Güncel

Emperyalist Saldırılara, Sömürüye, Irkçılığa Karşı; Sınıfsız, Sömürüsüz Yeni Bir Dünya Şiarıyla

1 MAYIS’TA ALANLARA!

1800’lerin ortalarında Avustralya ve Amerikalı işçilerin başta sekiz saatlik işgünü talebi olmak üzere, farklı sosyal hakların elde edilmesi için başlatmış oldukları mücadele, ödenen onca bedeller sonucunda direnişlerinin yaygınlaşarak kazanıma dönüşmesi; 1 Mayıs’ı işçilerin bayramı olarak kutlanmasını ortaya çıkarmıştır. Avustralya’daki işçilerin 1856′da sekiz saatlik işgünü talebi ile gösteri ve mitinglerle bir günlük genel greve gitmeleri, işçiler üzerinde coşku ve heyecan yaratmış, dolayısıyla 1 Mayıs mücadeleyi geliştirmenin bir aracı olarak kutlanmaya başlanılmıştır. Avustralya’da başlayan işçilerin bu direnişi Amerika’ya ve oradan da tüm Dünya’ya dalga dalga yayılmıştır.

1886‘da Amerika’da, 1 Mayıs günü işçiler sekiz saatlik iş günü için genel grev ilan etmeleri ile birlikte, yüz binlerce işçinin bu talep için işi bırakarak genel greve gitmesi bu günün daha da önemli kılınmasına neden olmuştur. Ortaya çıkan bu durum vesilesi ile 1889’da toplanan Uluslararası İşçi Kongresinde (İkinci Enternasyonal) sekiz saatlik işgünü birinci talep olarak kabul edilmiş, 1890’nın 1 Mayıs’ı tüm Dünya’da genel grev günü ilan edilerek, bugün işçilerin uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmasına karar vermiştir.

Dünya işçi ve emekçilerinin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs, o günden bugüne kadar işçilerin burjuvaziye karşı birlikte mücadeleyi yükselterek dayanışmayı en üst seviyeye çıkardıkları gün olarak kutlanılmaya devam edilmektedir. 19. Yüzyılın ortalarında 1 Mayıs; işçilerin sekiz saatlik işgünü talebiyle başlatılan ve yüzlerce bedel ödenerek kazanımlar elde edilen bir mücadeleyi büyütme günü olarak kutlanılmaktadır. Tarih sahnesinde en devrimci sınıf olarak  var olan işçi sınıfının  mücadelesi mevcut Kapitalist-Emperyalist sistemi alt edinceye dek sürecektir.

2014 1 Mayıs’ını kutlamaya hazırlanan işçi ve emekçiler; 2008’de başlayan giderek derinleşen kapitalist mali çıkışlı ekonomik krizin ağır yükü altındadır.  Tarihte görüldüğü gibi büyük bedeller ödenerek başta sekiz saatlik işgünü olmak üzere elde edilen kazanımların çoğu bugün burjuvazi tarafından gasp edilmiş durumdadır.

Dünya’nın birçok ülkesinde olduğu gibi Avrupa coğrafyasını kasıp kavuran bu ekonomik kriz, kıta da yaşayan işçi ve emekçileri derinden sarsarken, krizin etkilerini bugün dünden daha derin olarak günlük yaşamda his edilmektedir. Krizi yaratanlar bugün krizi aştık naraları atsalar da sosyal pratikteki yaşam bunun tam tersini söylemektedir. İşsizliğin % 13’lere tırmandığı, her dört gençten ve kadından birinin işsiz olduğu Avrupa coğrafyasında; zenginin daha zenginleştiği, yoksulluğun en üst noktaya çıkarak yaygınlaşması, krizin etkisinin halka nasıl yansıdığının somut delili durumundadır.  Yeni tasarruf paketlerinin piyasaya sürülmesi, işçi ücretlerinin dondurulması, çalışma saatlerinin uzatılması, sosyal yardımların neredeyse ortadan kaldırılması, sistemin içinde bulunduğu krizinin farklı boyutlar alarak nasıl derinleştiğinin somut göstergeleridir.

Kapitalist-Emperyalist sistem, günümüzde uygulamaya koyduğu politikaların başında işçi sınıfının örgütlülüğünü etkisiz hale getirerek, giderek ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Esnek üretim ve taşeronlaştırma adı altında işçi sınıfının örgütlü gücü ve birliği atomize edilerek parçalanmak istenmektedir. Bu saldırı politikalarından en çok etkilenen kesimde göçmen işçi ve emekçiler olmaktadır. En ağır, ucuz ve güvencesiz işlerde çalıştırılan göçmen işçiler, işçilerin örgütlenmesine karşı bir silah olarak kullanılmaktadır. Tüm bu noktalarda epeyce yol alan mevcut sistem, sendikaları da inisiyatifsiz ve etkisiz hale getirerek işçi sınıfının öz örgütlülüğüne önemli darbeler vurmuştur.

Tüm bu gerçekler göstermektedir ki; içinden geçtiğimiz momente egemenler Dünya’yı istediği gibi yönetemez durumdalar. Dünya’daki bölgesel savaşlar, Emperyalist tekeler arasında pazarların yeniden paylaşımı yolunda dalaş ve çelişkiler, talan ve yağmalar bunun çok açık ispatıdır. Yönetilenler de artık eskisi gibi yönetilmek istememektedir. Ezilenlerin ortaya koydukları tepki ve direnişler bunun somut örnekleridir. Gerek farklı kıta ve ülkelerde, gerekse Avrupa kıtasında,  ezilenlerin sokaklara taşan öfkesi bize göstermektedir ki, “Artık Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacaktır”.

İşçiler, Emekçiler, Göçmenler;

Tüm Dünya’da işçi sınıfının birlik-mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı kutluyor, Emperyalist saldırılara, sömürüye, talana ve doğamızın tahrip edilerek, kirletilip zehirletilerek yaşanmaz hale getirilmesine dur demek için, eşitlik özgürlük ve adalet  için, ayrımcı ve ırkçı politikaları boşa çıkarmak için; başta üye ve taraftarlarımız olmak üzere tüm işçi ve emekçi halkımızı meşru direniş haklarını kullanarak alanlara çıkmaya ve seslerini yükseltmeye çağırıyoruz!

– Emperyalist Saldırganlığa ve Sömürüye Son!

– Kazanılmış Sosyal Hak Gasplarına Son!

– Ayrımcı ve Irkçı Politikalara Hayır!

– Yaşasın 1 Mayıs! Biji Yek Gulan!

– Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi !

28  Nisan 2014

 

Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu

Konfederasyona Karkerên ji Tirkîye li Ewropa

Konföderation der Arbeiter aus der Türkei in Europa

Confederation of Workers from Turkey in Europe

La Confédération des Travailleurs de Turquie en Europe

Confederatie van Arbeiders uit Turkÿe in Europa

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu