Gençlik

Destan Yazan Ajan Polisler!!

Merhaba arkadaşlar,

Önümüzdeki seçim dönemlerini derinden etkileyen, katil devletin şuan ki sözcülüğünü yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı adeta bir kedi gibi köşeye sıkıştıran 17 Aralık yolsuzluk operasyonu’nun beraberinde getirdiği gelişmelerle AKP’nin kirli çamaşırları bir bir ortaya çıktı. Önümüzdeki süreçte bakalım daha neler göreceğiz…

Bizlerin yolsuzluk operasyonu olmadan önce de AKP ve diğer düzen partilerinin hırsız ve sömürücü olduklarını bildiğimiz aşikârdır. Ancak, bu operasyonun kirli manzaraları kitlelere gözle görünür bir delil olmuş, daha önce  “din, iman” diyen AKP’nin yaptığı hırsızlığın “muhafazakâr’’ yapısıyla ters uyuştuğu, halk tarafından daha açıktan görme fırsatı yakalanmıştır.

Son olarak da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile konuşmalarının tapeleri de kitleler önüne sunulmuştur. Ve başbakan seçim konuşmasında  “Ey, polis sen  kimin ajanısın?” gibisinden ifadeler kullanmıştı. Hatta daha da geriye gidersek yolsuzluğa karışan bakan çocuklarını gözaltına alan polisleri de mesleklerinden ihraç etmek gibi hamlelerde bulunmuştu. Bu koşulda Tayyip Erdoğan nazarında polis; ajan, muhbir, işbirlikçi, cemaatin adamı, hatta  “haşhaşi’’ler gibi sıfatlarla yaftalanmıştı. Peki ya Gezi İsyanı’nda destan yazan polis Erdoğan’a göre ne pozisyonda?

Söz konusu aynı polisten bahsediyoruz. Kuşkusuz ki bu ifadeleri kullanan Tayyip Erdoğan’dan beklenmeyecek bir davranış değildir. Cemaat ile kendileri arasındaki pis ilişki deyim yerindeyse;  “Öküz öldü ortaklık bitti.’’ hesabıdır. Çünkü 11 senedir birbirleri arasında mutualist (karşılıklı yararlanma

durumu), halk üzerinde ise asalak (parazit) yaşamış iki kesimden söz ediyoruz. Polis; Gezi İsyanı’nda  “kahraman’’ konumundayken, bu süreçte nasıl oluyor da kendilerine karşıt, ajan gibi davranıyor? Her nasıl çelişkiyse Gezi İsyanı’nda 6 kişiyi öldüren aynı polis, amaç değil de araç olarak kullanıldı diye aynı polis olmaktan çıkıyor?

“Kötü olan mı sevilir?’’

Bir yanda acımasızca 6 arkadaşımızı öldüren, insanları attıkları gaz bombaları ve plastik mermiyle sakat bırakan bu alçaklar seviliyor. Katil olunca, acımasız olunca, zulmedince çift maaşla ödüllendiriliyorlar. Daha da cüretli pratiklerinden biri de Ethem Sarısülük’ün katili polis Ahmet Şahbaz’ın Şanlıurfa’ya terfi edilmesiydi. Halkın canı bu kadar mı değersiz? Çift maaş

verilenler, ödüllendirenler, terfi ettirilenler şüphesiz ki yaman bir çelişkiye düşmekten kurtulamamış olsa ki; aklını yitirmişçesine ve pervasızca bugün polislere saldırmaktadır.

 Ne AKP ne katil polis halkın adaletinden kurtulamayacaklar. Milyonlar suçluların cezalandırılmasında yine rol oynayacaklar. Tıpkı Gezi İsyanı’nda olduğu gibi… Onun için gerçekleri görmekten kaçınmayacaklar, tepkilerini ortaya koymakta geç kalmayacaklardır.

Yaşasın halkın hesap sorma bilinci!

( Ankara’dan Bir YDG’li)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu