GüncelMakaleler

DENGE AZADÎ | Eyn Îsa Direnişinde Erdoğan’ın Sonunu Görmek…

"Eyn Îsa’nın kaybedilmesi ile birlikte Özerk Yönetim’in, dolayısıyla Rojava Devrimi’nin kaderi büyük tehlikeye girecektir. Bu oyunu bozmanın tek yolu Eyn Îsa’da süren direnişe ortak olmak olacaktır"

Eyn Îsa, Kürtçe ismiyle Kaniyê Bozanê, bu süreçte üzerinde en çok hesap yapılan kent.

TC destekli çeteler iki aydır kenti ve çevresindeki köyleri yoğun bir şekilde bombardımana tabi tutuyor. Hedef belli; kentin ne pahasına olursa olsun Özerk Yönetim’den koparılması. Eyn Îsa; Tabqa, Raqqa, Kobanê ve Minbîç’e olan yakınlığı ile oldukça stratejik bir yerde bulunuyor. Bu kentin çeteler tarafından alınması ile birlikte Gre Spî-Eyn Îsa hattından bir yay şeklinde Minbîç’e ya da Kobanê’ye saldırılması içten bile olmayacak.

İkinci olasılık ise, kentin rejime devredilmesi. Amaç kentin Özerk Yönetim’in elinden alınması. Hangi devletin denetiminde olduğu şimdilik tali bir sorun. TC, işgal planları yaparken bunun alt zeminini oluşturmada kullandığı en önemli çelişki emperyalizm ve ezilen halklar arasındaki çelişkidir. Burada devreye daha ziyade Rusya’nın emperyal çıkarları giriyor.

Rusya, kentin rejime devredilmesini bir aydır açıkça talep ediyor. TC ve çetelerini bir “sopa” gibi kullanarak, QSD güçlerini ve kent askeri meclisini yıpratma gayretinde. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme politikası… “Ya kentten çekilirsiniz ya da TC ve çeteleri kenti işgal edecek” tehdidi ile QSD güçleri ile masaya oturan Rusya, umduğu cevabı bulamadığı için TC ile ortak devriyelerini artırdı, bombardımana göz yumdu.

Rusya’nın Eyn Îsa’daki Amacı

Rusya’nın kenti rejime devir talebi elbette masum bir talep değil. Kentin stratejik konumunun farkında. Önceki ay, QSD ile yapılan görüşmelerde kentin 3 yakasına ortak noktalar kurulması yönlü anlaşma sağlanmıştı. Amaç, kenti çetelere karşı korumaktı. Ancak Rusya bu ortaklaşmada nasıl rol oynayacağını ilan ettikten sonra, Eyn Îsa Askeri Meclisi ve QSD güçlerinin çetelere karşı savaşta yalnız oldukları açığa çıkmış oldu. Kentin rejimin elinde olması, Rusya’nın Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetim toprakları üzerinde daha fazla baskı unsuru oluşturacağının işareti demektir.

Aynı zamanda Türk askeri gücünün “ortak devriye” adı altında kente sokulması anlamına geliyor. Rusya’nın en iyi bildiği taktik, TC askeri varlığını ve çetelerin saldırısını QSD’ ye karşı “sopa” olarak kullanması. Sonraki adımın Minbîç, Şehba ya da Tabqa olmasının kaçınılmaz olacağı tüm askeri kaynaklar tarafından teyit edilmekte. Bu bölgede, Rojava’nın elektrik gücünün esası üretiliyor. Buranın elden çıkması ya da sürekli tehdit altında kalması, Özerk Yönetim halkını ciddi oranda etkileyecektir. Serêkaniyê işgali ile Rojava halkının nasıl susuzluğa mahkûm edildiği tecrübelerle sabit.

Rusya’nın amacı Rojava’nın batı yakasına daha fazla hükmetmek. Bu anlamda İdlib ile paralel Eyn Îsa’yı pazarlık aracı olarak devreye sokuyor. Oradaki çetelerin varlığını, TC’nin Rojava’da istendiği takdirde “sopa” rolünü oynaması, istendiğinde geri çekilmesine şart koşuyor. Bu politika TC’nin de karşı çıkmadığı bir politika. QSD güçlerinin yıpranması, kayıp vermesi, kentlerin ne pahasına olursa olsun Özerk Yönetimin denetiminin dışına çıkması vs. TC’nin isteyip de bulamadığı türden politikalar.

Rusya ve rejimin ne amaçladığına bakıldığında Özerk Yönetim’in elindeki toprakları İdlib’e göre daha fazla önemsediği görülüyor. Birincil hedefleri, Özerk Yönetim elindeki kentlerin birer birer ele geçmesi.

Eyn Îsa’ya yönelik saldırıların boşa çıkarılması, sızmaların püskürtülmesi karşısında rejimin Özerk Yönetim’e yönelik başka girişimleri de oluyor. Bu yöntemlerden birisi, Difa’al Watani adında çete grupları oluşturarak Qamişlo ve Hesekê gibi kentlerde Özerk Yönetim’e bağlı asayişlere saldırmak. Şimdiye kadar en güçlü saldırılar Qamişlo’da cereyan etti.

Başvurdukları diğer bir yöntem ise Deir ez-Zor’da çetelerin QSD’ye saldırtılması, diğer yandan ise aşiretlerin Özerk Yönetim ile olan bağlarına zarar vermek. Bu anlamda önde gelen aşiret liderlerini suikastlarla öldürtülmesi açığa çıkmıştı. Son olarak Şam’da Kürt yurtseverlerin tutuklanması gerginliğin tırmanmasına neden olmuştu.

Yeni Hesaplara Karşı Direnişi Sahiplenmek

Rejim, Özerk Yönetim’i kabul etmediğini her fırsatta dile getirmeye devam ediyor. Bu, rejimin Baasçı Arap milliyetçiliği temelinde Özerk Yönetim’e yaklaşmasının bir ürünü iken, ortaya çıkan Rojava Devrimi kazanımlarının bir süre sonra kendi devlet varlığına büyük tehdit oluşturacağının da farkında olduğu anlamına geliyor. Diğer bir mesele ise Rusya’nın bölgedeki emperyal çıkarları açısından Rojava Devrimi’nin bir engel teşkil etmesi. Elbette aynı durum ABD emperyalizmi açısından da geçerli. Rojava Devrimi’nin belli düzeyde emperyalizmin bölgede gerici odaklarla ilişkilerine zarar vermesi, ABD ve Rusya’nın Özerk Yönetime olan yaklaşımını belirliyor.

Eyn Îsa’ya olan işgal saldırısına ABD şimdilik sessiz kalıyor. Ancak bir yandan silah sevkiyatından geri durmuyor. ABD’nin son yıllarda attığı adımlar, TC’ye öncelik vereceğini ve hesaplarını esasta faşist TC üzerinden yaptığını ortaya koyuyor. Rusya TC’yi geçici olarak bir “sopa” politikası şeklinde kullanırken, ABD geleceğe yönelik TC ile daha kapsamlı bir çalışma içinde.

ABD bu anlamda TC, İran ve Baas iktidarlarının Kürtlere yönelik politikalarının farkında olarak, bir yandan Rusya’nın hâkimiyet alanının genişlemesine engel olma amacında iken diğer yandan TC’nin Suriye topraklarını daha fazla işgal etmesini sağlıyor. Son beş yıllık sürece baktığımızda TC’nin Rojava’ya yönelik işgalleri bunu kanıtlıyor.

Bu anlamda Eyn Îsa’nın TC kontrolündeki çetelerce işgal edilmesi, ABD’nin politikalarına ters düşmemekte, aksine stratejik noktanın TC denetiminde kalması dolaylı olarak ABD’nin daha güçlü denetimini de beraberinde getirecektir. Fırat’ın doğusuna yönelik Rusya’nın etki alanının daraltılması anlamında önemli bir adım olacaktır. ABD, bu politikasıyla da TC’yi bir savaş aracı olarak kendi politik çıkarlarına göre daha avantajlı görmektedir. Bu sadece ABD’nin değil aynı zamanda Almanya başta olmak üzere birçok AB emperyalistlerinin de politikası durumundadır. TC, Alman devleti açısından silahlanma müşterisi olarak eşi bulunmaz bir devlet durumunda.

Suriye Demokratik Ulusal Dayanışma Partisi Kadın Örgütlenme Sorumlusu Muna El Xelef; “Doğu ve Batı Fırat bölgelerini, yine bütün Özerk Yönetim bölgelerini birbirine bağlayan köprü olduğu için; işgalci Türk ordusu Eyn Îsa bölgesini işgal ederek bölgeleri birbirinden ayırmak istiyor” derken durumu özetliyor.

Eyn Îsa; Kürtlerin Kaniyê Bozanê’si, aylardır saldırı altında. Çeşitli milliyetlerden oluşan Eyn Îsa halkının öz savunma aracı olan Askeri Meclis’in direnişi kararlı bir şekilde devam ediyor. Rus ve ABD emperyalistleri ile TC ve rejim güçlerinin ortak istemi bu kentin Özerk Yönetim’den koparılması. Sadece Ocak ayı içerisinde her gün bombalanan Eyn Îsa’nın özellikle M4 yolu üzerinde kalan Mişerfa köyüne yoğunlaşan saldırıların amacı devamında M4’ün kontrol altına alınması.

Bu köyün düşmesi ile Eyn Îsa önemli oranda kuşatılmış olacak. TC sınırına paralel, Halep’ten Irak sınırına uzanan M4 yolunu ele geçirmeye çalışan çeteler, ikmal hatlarını kesmek ve kendi ikmal yollarını genişletmek istemektedirler. M4 yolunun ele geçirilmesi, QSD ve Özerk Yönetim’in hareket alanını önemli oranda azalacaktır.

TC, Eyn Îsa’yı ele geçirdiği takdirde AKP/MHP ikilisinden oluşan faşist TC iktidarı görece rahat nefes alacak, devrimci-demokrat-yurtsever kesimlere karşı daha saldırgan olacaktır. Bu rahatlığı yaşatmamak, faşizmin hamlelerini boşa çıkarmak için Eyn Îsa’nın sahiplenilmesi elzemdir. Rojava’ya saldıran TC’nin hayalleri boşa çıktıkça iktidarın kendi sonunu yakınlaştırdığını görmek, Eyn Îsa direnişine daha fazla anlam yüklüyor. Eyn Îsa direnişinde iktidarın yaklaşan sonunu görmek, ezilenlerin cesaretini artırmalı.

Bu direniş salt bir kentin ya da bölgenin savunması değil, stratejik bir noktanın savunulmasıdır. Bu aynı zamanda, tüm Rojava’nın kaderini belirleyecek emperyalist politikaların boşa çıkarılıp çıkarılmayacağını belirleyen bir direniştir. Bu anlamda QSD ve Askeri Meclis güçleri kararlı bir şekilde direnmeye devam ediyorlar.

Eyn Îsa direnişi sadece Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni ilgilendiren bir sorun değildir. Aynı zamanda bölge çapında emperyalizme karşı duran tüm ezilenlerin ortak sorunudur. Zira Eyn Îsa’nın kaybedilmesi ile birlikte Özerk Yönetim’in, dolayısıyla Rojava Devrimi’nin kaderi büyük tehlikeye girecektir. Direniş bu anlamda daha geniş bir yelpazeye yaygınlaştırılmalıdır.

Türkiye ve Kürdistan’ın diğer parçalarında yer alan kitlelerin Eyn Îsa direnişini sahiplenmesi ve destek vermesi gerekir. Bu oyunu bozmanın tek yolu Eyn Îsa’da süren direnişe ortak olmak olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu