GüncelMakaleler

YORUM | Venezuela’dan Çıkan Ezilen Dersi

"Venezuela; kaçmaktan, koşmaktan, hoplayıp zıplamaktan bitap düşmüş bir otçul gibi peşine takılan avcıların hangisine ne kadar parçasını yem yapacağına karar vermenin kederini yaşıyor"

Venezuela; kaçmaktan, koşmaktan, hoplayıp zıplamaktan bitap düşmüş bir otçul gibi peşine takılan avcıların hangisine ne kadar parçasını yem yapacağına karar vermenin kederini yaşıyor.

Maduro, türlü ayak oyunları ve hilelerle burjuvaziye yaraşır bir döneklikle iktidarda kalmaya, Guaido ise sırtını sıvazlattığı ABD’nin yürü ya kulum nidaları ile iktidara oynamaya çalışıyor.

Chavez’in ölümünün ardından her gün büyüyen iç çekişmelerle dizleri üzerine eğilmesi için dış düşman unsuruna ihtiyacı bile olmayan Venezuela’nın bugün ki ekonomik çöküşü yetmiyormuş gibi emperyalist kıskaçlar biraz daha sıkıldı.

Uzay çağının, robotiğin, yapay zekanın, bilişimin gırla konuşulduğu şu günlerde kapitalizm yeni bir tıkanma ile karşı karşıya. AB’nin en büyük 3’üncü ekonomisine sahip olan İtalya, Ulusal İstatistik Enstitüsü (İSTAT)’nün açıkladığı verilere göre 2018 yılının sonunda resesyon (durgunluk dönemi)’a girdiğini duyurdu.

Emperyalizm geldiği yerde tıkanıklığını aşmak için bloklarını keskinleştirdi. Ekonomi ve kapitalistleşme yarışında geri bıraktırılan yarı-sömürge ülkelerdeki her kriz emperyalistlerin dalaşına sahne oluyor.

Başlarını ABD ve İngiltere’nin çektiği blok Guaido ile Rusya ve Çin’in çektiği blok Maduro ile flörtleşiyor. Minderde yer bulamayanlar ise şimdilik diyalog çağrıları ile yetiniyor. Anti-emperyalist bir kisveyle sosyalist görünümlü Bolivarcı yönetimin anti-liği ABD bankalarındaki Venezuela parasının Guaido’nun kullanımına verildiğinin açıklanmasına kadar sürdü. Türkiye’de yağmasak da gürültü koparalım siyasetini yol edinmiş izliyor. Dik dur eğilme diyerek Maduro’nun arkasında görünen Tayyip Erdoğan, ABD’nin yaptırım açıklamalarından sonra Türkiye parasıyla Venezuela altınını bile satın alamıyor.

Venezuela halkı için işler her geçen gün biraz daha kötüye gidiyor. Amerikan Doları’nın karşısında Venezuela Bolivarı her gün -öyle birkaç küçük oynamayla da değil- hane sayılarıyla birlikte eriyip gidiyor.

“McDonalds’ın bütün dünyada şubeleri olması nedeniyle bazı ekonomi hesaplamalarında kullanılan BigMac endeksine göre asgari ücretli bir Venezuelalının McDonalds’ta bir hamburger yiyebilmesi için 1,5 ay çalışması ve kazandığı parayla başka hiçbir şey almaması gerekiyor.” (Cemal Tunçdemir, 23.06.2018, t24.). “Venezuela parası öylesine değersiz hale geldi ki, tartıyorsun, bir rulo tuvalet kağıdı almak için gerekli olan para, tuvalet kağıdından ağır geliyor.” (Yılmaz Özdil, 26.01.2019, Sözcü.).

Tüm bu çökertilmişlik eşliğinde Venezuela halkına Maduro gibi bir halk düşmanının yerine Gauido gibi başka bir halk düşmanı tarafından idare edilmesini istemesi bekleniyor. Suya sabuna dokunmayan, Venezuela halkının gelecekteki günlerinde bir gıdım dahi huzuru bulamayacağı alternatifler efsane fikirlermiş gibi çıkartılıp duruyor, acil seçim çağrıları, demokratikleşme vaazları veriliyor. Tüm bunlarla Hasan Servet Öktem’in tam da yerinde sorduğu, “Venezuela halkının çilesi nasıl sona erer?” (Venezuela Çıkmazı, 28.01.2019, t24.) sorusunun cevabı emperyalistler tarafından ustaca gizleniyor.

Bugün Venezuela’da olduğu gibi proletaryası devrimci bir programla örgütlü olmayan tüm halklar, proletaryası devrimci bir programla örgütlenip o program dahilinde çalışmasına başlayana kadar düşmanları arasında yalpalayıp durmak zorundadırlar. Venezuela halkının başına gelen bela budur. Devrimciler için Venezuela sürecinden ders çıkartılmak isteniyorsa buraya odaklanmak devrimci mücadeleye yarar sağlayacaktır. Halk düşmanı Erdoğan’ın yerini, eli ezilenlerin kanıyla yıkanmış başka bir faşistin almaması için proletarya ve ezilen tüm halk katmanları içerisindeki kök salıp büyümekten başka çözüm yoktur.

Devrimciler, işçi sınıfını bugün Deriteks Sendikası örneğinde olduğu gibi çareyi deriden yaptırılan Türk bayrağının arkasına sığınarak Binali Yıldırımla poz vermekte bulan sendika ağalarından kurtarmakta zorunludur. Devrimciler, dağınık olduğu için bir güç olamayan özneleri birleştirerek bir güç haline dönüştürmek ve devrimcileştirmekte zorunludur.

Ülkede, Türk Lirası her ne kadar tuvalet kağıdından hafif olsa da 32’li paketi 40 lirayı aşan orta halli bir tuvalet kağıdını kullanmak lüks haline geldi.

Bugün ne Türkiye halkının ne Venezuela’nın ne de başka bir geri bıraktırılmış ülke halkının başına gelen ekonomik “felaket” kötü değildir, kötü olan Komünist örgütlenmenin halkın gücü olarak sahnedeki eksikliğidir, tıpkı Türkiye’de olması muhtemel olan “felakette” olacağı gibi.

Bunun yaşanmaması için ezilenlere yönelik her saldırının, her an yoksullaşmasının, zapturapt altına alınmanın karşılığı olarak ezilenlerin günden güne örgütlenmesi, örgütlü gücünü büyütmesi tek çıkar yoldur. Küçük hesap peşinde koşmayan, doğru devrimci çizgi için sürekli çabalayan KP var olduğu sürece proletaryanın devrimci bir güç olması mümkündür.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu