiğini pazarlamasına şirketler çıkarına engel olmak için torba yasaya ek madde konulmak istendiğinde çiftçiler demokratik hak talebiyle protesto etmek isteyince şiddetle karşılık verildi.   

 

Fındık

Fındık üreticisi fiyatlar açısından 2017’de yine hayal kırıklığı yaşadı. Fındık’ta piyasayı düzenleme görevi olarak FİSKOBİRLİK yerine TMO’nun görevlendirildi.

Piyasayı düzenlemek üzere görevlendirilen TMO’nun 10 lira olarak açıkladığı taban fiyata rağmen piyasada fiyatlar 8 liraya kadar geriledi. Fındık üreticileri fiyatlardaki düşüşe karşı tepki olarak yürüyüş yaptı. Fındık fiyat politikalarını protesto etti.

 

Üzüm

Üzüm Üreticileri Sendikası’nın belirlemelerine göre üzüm maliyetinin 4.40 TL olmasına karşın Bakanlığın 4.00 TL olarak fiyat belirlemesi; sendika ve üreticiler tarafından, şirketlerden yana olarak değerlendirildi. 

Ayrıca üzüm üretim bölgelerinde JES’lerin ve madencilik faaliyetlerinin doğaya, üzüm üretimine verdiği zararlar artarak sürdü. Çiftçilerin bu konuda uğradığı zarar giderilmediği gibi doğayı koruyucu hiçbir önlem alınmadı.

 

Çay

ÇAY-KUR’un çay alımında uyguladığı düşük fiyat ve kotayla üreticiye verdiği zarar ve endişeye ÇAY-KUR’un Varlık Fonuna aktarılması da eklendi ki; Karadenizli çay üreticileri bu yüzden, tabiri caiz ise diken üstünde.

 

Zeytinlik Alanlar ve Meralar

Enerji, maden, inşaat ve turizm şirketlerinin baskısıyla, 2017’de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca hazırlanan “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” TBMM Başkanlığı’na sunuldu.

Fakat halkın tepkisi nedeniyle Zeytincilik Kanunu değişikliği ve meraların inşaat, maden ve enerji şirketlerinin kullanımına verilmesi önce geri çekildi. Sonra bir torba yasanın içine meralar konularak yeniden gündeme getirildi. Torba yasada mera vasfının değiştirilmesi durumunda ödenecek olan 20 yıllık ot bedelinde muafiyet maddesi bile yer aldı.

 

Şeker Fabrikaları

Eylül ayında açıklanan ve 2018-2020 yıllarını kapsayan “Yeni Orta Vadeli Program” (OVP) çerçevesinde Türkiye Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi yeniden gündeme alındı. Türkiye Şeker Fabrikaları’na bağlı fabrikalarda özelleştirmelere devam edecekleri hükümet yetkililerince açıklandı. Bu durum şekerpancarı üreticilerini mağdur edecek, Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) sektörüne yarayacaktır.

 

Kurullar-Kurumlar

Olağanüstü hal kapsamında hazırlanan 696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu kapatıldı.

Bundan böyle kotaların tespiti, denetim, iç fiyat, arz-talep dengesi ve spekülatif etkileri dikkate alarak şeker ticaretine ve sigara ve tütün ruhsatı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı görevleri arasına alındı.

 

Mevsimlik Tarım İşçileri

Tarımın azapları mevsimlik işçilerin kendileri ve ailelerine yönelik sosyal hakların düzelmesi için herhangi bir adım atılmadı. Mevsimlik işçi ücreti işverenler tarafından tek taraflı olarak belirlendi. Her yıl olduğu gibi birçok mevsimlik işçi yetersiz önlem ve sağlanamayan olanaklar nedeniyle trafik kazalarında canlarını yitirdi.

 

Yabancı İşçi Kararı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ‘3 yıllık Ulusal İstihdam Eylem Planı’nı 4 Temmuz 2017’de kabul edildi. 2017-2019 yıllarını kapsayan eylem planına göre yabancı işçilerin tarım sektöründe çalışmalarının önü açıldı. Böylece zaten çok düşük olan mevsimlik işçi ücretleri alınan bu karar ile iyice baskılanacak ve daha geriye gidecektir.

 

Son söz

Tarımsal üretim alanların maden, inşaat, enerji ve turizm sektörlerine açılma çabaları artarak sürdü. Tarıma ilişkin her türden karar çiftçinin aleyhine, ithalatçı ve ihracatçı şirketler lehine olacak biçimde tecelli etti(rildi).

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu