GüncelManşet

DERSİM DOSYASI -2- | Dersim’de ekonomik durum üzerine

Bölgede ekonomik yapının şekillenmesi ülkemizin yarı-sömürge yapısının bir parçası olarak ve geçtiğimiz yüzyılın belli başlı tarihsel olaylarının etkisiyle oluşmuştur. Bölge gerçekliğinin ekonomik alandaki en kestirme tarifi üretim damarlarının ciddi düzeyde kesilmiş/hasarlı olmasıdır. Yarı-sömürge yapının getirdiği dengesiz gelişim koşullarının yanı sıra 1915 Ermeni Soykırımı, 1938 Dersim Katliamı, 12 Eylül AFC’sinin sonrasında başlayan ve 1994’te doruğuna çıkan köy boşaltma saldırısı, uzun yıllar devam eden ambargo süreci üretimin bugünkü durumunu şekillendirmiş ve alt yapısını oluşturmuştur.

1915’te Ermeni Soykırımı’nın gerçekleşmesi bölge üretiminde ve ticaretinde ciddi düzeyde bir kırılma yaratmıştır. (Benzer durum tüm Türkiye Kürdistanı’nda olduğu gibi ülke geneli için de geçerlidir.) Bunun nedeni Ermeni ulusunun üretim ve ticaret üzerindeki etkisidir. Tarihsel süreç içerisinde oluşan bu durum 1915 ile birlikte kendi doğal gelişim sürecinden çıkmış bahsini ettiğimiz kırılma gerçekleşmiştir. 1938 Katliamı esas olarak Türkiye Kürdistanı’nın ilhak sürecinin bir parçasıdır. Henüz yeni kurulmuş olan TC devletinin kendi sınırları içinde yarı-özerk/özerk yaşayan Dersim’in belli bölgelerinin, bu bölgelerdeki aşiretlere dayanan güç odaklarının denetim altına alınması amacıyla yapılmıştır. Bu sürecin öncesi de vardır ancak doruk noktasına ve nihayetine 1938’de kavuşmuştur. Katliam ve sürgünlerle geniş bölgeler insansızlaşmış, üretim durmuş, en önemli etkisi ise aşiretlerin vurgunculuk ve özgün vergilendirmelerle oluşturdukları ekonomiye son verilmiştir. Bundan sonrasında Dersim doğal köy ekonomisinin baskın olduğu ve devletin gözünde asayiş problemi olmaktan ötürü üretime dair bir yatırımın yapılmadığı bir alandır.

T. Kürdistanı’nda başlayan iç savaşın, devrimci hareketin ve geleneğimizin de etkisi ile TC devleti açısından ciddi bir hal aldığı 87-94 yıllarında gerçekleşen köy boşaltma saldırısı, doğal köy ekonomisine ciddi bir darbe vurmuştur. Bu sadece köylüye değil, buna dayalı şekilde gelişen ticarete de ciddi bir darbe olmuştur. Bölge dışına göç edenlerin yanında il ve ilçe merkezlerinde buraların kaldıramayacağı bir nüfus birikmiş, bölge açısından biçimsiz bir görünüm açığa çıkmıştır. Bilindiği gibi şehirler kendi içine kapalı feodal ekonominin çözülmesi sonucu üretim ve ticaretin gelişmesi ve merkezileşmesine paralel ortaya çıkmıştır. Oysa Dersim’de durum bu değildir. İl ve ilçe merkezleri katliam, sürgün ve göçlerin sonucunda oluşmuş, kırsal ekonomiden kopamamış, bildik şehirleşme sürecine uygun gelişmemiştir. Bu yarı-sömürge yapının olduğu kadar bölgenin kendine özgü süreci ile de ilgilidir.  

Bu durumunun sonucu olarak kırsal görünümün baskın olduğu Dersim’de köy nüfusu, il ve ilçe merkezlerindeki nüfusa göre ciddi düzeyde azdır. Buna rağmen ilçe merkezleri üretim, ticaret konusunda gelişim göstermekten ziyade büyük çaplı köy görüntüsü vermektedir. Merkezlerde ekonominin zayıf yapısına oranla nüfusun fazla olması ciddi bir işsizlik sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu durum çalışmak için bölge dışına göçe neden olmaktadır. Öte yandan bölgeye dışarıdan (akrabalardan) gelir akışı ekonomik yaşama önemli düzeyde katkı sunar haldedir.

 

Bugünkü Duruma Dair

Tarihsel arka planın bir sonucu olarak doğal köy ekonomisi geri dönülmez biçimde bozulmuş durumdadır. Köylerde tarım, hayvancılık, arıcılık, meyve-sebze yetiştiriciliği başta gelen üretim alanlarıdır. Genel olarak köylünün üretimi geçimliktir. Baskın olan küçük köylü üretimidir. Bahsini ettiğimiz alanlarda büyük çaplı üretim gerçekleşmemektedir.

Köylüler üretim sonucu elde ettikleri ürünleri ya kendi olanakları ile elden çıkarmakta (tanıdık, akraba, hemşehri çevresine satmakta) ya da bölgede iş yapan tüccara vermektedir. Üretimin tek bir alanında yoğunlaşma sık görülen bir durum değildir. Emperyalist politikaların tarımsal üretim üzerindeki etkilerinin yanı sıra bölgenin arazi yapısının hayvancılığa daha uygun olması görece büyük sürüleri ortaya çıkarmıştır. Ancak bunlar ne pazara etki edebilecek düzeydedir ne de dış etkilere karşı korunaklıdır. Bunun nedeni sermaye yapısının zayıflığıdır. T. Kürdistanı’nın diğer bölgeleri ile kıyaslandığında büyük sürüler bile aslında küçüktür. Tarımsal üretim bölgenin ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde değildir. Köylüler ya hayvan yemi ekmekte ya da kendi un ihtiyacını karşılayacak düzeyde ekim yapmaktadır. Çoğu durumda un bölge dışından hazır alınmaktadır. Bunun nedeni esas olarak girdi fiyatlarının yüksekliğidir. Yani çalıştığına değmeyen, masrafını karşılamayan bir durum geçerlidir. tarımda makine kullanımı (traktör, patos, biçer) yaygındır. Ancak toprak tarımının güçlü olmamasından dolayı yoğun bir makine kullanımından bahsedilemez. Traktör taşıma vb. işler içinde yoğun olarak kullanılmaktadır.

Üretim açısından daha elverişli olan hayvancılık daha fazla tercih edilir durumdadır. Küçükbaş hayvancılığın yanısıra bakımının daha kolay olmasından kaynaklı büyükbaş hayvancılık da yapılmaktadır. Hayvancılık et üretiminin yanısıra peynir, çökelek, tereyağı gibi ürünlerin üretimini de sağlamaktadır. Genel olarak hayvancılık, birinci olarak, bölgede hakim olan tefeci tüccar ekonomisi, ikincisi emperyalist politikalardan kaynaklı gelişebilir durumda değildir. Köylünün beslediği hayvanlar yem fiyatlarının pahalı olmasından dolayı iyi beslenememekte ayrıca çoğunlukla iyi cins olmadığından iyi verim vermemektedir. Yine tüccarlar alım yaparken kilo-fiyat göz kararı olmaktadır. Bu durumda elde edilen gelir de azalmaktadır. Yine veteriner ve ilaç fiyatlarının yüksek olması salgın hastalık durumlarında köylünün elindekini kaybetmesine sebep olmaktadır. Tüccarlar alabildikleri en düşük fiyattan almakta, çoğu durumda peşin çalışmamaktadır. Tüccarın hayvanları alıp gitmesi, parayı vermemesi, geciktirmesi az rastlanır bir durum değildir. Hayvanlardan elde edilen ürünler de aynı şekilde tüccarların elinde kalmaktadır. Peynir alımı olabilecek en alt fiyattan yapılmakta, pazara birkaç elden geçtikten sonra daha yüksek fiyattan sürülmektedir. Tüccarın da sermaye yapısının zayıf olmasından dolayı en düşük fiyattan alım yapmaya çalışmaları köylüyü onca emeğine rağmen ancak geçimini sağlayacak düzeyde bırakmaktadır. Bir köylü ailesi normalde bir işçiden daha uzun çalıştığı halde yaşam koşulları daha iyi değildir.

Emperyalist politikaların hayvancılığa etkisi özelleştirme ve et ithalatı sonucu yerli üretimin sürekli darbe yemesidir. Hayvan-et fiyatları dalgalı bir seyir izlemekte spekülasyonlara açık bir hale gelmektedir. Örneğin bir dönem büyük baş hayvan fiyatları yükselince köylü buna yönelmekte yaşanan ani düşüşlerle elindeki satamaz ya da yok pahasına satar hale gelmektedir. Küçük çaplı üretimin zayıf yapısı bu tarz durumları kolaylaştırmaktadır.

Bölgede yapılan arıcılık, sebze-meyve üreticiliği de benzer şekilde küçük çaplıdır. Aynı şekilde tüccar ekonomisi burada da işlemektedir ve üretim kendini daha büyük çapta örgütleyebilecek gelişecek koşullara sahip değildir.

Bölgede yaşayanların gelir kaynakları arasında sayabileceğimiz bir diğer şey ormancılık yanısıra mantar, ışkın, gulik, sarımsak toplayıcılığıdır. Bu tarz işler ek gelir kaynağı olarak da kullanılmaktadır. Merkezlerde iş bulamayan ya da köyde geçim kaynağı olmayanlar dönemsel olarak bu tarz işlere yönelmektedir.

Köylüler içinde kooperatif tarzı ekonomik örgütlenmeler çok azdır. Var olanın da üretim üzerinde ciddi bir etkisi yoktur. Köylünün tüccara mahkum olmasının bir nedeni de budur. Devlet eliyle kurulan üretici birlikleri (arıcılık, küçük baş ve büyük baş hayvan yetiştiriciliği alanlarında) yarı özerk bir yapıya sahiptir. Bunlar desteklemelerin dağıtılmasında ve vergilendirmede işlevlidir. Bunun dışında üretimin örgütlenmesinde ciddi katkıları yoktur. Aksine bir dizi yolsuzlukla gündeme gelmektedirler ve bulundukları alanda bütün üreticileri kapsamaktan yoksundurlar. Buna rağmen bildiğimiz kadarıyla bölgenin en büyük üretici örgütlenmeleri bunlardır. Değinilmesi gereken bir başka olgu bölgede kooperatifçiliğe dair kimi girişimlerin dolandırıcılık konusu olmasıdır. Köylülerin ilgisini de çeken bu girişimler bu tür durumlardan dolayı güvensiz yaklaşılan bir hale gelmiştir.

Bölgedeki ekonomik gelişim zayıf olduğundan dolayı işçi sınıfının ciddi bir varlığından söz edilemez. Bir su fabrikası, küçük ölçekli madenler ve taş ocakçılığı, inşaat sektörü il ve ilçe merkezlerinde belirli düzeyde gelişkin olan parekende ticaret ve hizmet sektörü ücretli emekçilerin bulunduğu alanlardır. Kırda büyük çaplı üretim olmadığından bahsini edecek bir tarım proletaryası da yoktur. Buna rağmen başkasına çobanlık yapanlar ve yevmiye usulü çalışan üretim araçlarından yoksun bir kesim tarım proletaryasından sayılabilir. Bu ücretli kesime küçük çaplı devlet memurlarını da dahil etmek gerekir. Bunlar genellikle bölgedendir.

Bölgenin zenginleri ülke geneline göre kıyasladığımızda orta burjuvazinin üst orta kesiminden oluşmaktadır. Dersim’de Sanayi Odası yakın bir zamanda kurulmuştur. Bu durum sermaye gelişimine dair bir fikir vermektedir. Bunların zenginliği, tefeciliğin yanı sıra büyük oranda inşaat sektörüne dayanmaktadır. Zenginleşme yollarından biri düşmandan ihale almaktır. Bölgede önemli bir niceliğe ulaşan düşmanın askeri gücünün ihtiyaçlarını karşılama ciddi bir gelir kaynağıdır. Bunun yanında büyük çaplı orman kesimleri, yol ihaleleri vb. bir gelir kapısıdır.

Tefecilik üretimin küçük çaplı yapısına paralel olarak belli düzeyde gelişmiştir. Küçük üretici bankalardan kolayca istediği parayı bulamadığı için tefecilerin eline düşmektedir. Faiz oranları ise çok yüksek olmaktadır. En genel anlamda tefeci tüccar kesimi bölgedeki ekonomik gelişimin önünde engeldir.

Dersim’de ticaret çok gelişkin değildir. Bu açıdan bakıldığında bölge bir bütünlük göstermektedir. Ticari açıdan il merkezi ile bağları gelişkin olan ilçeler Nazimiye ve Mazgirt’tir. Hozat, Ovacık, Pertek, Çemişgezek ilçeleri Elazığ, Pülümür ilçesi ise Erzincan ile daha sıkı ticari ilişkilere sahiptir. Bununla birlikte esas olarak yaz aylarında il ve ilçe merkezlerinde ticari anlamda bir canlılık ortaya çıkmaktadır. Bunun nedeni bölgeye dışarıdan gelenlerdir. İl ve ilçe merkezlerinde yaygın olan küçük çaplı perakende ticarettir. Dersim’de bir sanayi sitesi bulunmaktadır. Oto tamiri, marangozluk vb. işler burada yapılmaktadır. Aynı işler için çevre iller de kullanılmaktadır.

 

Dersim’den bir Partizan

 

{gallery}dersimde ekonomik durum{/gallery}

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu