Güncel

Açlık grevlerinde son durum: Tecrit insani bir krize dönüştü

Açlık Grevlerini İzleme Heyeti, hapishanelerde 7000 tutsağın devam ettirdiği açlık grevlerine dair düzenlenen basın açıklamasında "Tecrit can alıyor. Bu insanlık krizini durdurun" çağrısı yaptı

H.Merkezi: Açlık Grevlerini İzleme Heyeti, hapishanelerde tecridi protesto etmek amacıyla beş bini aşkın siyasi tutsağın sürdürdüğü açlık grevleriyle ilgili açıklamada  bulundu. Yapılan basın toplantısında “Tecrit can alıyor. Bu insanlık krizini durdurun” çağrısı yapıldı.

‘Adalet Bakanlığı mahpusların ölümünü seyrediyor’

İnsan Hakları Derneği’nde (İHD) yapılan basın toplantısında heyet adına açıklama yapan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Açlık grevinin 139. günündeki Leyla Güven ve 1 Mart’tan önce başlayan gruplardaki mahpusların sağlık durumları kritik aşamaya varmış, hükümetin çözüm yönünde adım atmaması üzerine mahpuslar seslerini duyurmak ve sonuç alabilmek düşüncesi ile farklı bir eylem biçimine yönelmişlerdir” dedi.

21 Şubat’ta Almanya’da Uğur Şakar, 17 Mart’ta Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde Zülküf Gezen, 22 Mart’ta Gebze M Tipi Kadın Kapalı Hapishanesi’nde Ayten Beçet, 24 Mart’ta Erzurum Oltu T Tipi Hapishanesi’nde Zehra Sağlam ve  25 Mart günü Mardin E Tipi Hapishanesi’nde Medya Çınar’ın yaşamlarına son verdiğini bildiren Yoleri, “Adalet Bakanlığı, sorunun çözümü yönünde yapılan girişimleri halen yanıtsız bırakmakta, sorunu görmezden gelmekte, mahpusların ölümünü seyretmekle yetinmektedir” diye belirtti.

Tecride son verilerek çözüm sağlanmalı

“Vardığımız bu aşama ancak bir insani kriz ile açıklanabilir. Türkiye cumhuriyetini yönetenlerin kendi anayasa ve hukukunu da ayaklar altına alarak İmralı ada cezaevinde Abdullah Öcalan’a ve adada bulunan diğer mahpuslara yönelik olarak sürdürdüğü izolasyon ve tecrit politikası bizi bu insani kriz ile yüz yüze bırakmıştır” diyen Yoleri, şunları belirtti:

“Bizler de Açlık grevleri izleme heyeti olarak bu süreci en başından beri takip etmeye çalıştık. Bu takipler sırasında sürekli ifade ettiğimiz gibi açlık grevlerinde bulunan mahpusların bağımsız heyetlerce görülebilmesinin önünün açılmasını ve bu sorunun ölümler olmadan ivedilikle çözülmesini talep ettik. Fakat mevcut durum artık kontrol edilemez bir evreye ulaşmış olup, cezaevlerinden her gün ölüm haberleri gelmektedir.

“Hapishanelerdeki tecrit uygulamasına topyekûn son verilmesi için mücadele eden izleme heyeti bileşenleri olarak; tecride karşı mücadelenin uzun soluklu bir mücadele olacağının bilinciyle ve yaşam hakkının kutsallığını da gözeterek yaşam hakkını ortadan kaldıran eylem biçimleri ne yönelinmemesi çağrısında bulunuyoruz.”

Yoleri, “Devlet, 1 Mart öncesinde sayısı 343 olan mahpusların kontrollerini dahi gerçekleştiremeyen cezaevi idarelerinin, sayı binlere vardıktan sonra bu kontrolleri kimlerle ve hangi şartlarda gerçekleştirmeyi planladığını açıklamalıdır. Devlet bu insani krizi, krize neden olan tecrit uygulamasına son vererek derhal çözüme kavuşturmalıdır” diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Prof. Dr Şebnem Korur Fincancı: Açlık grevi eylemcilerinin sesi olalım

HDP İstanbul Milletvekili Zeynel Özen yaptığı konuşmada, “Tecridi sadece İmralı’da yapılan bir tecrit olarak görürsek bu çok eksik bir değerlendirme olur. Aslında tecrit tüm toplum üzerinde uygulanan bütünlüklü bir uygulamadır. Cumartesi Anneleri’ne yaşatılanlar, Galatasaray meydanının yasaklanması, işçi ölümlerini protesto eden insanlara müdahale edilmesi, en ufak demokratik talepte bulunan işçinin, emekçinin, yoksulun üzerine yüzlerce polis ve askerle saldırıyorlar. Bunların hepsini bir arada değerlendirmek zorundayız” dedi.

“Bu hukuksuzluğu, faşist baskıları geriletebilmenin tek bir yolu var; Hep birlikte mücadele etmek” diyen Özen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Açlık grevcilerinin sesine ses katmalıyız, destek olmak zorundayız. Bugün binlerce insan açlık grevlerinde ve biz HDP olarak biliyoruz ki; Bu ceberut hükümet üç maymunu oynuyor, ne görüyor, duyuyor, ne de harekete geçiyor. Çünkü tek adam iktidarının beslendiği savaş, kan ve zulümdür.”

Avukat Murat Ekmez de çeşitli cezaevlerinde onlarca tutsağın yaşadığı hak ihlallari ve sağlık sorunları hakkında bilgi verdi. Ekmez, çok sayıda açlık gervcisinin sağlık hakkından yararlandırılmadığını, şeker, tuz, vitamin gibi temel ihtiyaçların temin edilmediğini aktardı. Ekmez, bu sebeple bir çok tutsağın sağlık durumunda ciddi problemler yaşandığını söyledi.

Prof, Dr. Şebnem Korur Fincancı açlık grevini sürdüren tutsaklara B vitamini verilmesi zorunluğu olduğunu vurgularken Dünya Tabipler Birliği ve Malta Bildirgesi’nin bu yönde bir düzenleme yaptığını hatırlattı. Açlık grevi eylemcilerinin revire çıkarılmadığını, doktor muayenesinden geçirilmediklerini, bu nedenle ciddi sağlık sorunlarının yaşandığını ifade eden Fincancı, “Tecridi ortadan kaldırmamız gerekiyor, cezaevindeki işkenceyi ortadan kaldırmamız gerekiyor ki insanlar ölmesinler. Bedenleri üzerinden ses olmaya çalışmasınlar, biz ses olalım” dedi.

Açlık grevi eylemini sürdüren Kenan Imrak’ın babası Orhan Imrak, oğlunun durumunu kamuoyunla paylaştı. Irmak, “Mahkeme benim oğlumun ifade özgürlüğünü kısıtladı. Oğlumun yanında on arkadaşı vardı, mahkeme açlık grevinde oldukları için ilgilenmedi. Mahkeme sırasında hakimler telefonlarıyla oynadılar, mikrofonları kapattılar. Türkiye’de adalet yok” diye konuştu.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu