Güncel

ANLATI | Baz Mordem ve Roni Serhed Yoldaşlara…

"Onlar TC destekli DAİŞ çetelerine karşı savaşmaya geldikleri Rojava topraklarına da sayısız ölümsüzler gibi anılarını ve mücadelelerini bıraktılar. Amed ve Wan’dan Rojava’ya ve Zap’a; şehirlerden kırlara, ovalardan dağlara ulaşan bir ezgi oldular halkın dilinde."

Bir branş taburunda tanışmıştım her iki arkadaşla da. Onlar da benimle aynı branştaydı. Açıkçası aldığım akademik branş eğitiminden sonra bana pratik için ilk yardımcı olanlardandı. Hepimiz biliriz, öğrendiklerimizi pratikte uygulamak bambaşka bir his uyandırıyor insanda. Heval Baz, benden sonra eğitim gördüğü halde benden önce girişmişti branş üzerine çalışmaya.

Genel arkadaşlara yaklaşımı, emekçi yönü, devrimci duruşu ve qırıx Bağlar Türkçesiyle hemen dikkat çekiyordu Heval Baz. Aynı zamanda bir dağ ozanıydı. Her zaman aklında devrimciliğe ilk adım attığı yer olan dağ vardı. Dağ da hem kendisini daha fazla geliştirebileceğinin hem de halkların özgürleşmesi için daha fazla katkı sağlayacağının farkındaydı. Özgürlük gerillası olma isteği sonuç verdi ve dağların yolunu tutmuştu.

Onunla yaptığımız sohbetlerin geneli daha fazla pratik yani daha fazla düşmanı darbeleme üzerine idi. Deneyimi çok olmasına rağmen sohbet etmedikçe anlaşılmayan mütevazı bir kişiliği vardı. Bazıları fedakâr dünyaya gelir sanki doğuştan devrimcidir ya. Heval Baz da öyleydi. Yaşamda doğal bir fedakarlığı vardı. Aynı zamanda da çok hareketliydi; insan izlerken yoruluyordu. Kişisel özelliklerini devrimci halk savaşı stratejisi ile bütünleştirebildiğinden yaşadığı eksikliklere ve sorunlara karşı çözüm gücü olabiliyordu. Bunun için gerçekten muazzam bir çabası vardı.

Dağ ozanıydı demiştim ya. Görev alanına gitmek için bizimle vedalaştığı günü hatırlıyorum. Arkadaşlarından ayrılacağı için buruk ama özgürlük gerillası olma yolu önünde olduğu için mutluydu. Hepimizle vedalaşırken biliyordu, onun için mutluyduk ama biz de o yola adım atamadığımız için buruktuk. Ama Heval Baz’ın bu isteminin çok güçlü olduğunu bildiğimiz için hüznümüzden çok coşkumuz öne çıkıyordu. Esasında her bir yoldaşı uzak ve uzun süreli bir göreve gönderirken hemen hemen aynı duyguları yaşarız; biraz hüzün, biraz coşku….

Ama zihnimizde tek şey vardır: Devrime bir adım daha yaklaştık.

Faşist TC ordusu aylardır işgal girişiminde bulunduğu Irak Kürdistanı dağlarını sayısız kez bombalamış, indirme yapmıştır. Fakat nihai bir zafer elde edememiştir. Kışın da yaklaşmasıyla birlikte bölgeyi savunmasız yani gerillasız bırakmak için en vahşi yöntemlere girişmektedir. Gerillayı ihanetçi KDP’nin de desteğini alarak kimyasal silahlarla topyekûn katletmek istemektedir. Defalarca kimyasal gaz kullanmış, resmi askeri envanteriyle alamadığı dağları gayri resmi ve insanlık dışı yöntemlerle almaya çalışmış ama yine başarılı olamamıştır. İşte bu saldırılardan birinde Heval Baz’ı ölümsüzlüğe uğurladık 16 yoldaşıyla birlikte. Yayınlanan görüntüler hepimizin faşizme olan öfkesini kat be kat arttırdı ve devrim sözümüzü yineletti. Ne çok öldük biz ama yine bildik küllerimizden doğmayı.

Roni Serhad

Dediğim gibi, onunla da aynı taburda tanıştım. Çok farklı bir aile kökeni olmasına rağmen arayışı onu devrimcileştirmişti. Bir yoldaş, Eylem yoldaştan bahsederken yeni katılan herkese dağı sevdirmeye çalışırdı demişti. Heval Roni de aynı öyleydi. Kendi örgütünü, neden savaşmak gerektiğini, neden devrimcileşmek gerektiğini sürekli olarak tekrarlardı. Her bir arkadaşla özel olarak ilgilenirdi. Aynı zamanda tabur komutanı olmasının verdiği sorumlulukla da arkadaşların askeri yeterliliklerini her zaman yükseltmek için eğitimler ve pratikler örgütlerdi.

Örgütsüz yaklaşımları kesinlikle kabul etmez ve nerde olursa olsun bunu bir eğitime çevirirdi. Hangi koşullarda olursa olsun devrimci ilkelerden ödün vermezdi. Çünkü ilkelerden ödün verdiğin zaman düşman karşısında kendini ve doğalında da mücadeleyi zayıflatmış olursun. Bu zayıflığın yaşanmaması için çok güçlü bir mücadele gösterirdi. Ben farklı bir örgütten, TİKKO savaşçısı olmama rağmen bunu hiç hissettirmemiş, tam tersi aynı örgütten bir yoldaş sıcaklığıyla yaklaşmıştı. Bu onun doğal devrimci özelliklerindendi.

Benim ilk gittiğim pratik bizden bağımsız bir sebepten kaynaklı olumsuz sonuçlanmıştı ve moralim bozulmuştu. Beni görür görmez anladığı için bana destek olmuştu. Sonraki pratiğimde artık Heval Roni ölümsüzleşmişti ve ben aldığım pratik görevi başarmanın sevincini yaşamıştım. Pratikten döndüğümde ister istemez gözlerim onu aradı ama artık o ölümsüzler kervanında yerini almıştı. Ben çok coşkuluydum ama bir yanıyla da olabildiğince buruktum. Çünkü Heval Roni ölümsüzleştikten çok kısa bir süre sonra bu pratiği gerçekleştirmiştim.

O da dağa gitmek istiyordu. Hatta Heval Baz’ı da birlikte uğurlamıştık. Sonbaharda dağa gitme planları yapıyordu. Ben de yolcuyum diyerek bizi kıskandırmaya çalışıyordu. İstediği gibi dağların patikalarına ulaşamadı ama askeri-politik çalışmasıyla hem yoldaşlarına hem de halkına özgürlük yolunu açmış oldu.

Onlar TC destekli DAİŞ çetelerine karşı savaşmaya geldikleri Rojava topraklarına da sayısız ölümsüzler gibi anılarını ve mücadelelerini bıraktılar. Amed ve Wan’dan Rojava’ya ve Zap’a; şehirlerden kırlara, ovalardan dağlara ulaşan bir ezgi oldular halkın dilinde. (KKB’li bir TİKKO savaşçısı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu