Makaleler

Ekonomide gemi yüzmüyor, bırakınız mahvolsunlar!-1

Devletin ekonomiden sorumlu simaları dışında bizzat Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan (RTE) ve başbakan Binali Yıldırım’ın TC ekonomisinin gidişatına ilişkin sık sık konuşma yapmaları yarı-sömürge ekonomiye has bir durumdur. Amaç, 2008 tarihinden bu yana devam eden, bir türlü atlatılamayan, dünyayı saran ekonomik kriz ve ülkedeki siyasal kriz karşısında kapitalist sermayeye güvence vermektir. Fakat verilen teminatın dayandığı sağlam bir zemin yoktur. Bu zemin çürüktür. Bunu bizzat RTE’nin kendisi itiraf etti. Geçtiğimiz haftalarda 158 elektrik santralinin açılışında “cari açığı aşağı çekemezsek mahvoluruz” diyen RTE’nin bu itirafı yarı-sömürge bir ülke açısından gerçeğin açıktan ve yetkili bir ağızdan dile getirilme halidir. Belirtmek gerekir ki; RTE’nin “mahvoluruz” derken duyduğu “üzüntü” ezilen halkların daha da yoksullaşıp perişan olmasına değil komprador kapitalistlerin azami kâr oranının azalmasına, 2023-2053… diye sıralanan hedeflere ulaşamayacak olmasınadır.

TC ekonomisi yarı-sömürge bir ekonomidir. Bu yapının kaçınılmaz bir sonucu olarak cari açık bugünün sorunu olmayıp yapısal bir sorundur. O halde nedir cari açık? Aşağı çekilmezse neden mahvoluyoruz?

“Bir ülkenin bir yıl içinde yurtdışına sattığı mal ve hizmetlerin toplam tutarı ile yurtdışından satın aldığı mal ve hizmetlerin toplam tutarı arasındaki fark, cari işlem dengesini oluşturur. Eğer satın alınan mal ve hizmet tutarı satılan mal ve hizmet tutarından fazla ise aradaki fark ‘cari açık’ adını alır. Aksi durumda ise ‘cari fazla’ oluşur.” (Gürsel, 2013, 59)

Daha genel bir ifade ile ihracat ve ithalat arasındaki farktır da denilebilir. Satılan ve satın alınan ile yapılan vurgu doğrudan maddi üretimedir. Dolayısıyla cari açıkta temel noktalardan biri, bir ülkenin ihraç edebileceği üretimde bulunabilmesidir.  TC devletinin uzun yıllardır ithalat ve ihracat dengesinde ibre her daim ithalat lehine olmuştur. Yarı-sömürge ekonomiye hakim olan montaj sanayi, teknolojik seviyesi düşük üretim dünya pazarında satılacak ürün üretemediği anlamına geliyor. Bu da doğrudan dışa bağımlılığı artıran temel etkenlerden biridir. RTE’nin yaptığı itiraf, TC ekonomisinin içinde bulunduğu yapısal sorundur. Fakat debelenmeler, külhanbeyi naraları, “samimi” itiraflar, beyhude çırpınışlardır. Yarı-sömürge ekonomi üretim aletleri üzerinden ağır sanayiye değil dayanıklı tüketim malı ve ara malı üreten montaj sanayine dayalı, iç tüketime yönelen bir ekonomidir. Bu nedenledir ki, cari açık TC ekonomisinin daimi-yapısal sorunudur. (Devam edecek)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu