GüncelMakaleler

18 Mayıs | “DAMLALAR FIRTINA BİRİKTİRİYOR, KASIRGAYA HAZIRLANIYORUZ!”

Proletarya Partisi MK SB tarafından, "İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzlüğünün 47. Yılında Yaşıyor! Damlalar Fırtına Biriktiriyor, Kasırgaya Hazırlanıyoruz!" başlıklı bir açıklama yapıldı.

Proletarya Partisi MK SB “İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzlüğünün 47. Yılında Yaşıyor! Damlalar Fırtına Biriktiriyor, Kasırgaya Hazırlanıyoruz!” başlıklı açıklamasında, “Kaypakkaya, hayata karşı ihtilalci, gerçeklere karşı devrimcidir. Kaypakkaya, içinde bulunduğu koşulların tahlili, kitlelerin eyleminin ve sınıf mücadelesinin andaki tezahürüdür” vurguları öne çıktı.

tkpml.com adlı sitede yer alan haberde, “’71 devrimci çıkışının komünist yüzü olan İbrahim Kaypakkaya’nın faşist TC devleti tarafından Amed Zindanı’nda katledilmesinin üzerinden 47 yıl geçti.

Partimiz bu 47 yıl boyunca Kaypakkaya yoldaşın anısını ve mirasını mücadelenin her alanında yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor. Onun bir kırma silah, sınırlı sayıda yoldaş ve 42 numara Çelik marka lastik ayakkabıyla başlattığı yürüyüş, bugün bütün zorluk ve engellere rağmen sürdürülüyor.

’71 devrimci çıkışının zeminini oluşturan ’68 kuşağı, dünyada ve Türkiye’de büyük toplumsal-siyasal çalkantı ve arayışların üzerinden yükseldi. Çin’de gerçekleşen Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin, Vietnam Devrimi’nin dünyayı sarıp sarmaladığı, eskiye dair ne varsa hücum edildiği bir tarihsel kesitte; tıpkı günümüzde olduğu gibi kapitalist emperyalist sistemin yoğun olarak sorgulandığı bir dönemde, ’71 devrimci çıkışının ülkemiz topraklarındaki komünist yüzünü İbrahim Kaypakkaya oluşturdu.

Kaypakkaya’yı çağdaşlarından ayıran en önemli özellik onun gerçeğe bilimsel dünya görüşüyle yaklaşmasıydı. Nitekim böyle olduğu içindir ki ’71 devrimci çıkışının adımları atılırken, o, döneminde “sol”cu görünen diğer devrimci önderlerin aksine, “sağ”da görünen Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) saflarında yer alacaktı. Bunun nedeni Kaypakkaya’nın bir grup öncünün ya da düzen ordusunun darbesine değil kitlelerin devrimci eylemine güvenmesiydi. Ancak Kaypakkaya, elbette revizyonist, pasifist PDA çizgisini de aşarak bu yapıdan ayrılmış ve yoldaşlarıyla birlikte TKP-ML’yi kurmuştur” şeklinde başladı.

“Kaypakkaya, Türkiye devrimine ilişkin tezlerini ileriye sürerken Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminden hareket etmiş, Sovyet ve Çin devrim deneyimlerini incelemiş, Osmanlı ve Türkiye toplumunun ekonomik, sosyal ve tarihsel sürecini doğru bir şekilde analiz edip, Marksizm’in Türkiye topraklarında yeniden filizlenmesine önderlik etmiştir.

Açıklamanın devamında, “Bu durum, Kaypakkaya’nın Marksist-Leninist-Maoist teoride belli bir yetkinliğe ulaştığı ve meselelere subjektif değil; bilimsel ve objektif yaklaştığının, düşüncelerinin sağlam bir teorik yaklaşım üzerinden yükseldiğinin ifadesi olarak görülmelidir”

Bu nedenle Kaypakkaya’nın günümüzde onun bilimsel dünya görüşü ve yöntemini sahiplenmek ve daha da geliştirmek önem kazanmaktadır.

Kaypakkaya’ya yapılacak en büyük kötülük, onu dogmatik ele alıp sınıf düşmanlarına vuran bir silah olmaktan çıkarmaktır. Tarihin ve sınıf mücadelesinin seyri karşısında bu türden anlayışların bir hükmü yoktur.

Çünkü; Kaypakkaya’nın Türkiye devrimi için ileriye sürdüğü tezler, dondurulup kendisini vuran paslı bir silaha dönmeyecek kadar kitlelerin mücadelesinden, Türkiye devriminin gerçeklerinden damıtılmıştır. Zaten tam da böyle olduğu içindir ki, günümüzde halen partimize ve halkımıza yol göstermeye devam etmektedir” denildi.

“Kemalizm’in Faşizm, Direnmenin ve Savaşmanın Tek Çıkar Yol Olduğunu Ondan Öğrendik!”

Yapılan açıklamada, içinden geçtiğimiz koşullar, emperyalist kapitalist sistemin gerçek yüzünün bir kez daha açığa çıktığı, salgınlar nedeniyle on binlerce insanın öldüğü ve buna rağmen sistemin, insanı ve doğayı değil kendini öncelediğinin görüldüğü bir döneme karşılık gelmekte olduğu, kapitalist emperyalist sistem, bir kez daha sorgulanmakta olduğunun altı çizildi. Açıklama, “Kapitalizm işçi sınıfına ve ezilen dünya halklarına, yoğun bir sömürü, işsizlik, açlık, yoksulluk, savaşlar yaşatmasının yanı sıra, doğayı ve çevreyi de katlederek tüm canlılar için yaşanmaz hale getirmektedir.

Kuruluşundan itibaren Türk, Kürt uluslarına, ezilen azınlık milliyet ve inançlara, kadınlara, LGBTİ+’lara, gençlere, kısacası tüm halkımıza düşman olan TC rejimi, salgın karşısında elbette halkı düşünerek önlem almayı değil, patronlara kaynak aktarıp, halka banka hesap numarası gönderip para toplamayı seçmiştir.

Bu bir tercih değildir. TC devletinin sınıf karakteridir. Onun emperyalist kapitalist sisteme göbekten bağımlı yapısı, halk düşmanı karakterinin ürünüdür” şeklinde sürdürüldü.

Faşist devlet, salgında da açıkça görüldüğü üzere, işçi sınıfına, köylülere, emekçilere, kısacası çalışan bütün sınıf ve tabakalara düşmandır. Bir yandan “evde kal” çağrısı yaparken diğer yandan “çarklar dönmeli” diyerek emekçileri çalışmaya zorlamaktadır. Bunun anlamı işçi sınıfına ve emekçilere “virüs mü, işsizlik, yoksulluk, açlık mı?” ikileminin dayatılmasıdır.

Nitekim sadece Nisan ayında 220 işçi çarklar dönerken katledilmiştir. Sağlıksız koşullarda çalıştırılan binlerce işçiye virüs bulaşmış, 103 işçi korona virüsten dolayı yaşamını yitirmiştir. Binlerce işçi ise işsiz kalmıştır.

SB açıklamasını, “Faşist devlet, salgını fırsata çevirerek, infaz düzenlemesi adı altına hapishanelerde olan mafya bozuntusu çetecileri, katilleri, tecavüzcüleri serbest bırakmış, devrimci, yurtsever ve komünist tutsakları ölüme mahkum etmiştir. Kürt illerinde ve sınır dışında askeri operasyonlara devam etmiş, belediyelere kayyum atamaları sürdürülmüş, tutuklama saldırılarını sürdürmüştür.

Bir yandan “evde kal” çağrısı yaparken, diğer yandan eve hapsettiği kadınların erkekler tarafından katledilmesine göz yummuştur/yummaktadır. Nisan ayında erkekler tarafından en az 34 kadın, erkek şiddeti sonucu katledilmiş, 22 kadın ise yaralanmıştır.

Faşist devlet doğaya ve hayvanlara da düşmandır. Virüs salgını devam ederken, doğa ve çevre talanına devam edilmiş, rant ihaleleri aksatılmadan gerçekleştirilmiştir. Hayvanlara yönelik saldırılar da devam etmiş, failler ise serbest bırakılmıştır.

Ölümsüzlüğünün 47. yılında Kaypakkaya yoldaşı anarken, onu bir ilah olarak değil gerçeklere komünistçe yaklaşan bir önder olarak ele aldığımızı tekrarlıyoruz. Kaypakkaya, görüntüde değil özünde ihtilalcidir. Kaypakkaya, teori ve pratik bütünlüğüdür. Kaypakkaya, dogmatizmin, öznelciliğin, şovenizmin ve her türden gericiliğin düşmanıdır. Kaypakkaya, kendi teorik gelişiminde de rahatlıkla izleneceği gibi “bayatı atıp tazeyi alma”dan yanadır. Kaypakkaya, hayata karşı ihtilalci, gerçeklere karşı devrimcidir. Kaypakkaya, içinde bulunduğu koşulların tahlili, kitlelerin eyleminin ve sınıf mücadelesinin andaki tezahürüdür.

Kaypakkaya yoldaşı katledilişinin 47. yıl

dönümünde bir kez daha anarken, onun gözbebeği olan partisine, partimizin çağrısına yanıt olalım. Sınıf mücadelesinin engin denizinde birer damla olalım. Damlalarla fırtınalar biriktirip, kasırgaya hazırlanalım. Partimizi savaş içinde, silahlı mücadelenin ateşinde yeniden ve yeniden örgütleyelim.

İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzdür!” şeklinde bitirdi.

Kaynak: tkpml.com

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu