İstanbul: Cumartesi anneleri bugün (12 Nisan) 472. kez Galatasaray Lisesi önünde 18 yıl önce gözaltında kaybedilen Talat Türkoğlu için bir araya geldi.
İlk olarak Hasan Ocak’ın ailesi adına söz alan Ali Ocak Kırklareli Savcılığı başta olmak üzere ilgili bir çok kuruma başvurulduğunu ancak bir sonuç alınamadığını ifade ederken bu kayıplardan devlet ve devlete bağlı çetelerin sorumlu olduğunu söyledi.
Daha sonra Türkoğlu ailesinin avukatı Gülizar Tuncer ise “ Talat Türkoğlu’nun kaybedilmesinin ardından Kasım Açık adlı itirafçı önemli itiraflarda bulunmuştu. Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın başında bulunduğu polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan ekip tarafından katledildiğini açıklamış, Çadırkent’in nerelerinde işkence yapıldığını ve Meriç’e atıldığını ayrıntılarıyla anlatmıştır. Ancak buna rağmen mahkemelere yaptığımız başvurulardan bir sonuç bulamayınca AİHM’e başvurduk. AİHM Türkiye’yi mahkum etti ancak hala gözaltında kaybedilenlerin sorumluluğunu üstlenmemek adına Türkiye zorla kaybetmelere dair sözleşmeyi imzalamıyor” dedi.
Talat Türkoğlu’nun annesi Ziynet annenin oğlunun akıbetini görmeden aramızdan ayrıldığı ancak bunun hesabını sormak için mücadelenin devam edeceği ifade edilmesinin ardından Türkoğlu ailesi adına Fatma Türkoğlu ise Talat Türkoğlu’nun ailesi ve dostları olarak kaybedilenleri aramaya ve hesabını sormaya devam edileceğini ifade etti.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına İkbal Eren’in yaptığı açıklamada “472 haftadır, bu topraklarda kesintisiz bir biçimde suç rejimi sürüyor. Yolsuzluk, hukuksuzluk, adaletsizlik, eşitsizlik ve devlet terörü üreten bu rejim, kayıplarımızın da sorumlusudur. Kayıplarımızın akıbetlerinin açığa çıkartılması, faillerinin yargılanması demokratik rejim ve hukuk devletine geçiş ile mümkün olacaktır. Bunun için 572 haftadır adalet ve hakikat talebimize herkesin insanca bir yaşam süreceği koşulların yaratıldığı toplumsal bir sistem talebimizi de ekliyoruz” diyerek Talat Türkoğlu’nun kaybedilme sürecinde yaşananları anlattı.
Devlet bu insanlık suçunun hesabını verinceye kadar bu davanın kapanmayacağının ifade edilmesinin ardından eylem sona erdi.
