DünyaGüncel

Partizan’dan Hamburg’ta panel

“Emperyalist savaşlara karşı yaşasın işçi sınıfı ve dünya halklarının birliği ve mücadelesi” konulu panel Hamburg’da yapıldı.

Hamburg ATİF derneğinde yapılan Panele Sınıf Teorisi, MLPD ve Partizan temsilcileri katıldı. Ukrayna’daki savaşın kızıştığı, Atom bombalarının kullanıma hazır hale getirildiği üçüncü dünya savaşına hazırlıkların hummalı bir şekilde devam ettiği bir süreçten geçiyoruz.

ATİF olarak Ukrayna’da, Ortadoğu’ da ve dünyanın birçok bölgesinde süren bu haksız savaşlara karşı  nasıl bir tutum alacağımıza ve neler yapmamız gerektiğine dair komünist devrimci cephenin görüşlerini Hamburglularla paylaştık.

Partizan temsilcisi konuşmasında:. “ savaşın farklı araçlarla politikanın sürdürülmesidir” dedi. Ukrayna’daki savaşın SSCB’nin dağılma sürecinden başlayan bir başlangıcı olduğunu, Varşova Paktı ülkelerinde özellikle ABD ve Almanya’nın yıllardır faaliyet yürüttüğü ve Rusya’yı bu dağılan ülkeler üzerinden kuşatmaya çalıştığı aslında Rusya’nın Kırım işgalinin ’de buna bir yanıt olduğunu söyledi.

Joe Bidon’ ın  oğlu ve John Kerry’ nin damadının Ukrayna’da biyolojik silah üreten Laboratuvarlarının olduğu, Alman Nazilerinin ve İŞİD çetelerinin buralarda faşist Ukrayna Hükümetine muhalif olan Sendika binalarının bombalanması, buradaki işçilerin, komünistlerin “vatan haini” denerek öldürülmesi.

Ortadoğu’daki vahşetin ve cinayetlerin buraya  da taşındığını belitti. Kendi devletine güvenmeyen, at izi ile it izinin birbirine karıştığı  bu ülkede insanların çaresizlik içinde ülkeyi terk ederken bu seferde göç ettikleri ülkelerde Suriye örneğinde olduğu gibi bu ülkelerin ucuz ve güvencesiz işçileri konumuna düştüklerini belirtti.

NATO ve ABD’nin bir Rusya korkusu yaratarak bu savaşın; İsveç ve Finlandiya’yı yanına çektiğini, Almanya ve Fransa’nın yıllardır PESCO savunma anlaşması ile oluşturmaya çalıştığı Avrupa Ordusu’nun engellendiği, Kafkas ülkelerine güven verdiği ve Ukrayna’nın sanki dünyayı doyuran bir ülkeymiş gibi yaratılan suni gıda krizi ile kitlelerin korkutularak NATO’nun yanına çekilmeye çalışılması gibi sonuçları olduğunu söyledi.

Rusya ise geçmişinin kızıl renklerini görünür kılarak, Ukrayna’yı faşist bir ülke olarak göstererek, içerdeki savaş karşıtı hareketleri bastırmaya ve yanına çekmeye çalışarak geçmişteki geçmişteki sosyal emperyalist geleneğini sürdürdüğünü belirtti. Biz bu emperyalist savaşın bir tarafı değiliz. Ukrayna’daki Komünist hareketin ve devlerin savaşında ayaklar altında kalan Ukrayna halkının, işçi ve emekçilerinin  yanındayız” dedi.

Sınıf Teorisi Temsilcisi’ de konuşmasında emperyalist savaşların stratejik hedefleri olduğu Rusya Karadeniz’i güvenceye almaya çalışırken, NATO’ nun da Polonya’ya Nükleer silahlar yerleştirerek, Ukrayna’yı işgal ederek, Belarus’ da Ukrayna’da yaptığı gibi yönetimi ele geçirmeye çalışarak Rusya’yı kuşatmaya çalıştığını söyledi. Güncel olduğu ve savaşın yayılmasının aracı olduğu için Ukrayna’dan bahsedildiği aslında dünyanın bir çok yerinde bu tür savaşların yıllardır sürdüğünü Ukrayna’ya gösterilen ilginin bir Şengal’ e, Afrin’ e gösterilmediğini belirtti. Komünist devrimcilerin görevlerinin Yıllar önce ikinci Enternasyonalde söylenenler olduğu ve hala güncelliğini koruduğunu söyledi.

O dönemde Komünistlerin kurduğu politik platformların demokratik kitle örgütlerine baskı aracı olarak kullanıldığını hatırlattı. Savaş karşıtı olmak hepimizin görevi ancak bunu bir söylem olmaktan çıkararak pratiğe dökmek ve daha örgütlü bir mücadele yürütmek gerekiyor” dedi.

MLPD temsilcisi konuşmasına Stefan Engel’ in yoldaşça selamlarını ileterek başladı. Ekonomik olarak istikrarsızlığın yeni bir sürece girdiği bunun da III. Dünya savaşını kaçınılmaz hale getirdiğini söyledi. Emperyalist ülkeler açısından Pasta küçüldü çünkü pastadan pay isteyen Türkiye gibi yeni emperyalist ülkeler çıktı. ABD ve ÇİN arasında rekabet var ve dünya yeniden paylaşılıyor. Bu savaşın kaçınılmaz oluşunun belirtileri 2008 krizinin ardından Korona’ nın bu krizi derinleştirmesi, ABD, Çin gibi ülkelerin bile borç batağı içinde yüzmesi, üretilen malların elde kalması, insanların alım gücünün düşmesi, silahlanma yarışının artması, iç faşistleşmenin dünya çapında bütün ulus devletlerde artması, ABD’nin çizdiği sınırların artık ortadan kalkması bu emareler 1. ve 2. Dünya savaşı öncesinde de vardı.

Kitleler artık eskisi gibi yaşamak istemiyor. Korona çıkmadan önce 2019’da yaşanan ayaklanmalar (40 dan fazla ayaklanma oldu. Şili, Ekvator, Lübnan, Kolombiya, Hindistan’da 200 milyon kişi greve giderek Guinness rekorlar kitabına girdi. Bütün dünyaya yayılan George Floyd ayaklanması gibi). Şu anda Tunus’ da 200 bin emekçi sokaklarda. Almanya’da bile işçi ücretleri % 4,5 oranında düşmüştür. Asgari ücret 1600 Euro dur ve Enflasyon %15’ lere kadar çıkmıştır.

Çözüm olarak; endüstri ve sanayi proletaryasına dayanan işçileri savaşa karşı birleştiren bir barış hareketi oluşturmalıyız. Bu pasif değil tam tersine aktif bir barış hareketidir. Sadece savaşı önleyen direnen bir barış hareketi değil aynı zamanda Sosyalizmi bu sisteme karşı alternatif olarak koyan bir barış hareketinden bahsediyoruz. Ulus devlet sınırları içine hapsedilmiş bir barış hareketi değil tam tersine uluslararası bağlantıları olan bir barış hareketi.

ICOR’ da bu ihtiyacın bir ürünüdür” dedi. Sorulan sorularla konu daha anlaşılır bir hale geldi. Ayaklanmalara bir adres olmak için kitlelerin güvenini kazanmanın ve halkların ve işçilerin birleşik mücadelesinin önemi tekrar vurgulandı.

ATİK, Yeni Kadın ve YDG’nin de çağrı yaptığı Münih  Garmisch-Partenkirchen’de bu ayın 26-28’inde yapılacak emperyalistlerin  G7 zirvesine karşı oluşturulan “Alternatif Zirve’nin” duyurusu yapıldı. Ayrıca 2 Temmuz’da Berlin’de  Bebelplatz’ da saat 14:00 de yapılacak olan, 30 dan fazla örgütün katıldığı ” Sizin Savaşınızı biz finanse etmiyoruz” yürüyüşünün duyurusu da yapıldı.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu