Güncel

Cumartesi anneleri, katledilen Ermenilerin hesabını sordu

H. Merkezi: Cumartesi Anneleri 526. kez bir araya geldikleri Galatasaray Meydanı’nda 100 yıl önce katledilen Ermeni aydınları da andılar. Kayıp yakınları, hiç bir insanlık suçunun geçmişte kalmayacağını belirterek, 100 yıl öncesinden bugüne devletin işlediği suçlarla yüzleşmesini istedi.

Eylemde ilk sözü Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren aldı. “100 yıl önce 1915 ile yüzleşseydik biz bugün burada olmazdık” diyen Eren, o günde bugün de katillerin bilindiğini söyledi.

İrfan Bilgin ise, Türkiye’de kayıpların 1915’te başladığını hatırlattı. Ermenilerin, Kürtlerin, sosyalistlerin, haksızlıklara karşı çıktıkları, mücadele ettikleri için bu sistem tarafından hep hedef alındığını söyleyen Bilgin, “Bugüne kadar sustuk, artık yeter” dedi.

Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzeffer Yedigöl, “Bu ülke mezarsızlar ülkesi” dedi ve devam etti “1915’te kaybedilenlerinde mezarı yok, ’90’larda kaybedilenlerin de mezarı yok. Bugüne gelmemizde sorumluyuz. Sorumluyuz çünkü, Ermeni katliamına sessiz kaldık. Artık ses çıkarılım ki, devlet hesap versin” dedi.

“Dedem, önce bedenen, sonra da hafızamda kayboldu”

Ardından 100 yıl önce Ermeni Soykırımı’nda katledilen Tutyan’ın torunu Arlin Abatiyan söz aldı. Eylem boyunca farklı dilde konuşan kayıp yakınlarını anlamaya çalışan Abatiyan, konuşmalarıyla değil, yaşadıkları acının yüzlerinde ve seslerinde bıraktığı izlerle kayıp yakınlarını anladığını gösterdi. Geçtiğimiz yıl Ermeni Soykırımı’nda yine Türkiye’ye gelen ve Cumartesi Anneleri’nin yanında yer alan Abatiyan, “Dedem 100 yıl önce askere alındı ve bir daha haber alınamadı. Bugün bana dedemin ismini sordular burada, hatırlayamadığımı söyledim. O an aslında dedemi iki kez kaybettiğimi hissettim. Dedem, önce bedenen, sonra da hafızamda kayboldu” diyerek, hatırlamanın önemine dikkat çekti.

Abatiyan, “Sizin elinizde Ermeni kayıpların resimleri, benim elimde ise bir Kürt kayıbın resmi var. Bu, birlikte verdiğimiz mücadelenin önemini gösteriyor” diyerek, sözlerini tamamladı.

Haftanın açıklamasını insan hakları savunucularından Sebla Arcan okudu. Dünyada gözaltında kaybetmenin tarihinin, Fransa’daki Alman İşgal Kuvvetleri Komutanlığı’nın “Gece ve Sis” adını verdiği kararnameye göre, tutukladığı binlerce Fransız direnişçiyi gece trenleriyle Almanya’ya götürmesi ve yok etmesiyle başlatıldığını, Türkiye’de ise bu tarihin 100 yıl önce Ermenilerin kaybedilmesiyle başladığını söyledi.

24 Nisan İstanbul tutuklamaları Ermeni varlığına devlet eliyle son verilmesinin başlangıç noktası oldu” diyen Arcan, Ermeni aydınlarının katledilmesiyle Ermeni halkının kamuoyu oluşturmasının, sesinin duyurmasının engellendiğini ve bir halkın bu topraklardan silindiğini kaydetti.

526 haftadır, Galatasaray’da “Hiç bir insanlık suçu geçmişte kalmaz” diye haykırdıklarını hatırlatan Arcan, şunları söyledi: “İnkâr edilen, yüzleşilmeyen, hesaplaşılmayan her suç bir sonraki suça yataklık ederek, sistematikleşir. İnkâr edilen, yüzleşilmeyen, hesaplaşılmayan insanlık suçları derin devlet geleneğinin ve devlet şiddetinin devam etmesini sağlar. Bu toprağın hakikatlerinin unutturulmasına itirazımız bu yüzdendir. Resmi yalanlara boyun eğmeyerek, hakikati yaşatma çabamız bu yüzdendir. Biliyoruz ki adalet ve hakikat içiçedir. Hakikatin açığa çıkartılması ve kabul edilmesiyle başlar adalet.”

İnkar edilen gerçeklerin tanınması, bu gerçeklerle yüzleşilmesi talebinin barış ve demokrasi mücadelesinin parçası olması gerektiğinin altını çizen Arcan, devlet yetkililerine seslendi: “İnkâr en kapsamlı, insan hakları ihlalidir. İnkar suçun devamıdır. İnkara son verin. Bu topraklarda işlenen bütün insanlık suçlarını ve soykırım suçlarını kabul edin.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu