GüncelManşet

(Foto) 508. hafta: “İsmail Bahçeci nerede?”

İstanbul: Cumartesi Anneleri, her hafta olduğu gibi bu hafta da 508. kes biraraya geldi. Anneler ve Cumartesi İnsanları, bu hafta; 20 yıl önce kaybedilen İsmail Bahçeci’nin akıbetini sordu. Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu öğrencisi iken 24 Aralık 1994 yılında sivil kişilerce kaçırılarak kaybedilen Bahçeci’den; yakınları 20 yıldır haber alamıyor, izine ulaşamıyor.

“Failleri Belli, Kayıplar Nerede” yazılı pankartın üzerine İsmail Bahçeci’nin kazağının ve karikatürlerinin konulduğu bu haftaki eylem, İsmail Bahçeci’nin en sevdiği türkü olan “Mahsus Mahal” çalınarak başlarken, Bahçeci’nin çizmiş olduğu karikatürler sergilendi, şiirleri okundu.

508. kez kayıplarının hesabını sormak için ısrarla, inatla ve direnişle, her hafta olduğu gibi Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi İnsanları; sorumlular hesap verene kadar bu meydanda toplanmaya devam edeceklerini vurguladı.

“Tansu Çiller değil başbakan, bir anne bile olamaz”

Eylemde ilk olarak, Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun konuştu. Kayıplarının hiç unutulmayacağını, onların hiçbir zaman ölmeyeceğini ve bu konuda söz verdiklerini belirten Tosun, dün İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 28 Şubat davası ile ilgili “mağdur” sıfatıyla Çağlayan Adliyesi’ne gelen eski Başbakan Tansu Çiller hakkında “İnsanlarımızın katili Tansu Çillerdir. O değil başbakan, bir insan, bir anne dahi olamaz. Dün imkânım olsaydı, yüzüne tükürmek için giderdim” dedi. Kayıplarının izini birgün mutlaka bulacaklarına inancını vurgulayan Tosun, sorumlular adalet önüne çıkmadan mücadeleyi bırakmayacaklarını söyledi.

“İsmail’i arıyoruz, unutmayacağız”

Tosun son olarak “Biz ölsek de çocuklarımızın elleri onları yakasında olacak. Biz her hafta çocuklarımızın resimlerini burara gururla taşıyoruz ama Tansu Çiller, Mehmet Ağar’ın yüzleri, elleri unutulacak çünkü onların elleri, yüzleri kanlıdır. Hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz; İsmail’i arıyoruz, unutmayacağız” dedi.

Hanım Tosun’un yaptığı konuşmanın ardından, İsmail Bahçeci’nin bir şiiri okundu.

Okunan şiirin ardından İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci söz aldı.

“Devlet, örgütlü ve ekipler halinde yakınlarımızı kaybetti”

20 yıldır abisini aramaktan biran olsun vazgeçmeyen Umut Bahçeci; 20 sene önce siviller tarafından kaçırılan İsmail Bahçeci’nin, tüm başvurulara rağmen izine ulaşamadıklarını belirtti. AKP döneminde de yaptıkları başvurulara yanıt alamadıklarını söyleyen Bahçeci; Hukukun işlemediği Türkiye’de, adalet arayışlarının 500. haftasında tüm dünyadan destek aldıklarını ancak Türkiye Devleti’nden hiçbir yanıt alamadıklarını vurgulayarak “Yakınlarımız yaşıyorlarsa nerede? Öldülerse kemikleri nerede? Bunun cevabını vermek çok mu zor?” diye konuştu.

Abisinin akıbetinden esas sorumlunun Mehmet ağar olduğunu belirten Umut Bahçeci, kaybetme işleminin örgütlü ve ekipler haline yapıldığını, dolayısıyla devlet elinin bulunduğunu sözlerine ekleyerek “508. hafta da buradayız; kayıplarımızı bulana kadar, suçlular cezalarını çekene kadar, annelerin elleri yakalarında olacak” diyerek sözlerini bitirdi.

Umut Bahçeci, son olarak İsmail Bahçeci’nin yazmış olduğu “Kahırlanma anacan/Gözyaşı yok gözümüzde/Özgür günler yakın/Gelecek günler yakın” dizelerini okudu.

“Dönemin tüm yetkilileri sorumludur”

Umut Bahçeci’nin konuşmasının ardından bu haftaki basın metnini Meral Çıldır okudu.

Devleti yönetenlere seslenen Çıldır, “Gözaltında kaybetme suçundaki devletin sorumluluğunu kabul edin. Kaybedilenlerin ailelerinden ve toplumdan özür dileyin. Bu insanlık suçunun faillerini yargılayın ve ceza adaletini sağlayın” diyerek; devletin, adaleti sağlama sorumluluklarını yerine getirmeden kimseye demokrasiden bahsetmemesini istedi.

Basının, yargının özgür olmadığı bir ortamda demokrasinin de olamayacağını söyleyen Çıldır, devrimci faaliyetin içinde yer aldığı için zaten polisin hedefinde olan İsmail Bahçeci’nin; Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldükten sonra kendisinden haber alınamadığını, yakınlarının ise hesap sormak için hukuk mücadelesinin sonuçsuz kaldığını dile getirdi.

İsmail Bahçeci’nin gözaltında varlığının devlet tarafından inkar edilmesinin; ailesi ve arkadaşları, İHD, Af Örgütü tarafından tüm dünya kamuoyuna taşındığını belirten Çıldır “Fatma ve Şeyhmus Bahçeci oğullarını her yerde aradı. Başbakan Çiller ve Cumhurbaşkanı Demirel, randevu taleplerini kabul etmedi. Görüştükleri İnsan Haklarından sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu onlara İsmail’in işkence ile öldürülüp bir çukura atılmış olabileceğini söyledi” dedi.

Son olarak Çıldır, dönemin devlet kademesindeki tüm yetkililerinin Bahçeci’nin kaybının esas sorumluları olduğunu; dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul Emniyet Müdürlüğü TMŞ Müdürü Reşat Altay, DGM İstanbul Başsavcısı Ahmet Köksal, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu’nun kayıpların faili olduğunu kaydetti.

 [widgetkit id=997]

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu