Manşet

Devletin oyununu bozalım; Partizan Saflarında Örgütlenelim!(Video-haber)

Askeri ve siyasi operasyonların aralıksız devam ettirildiği Dersim, tüm bu baskılara ve kuşatmaya karşı direnmeye devam ediyor. Kürt coğrafyasının tamamında devletin yürüttüğü bu operasyonlar gerillanın imhasını hedeflemektedir. Ülke gündemini Suriye, kürtaj tartışmaları ile meşgul eden egemenler aralıksız bir şekilde gözaltı ve tutuklamalara devam ediyor. Gazetecilerden, aydınlara, belediye başkanlarından sendika yöneticilerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan bu saldırı furyasında amaç ezmek ve sindirmektir. Sisteme muhalif tüm kesimlere gönderilen mesaj ise aynı içerik ve kapsamdadır. Dersim de dahil olmak üzere demokratik eylemlere katılanlar “terörist” olarak lanse edilerek tutuklanmakta ve uzun yıllara varan hapis cezaları verilmektedir. Yeni bir Dersim Festivali’ne hazırlandığımız günlerde devletin saldırılarında özde bir değişiklik olmamış aksine daha da artmıştır. Bölgede baraj yapımı, siyanürlü altın aramacılığının yanısıra karakol yapımları, uyuşturucu kullanımının yaygınlaştırılması gibi örnekleri artırılacak saldırılar güncelliğini korumaktadır. Barajlara karşı yürütülen mücadelenin sonucu olarak yapımı planlanan barajların bir bölümüne mahkeme tarafından erteleme kararı verildi.

Dersim 38 “özrü”, barajlar, karakollar…

Yine Peri Suyu üzerinde yapımı planlanan baraj halkın mücadelesi ve direnişi ile engellenmektedir.  Devlet bölgeye yönelik sistemli olarak yürüttüğü bu saldırılarda bugüne kadar istediği sonucu esas olarak alamamıştır. Halkın onursuzlaştırılmasını da hedefleyen teslim alma politikaları boşa düşmüştür. Dersim’de devletin saldırı politikalarından bir diğeri de karakol yapımlarıdır. Bölge halkının ibadet yeri olan alanları yıkarak karakol yapılmakta ve “güvenlik” gerekçe gösterilmektedir. Bazıları yerleşim alanlarına yakın olan bu karakollarla halkın yaşamı da denetim altına alınmaya çalışılmaktadır. Halkı onursuzlaştırmanın bir diğer yöntemi olarak devreye sokulan ajanlaştırma ve koruculaştırma politikaları da esas olarak yaşam bulmamıştır.

Dersim ’38’in gündeme geldiği bu dönem içerisinde “özür”e kilitlenerek yürütülen tartışmalarda gerçeklerin üzeri yine örtülmüştür. Katliamın esas sorumlusu olan devlet yine aklanmaya çalışılmış, özür dilenmesi karşılığında halkın yaşadığı acıları bir nebze hafifleyeceği gibi bir yaklaşım ortaya konulmuştur. Dersim katliamı tartışmalarının yapıldığı dönemin hemen ertesinde devlet Roboski’de 34 Kürdü katlederek bu meseledeki duruşunu ve tavrını bir kez daha ortaya koymuştur. Özür dilemenin devlet açısından taşıdığı “önem” kendini bir kez daha kanıtlamıştır. Sadece Roboski’de değil devlet gerillaya yönelik operasyonlarda da kimyasal silah kullanmaktadır. Katliamda ve katliam yöntemlerinde sınır tanımayan devlet ne dün yaptığı katliamları ne de bunlara eklediği yeni katliamları unutturabilecektir. ’38 Dersim katliamı tartışmalarıyla halkın bilincinde yaratılmak istenen yanılsamaya halkımız hiçbir biçimde izin vermeyecektir. Katliamı gündeme getiren CHP’nin diğer birçok konuda olduğu gibi bu konuda da sicilinin hiç temiz olmadığı bilinmektedir. Başta gençlik olmak üzere devlet oldukça sistemli bir politikayla bölge halkının yozlaştırılmasına dönük de adımlar atmaktadır. Özellikle birahaneler üzerinden hayata geçirilmeye çalışılan politikaya karşı devrimciler, bölge halkını bilinçlendirmeye ve örgütlemeye dönük çalışmalar örgütlemiş ve bu konuda başarılı sonuçlar elde etmiştir. Bölge halkının tepkisine neden olan uygulamaların gündeme geldiği bu sorunda diğer önemli nokta da kadın bedeninin sömürüsüdür.

Festivale Sahip Çıkalım;

Partizan saflarında mücadeleye!

Devrimci ve komünist düşüncelerin halk içinde yaygınlaşmasına ve destek bulmasına tahammül edemeyen sistem, son olarak Haziran ayında üniversite öğrencisi yedi genci gözaltına almış ve hepsini tutuklamıştır. 1 Mayıs 2012 kutlamalarının bütün iller ve bölgelerde olduğu gibi Dersim’de kitlesel geçmesini hazmedemeyen devlet, kadın çocuk ayrımı yapmadan kitleye gaz bombalarıyla saldırmıştır. 1 Mayıs ertesinde ise mitinge katılanları terörist olarak göstermiş ve gerçekleştireceği saldırının zeminini hazırlamıştır. 18 Mayıs İbrahim Kaypakkaya’yı anma etkinliklerinin ardından ise gözaltı ve tutuklama saldırısının startını vermiştir. Daha önceki örneklerden de hatırlanacağı gibi Dersim’de İbrahim Kaypakkaya’yı anmak, yapılan anma etkinliğine katılmanın karşılığı uzun yıllar verilen hapis cezaları karşılık verilmektedir. Devletin İbrahim Kaypakkaya korkusu büyüyerek sürecek. Verilen cezalar onun düşüncelerini savunmanın onur olması gerçeğini değiştiremeyecektir. Kurdukları mahkemelerle halk üzerinde yaratılmaya çalışılan korku binlerin, on binlerin Kaypakkaya’yı savunmasıyla boşa çıkacaktır. Onun fikirlerinin bu topraklarda kök salması gerçeğini değiştiremeyecekler. Dersim Kültür ve Sanat Festivali’ni bu gündemlerle karşılayacağız. Devletin askeri ve siyasi operasyonlarına karşı çıkmanın, doğamızı tahrip etmelerine izin vermemenin, bizi kimliksileştirmelerine ve onursuzlaştırmalarına izin vermeyeceğimizi güçlü bir şekilde haykıracağımız bir festival olmalıdır. Bunu gerçekleştirmek içinse festivali sahiplenmeli, dayanışmanın ve sesimizi birleştirmenin vesilesi haline getirmeliyiz. Halkın yaşadığı sorunları dile getirmenin, tartışmanın ve bilinçlendirmenin bir vesilesi olan festival örgütlü gücümüzün de bir yansıması olmak zorundadır. Devlet uygulamaya koyduğu politikaların tümüyle Dersim’i kazanmak istiyor. Devletin kazanması demek Dersim’i Dersim yapan değerlerin ortadan kaldırılması demektir. Devletin oynamak istediği bu oyunları boşa çıkaralım. Onurumuza, geçmiş mirasımıza sahip çıkalım. Sahip olduğumuz mirasla geleceği kazanalım.Partizan Saflarında Örgütlenelim!


 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu