GüncelManşet

Cumartesi Anneleri: Hakikat, adalet ve etik kurallarla örtüşmeyen hukuk yok hükmündedir.

İstanbul: 656 haftadır Galatasaray Meydanı’nda buluşan Cumartesi anneleri, “22 yıl önce gözaltında kaybedilen Abdulkerim (Şemsettin) Yurtseven, Miktad Özeken ve Münür Sarıtaş davasındaki hukuksuzluğu unutulmasın diye buluştuk” dedi.

655 haftadır Galatasaray Meydanı’nda buluşan Cumartesi Anneleri kayıp yakınlarını aramaya, faillerini açıklanması için adalet istemeye devam ediyor.

 

Oğlumun kemiklerini yıkayıp bir mezara gömmek istiyorum.

İlk olarak Münir Sarıtaş’ın annesi Mahbut Sarıtaş’ın okunan mesajında;

“22 yıldır çocuğumu bekliyorum. Çocuğumun cenazesinin verilmesini istiyorum. Oğlumun kemiklerini yıkayıp bir mezara gömmek istiyorum. Oğluma mezar başında bir Fatiha okumak istiyorum. Münir en büyük çocuğumdu. 13 yaşındaydı, daha çocuktu. Onu çok zor şartlarda büyütmüştüm. Oğlum Ağaçlı köyüne gidip odun toplayacağım dedi. Dayımların evi de o köyde. Ona ne kadar gitme dediysek de gitti. Ondan sonra neler yaşandığını biliyorsunuz. Ben oğlumun kemiklerini istiyorum. İnsanlar ölülerinin mezarı başına gittiğinde içim acıyor. Oğlumun tabura götürüldüğünü biliyoruz. Tabur’da öldürüldü ve bana göre oğlumun kemikle halen Tabur’un bulunduğu alanda gömülü. Oğlum mahsundu. Allah kabul etsin inşallah” denildi.

 

Yurtseven Ailesi: Yürekli ve mert dedemize doyamadan onu bizden aldınız”

Gözaltında kaybedilen Abdulkerim Yurtseven’in torunları da bugün Galatasaray Meydanı’ndaydı. Aile adına konuşan Berivan Yurtsever, 90’lı yıllarda gözaltında kaybetmeler yaşanırken bugün ise OHAL’de sokak ortasında infazların gerçekleştiğine dikkat çekti. “Yürekli ve mert dedemize doyamadan onu bizden aldınız” diyen Yurtseven, şöyle devam etti: “Dedemizin bir kefeni bir mezar taşı olsun istiyoruz. Dedemizin akıbeti açıklansın istiyoruz. Yüksekova’da yaşananlardan dolayı kayıpların akıbetini soramıyoruz. Dedemizin 23. yıl dönümü vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz; OHAL ile korku üretmeye çalışan iktidar karşısında susmayacağız. Dedemizi aramaktan, adaleti aramaktan, hakikati aramaktan ve barışı talep etmekten vazgeçmeyeceğiz.”denildi.

 

Türkiye bir adalet ülkesiyse, Türk yargısı dünyanın en hassa yargısıysa biz neden 656 haftadır Galatasaray’dayız

Cumartesi anneleri adına basın açıklamasını okuyan Gönül Sonbahar;

27 Ekim 1995 günü Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova Komando taburuna bağlı askerler Yüksekova’nın Ağaçlı Köyü’ne baskın yaptı. Bakın sırasında köylülere ağır işkence uygulandı. Askerle köyden ayrılırken işkenceden ayakta duramayan 73 yaşındaki Abdulkerim Yurtseven ile köye odun toplamak için gelen 18 yaşındaki Midat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş’ı gözaltına alarak askeri araçla Yüksekova İlçe Jandarma Taburu’na götürdü.

Yüksekova Komando Taburu’na başvuran aileler yakınlarının durumunu hakkında bilgi istedi. Binbaşı Yurdakul yakınlarının gözaltına alındığını inkar etti. “Onları siz aldınız” diye itiraz eden aileler Binbaşı Yurdakul tarafından tehdit edildi. Gözaltı işlemini gerçekleştirenler arasında itirafçı bulunan Kahraman Bilgiç, anılarını yazdığı kitapta ve savcıya verdiği ifadede olayı şöyle anlattı: “ Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul talimatıyla, askerler üç köylüyü döverek arabalardan birine bindirdi. Dayak o kadar şiddetliydi ki. Yükseova’daki tabura ulaşmadan yolda köylülerden yaşlı olanı ölmüştü. Tabura gelince Uzman Çavuş’un biri telaşla koşarak yanımıza geldi. Binbaşıya “Komutanım köylülerden biri öldü” dedi.

Binbaşı Uzman Çavuş’a “Peki diğer iki köylü onun geberdiğini gördü mü” dedi.  Uzman Çavuş gördüğünü söyleyince, Binbaşı “İkisini de gebertin” dedi. Askerler binbaşının talimatıyla diğer iki köylüyü Yüksekova Tabur Komutanlığı atış poligonunun olduğu yere götürüp, ellerine kazma kürek vererek kendileri için mezar kazdırdı. Binbaşının talimatıyla kurşuna dizilen köylüler kendi kazdıkları mezara gömüldü.”

Yüksekova Komanda Taburunda görevli bir asker de terhis olduktan sonra , Abdulkerim Yurtseven’i dövülerek  , Mikdat Özeken ve Münis Sarıtaş’ın ise Binbaşı  Yurdakul talimatıyla  itirafçı Kahraman Bilgiç ve Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüğünü açıkladı.

Son olarak , “Abdulkerim Yurtseven  , Mikdat Özeken  ve Münür Sarıtaş’ın akıbetini açıklanmadan , failleri ve sorumluları yeniden yargılanarak cezalandırılmadan bu dava bizim için kapanmayacak” denilerek sonlandırıldı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu