GüncelManşet

Erzingan Gezi tutsakları “iddianamelerini” yorumladı

H. Merkezi: Gezi İsyanı’nın ardından “cadı avı” başlatan devletin operasyon yaptığı bölgelerden biri de Erzingan oldu. 25 Haziran günü yapılan operasyonda gazetemiz Özgür Gelecek’in bürosu basıldı. Erzingan muhabirimiz Çetin Kirsiz’in de aralarında bulunduğu 7 okurumuz tutuklandı.

Aradan geçen 6 ay boyunca ne yapılan bu baskının ne de okurlarımızın tutuklanmasının nedenlerini öğrenebildik! Elbette biliyorduk, bu operasyona sebep olanın milyonlarca insanı sokağa döken Gezi İsyanı’ndan ve bu isyanda halkın yanında duran devrimcilerden duyulan rahatsızlık olduğunu… Ama “hukuksal altyapısını” nasıl hazırlamışlardı, onu merak ediyorduk.

6 ay sonra, Ocak ayı başında Erzingan Gezi davasının iddianamesi hazırlandı ve dava üzerindeki gizlilik kararı kaldırıldı. Karşımıza ceberut devletin o bildiğimiz yüzü çıktı. Gezi İsyanı’na katılmak bir yana, 1 Mayıs’lara, Roboskî anmalarına katılmak bile “suç delili” olarak görülmüş!

Konuya dair Gezi Tutsağı Çetin Kirsiz, bir yazı kaleme aldı ve gazetemize yolladı. Biz de bu mektubu sizinle paylaşmak istiyoruz:

 

Erzingan Gezi İsyanı iddianamesi kabul edildi;

Demokratik hak mücadelesi “yargılanmak” istenmektedir

Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı herkesçe bilinen bir gerçekliktir. Birkaç gün süreceği düşünülen Gezi Parkı İsyanı, bu coğrafyada bir asra yakın sürmüş olan “Böyle gelmiş böyle gider” zihniyetini yerle bir etmiş ve ezilen milyonlar üzerindeki ölü toprağı atmıştır. “Korku duvarları yıkılmış”, en temel hak mücadelesi dahi kanla katliamlarla bastırıldığı ülkemiz coğrafyasında, milyonlar en temel haklarını “faşizme karşı omuz omuza” sokaklarda bedeller ödeyerek ısrarla dile getirilmiştir.

Bu ısrarlı duruş ve bu mücadelenin yaratıcısı, halkın birikmiş öfkesi karşısında şaşkına dönen AKP hükümeti, halka ve taleplerin karşı o denli yabancı ve marjinal ki bu kimliğini gizlemek için ekranlarda insana halka kemirgenler, çapulcular marjinaller ithamlarıyla saldırmadan edememişlerdir. Milyonlarca insanı en temel hak mücadelesi verdikleri için “marjinal ve teröristlikle “ suçlayan egemenler ve temsilcileri AKP hükümeti ülkenin dört bir yanına yayılan direnişi kırmak için bir devlet terörü estirmiş ve gözaltıların tutuklamaların, soruşturmaların ardı arkası kesilmemiştir.

 

“Polis fezlekesinden kes-koyala-yapıştır!”

Ülkenin 80 ilinde bir halk hareketine dönen Gezi İsyanı’nı kırmak için ülke genelinde geniş bir “Cadı Avı” operasyonu başlatılmış ve yüzlerce insan gözaltına alınmış bir o kadarı da tutuklanmış ya da tutuksuzda olsa gülünç iddialarla yargılanmaktadır.

Devletin Gezi Parkı direnişine dönük gerçekleştirdiği tutuklama terörü Erzingan’da da Özgür Gelecek gazetesi ve Özgür Gelecek gazetesi okurlarına dönük gerçekleştirilmiştir. 25 Haziran günü Erzingan Özgür Gelecek gazete irtibat bürosu ve gazete okurlarının evleri basılmış ve 7 Özgür Gelecek okuru tutuklanmıştır.

Tutukluluk süresince yani 6 aylık süre boyunca iddianamenin “gizliliğinden” kaynaklı tahmin etsek te hangi suçlamalar ile dahi tutuklandığımızı bilmeden tutuklu kaldık.

Erzingan’da 4 Haziran günü yapılan Gezi Parkı eyleminde gözaltına alınıp tutuklanan bir kişi Erzincan’da mahkemesi görülürken daha sonrasında bizim dosya ile birleştirilmiş ve yargılama süreci Erzurum Ağır Ceza Mahkemesine bizlerle beraber sürmüştür.

Böylelikle 8 kişinin tutuklu bulunduğu 1 kişinin tutuksuz bulunduğu Erzingan Gezi Direnişi iddianamesi 6 ay sonra ve ilgili mahkeme tarafından kabul edilmiştir. İddianame kapsamındaki suçlamalar hiç de yabancısı olmadığımız ve daha önceki Gezi İsyanı davalarındaki iddialara benzer “suçlamalarla” oluşmaktadır.

Polis fezlekesinden kes-kopyala-yapıştır yöntemi ile hazırlanan iddianamenin esasını, Gezi İsyanı süresince Erzingan’da gerçekleştirilen eylem ve etkinlikler oluşturmaktadır.

Ancak iddianameyi oluşturması için Gezi Parkı eylemleri yetersiz kalmış, olacak ki iddianameyi şişirmek amaçlı 2012 ve 2013 yıllarında Erzingan’da yapılan demokratik nitelikteki eylem ve etkinlikler de eklenmiş ve “suç” olarak ele alınıp “örgüt üyesi olma” delilleri arasında gösterilmiştir.

 

“Demokratik eylemler ‘örgüt üyeliğine’ delil!”

İddianame kapsamında “örgüt üyeliği delillerinin” hepsine olmasa da bir kısmına değinerek iddianamenin aslında demokrasiyi ve demokratik hak mücadelelerini “yargılama” kaygısıyla hazırlandığını belirtmek yerinde olur.

İddianamede Erzincan Üniversitesi’nde ulaşım zammını, yemekhane ücretlerini ve YÖK’ü protesto amaçlı yapılan basın açıklamasına katılmak; Newroz mitingine katılmak, devlet tarafından “işçi bayramı” ve tatil günü ilan edilen 1 Mayıs mitinglerine katılmak, Diyarbekir zindanlarında 90 günlük işkence ile katledilen İbrahim Kaypakkaya’yı anma etkinliğine katılmak, Dersim katliamı ve Seyit Rızanın idam edişlerini, Maraş, Gazi, Halepçe katliamlarını anma ve protesto amaçlı yapılan basın açıklamalarına katılmak, bombalanarak hunharca katledilen 34 Kürt gencinin anma etkinliklerine ve devlet terörünü protesto amaçlı yapılan basın açıklamasına katılmak… vb. basın açıklamaları ve etkinliklere katılmak “TKP/ML örgüt üyeliği” ve “ örgüt propagandası yapma” “delilleri” olarak gösterilmiştir.

Yani özcesi hiç yabancısı olmadığımız bir şekilde en demokratik eylem ve tekinliklerde katılmak “suç” olarak değerlendirilmiştir.

 

“Habercilik yapmak da ‘suç’ kapsamında!”

Tabii Gezi İsyanı ile devrimci-demokrat gazeteler başta olmak üzere birçok muhalif medya-yayın organlarına dönük pervasız saldırılar gerçekleştirilmiştir.

Devrimci-demokrat gazete ve dergilere dönük devletin anti-demokratik tavrı, iddianame kapsamında bugün tutuklu bulunduğumuz hapishane(ler)de dahi çok rahatlıkla okuyabildiğimiz Özgür Gelecek gazetesi ve ozgurgelecek.net sitesi terörize edilmiş ve Özgür Gelecek gazetesi ve sitesinin takip edilmesi “suç delilleri” arasında gösterilmiştir.

Hatta gazeteye haber, fotoğraf ve görüntü göndermek ve özelde de Gezi İsyanı eylemlerine ait haber fotoğraf ve görüntü göndermek aynı şekilde “suç” olarak değerlendirilerek düşünce özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanında devletin gerçek yüzü kendini bir kez daha göstermiştir.

 

“Yargılanmak istenen demokratik hak mücadelesidir”

Evet, yukarıda da art arda sıraladığımız demokratik nitelikteki eylem ve etkinlikler “suç” olarak değerlendirilip bir iddianameye konu oluyorsa burada esasında “yargılanmak” istenen demokrasi ve demokratik hak mücadelesi olmaktadır.

Daha önceki Gezi İsyanı davalarında da görüldüğü gibi özünde en temel hakları barındıran bir halk hareketi olan Gezi İsyanını yargılamaya kalkmak traji-komik sahnelerden öteye gitmemektedir. Aynı zihniyetle hazırlanan Erzingan Gezi İsyanı iddianamesi Erzurum TMK 10. Maddesi ile görevli 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmiş ve ilk mahkeme 10 Şubat 2014 günü saat 9.00”da Erzurum Adliyesi’nde görülecektir.

 

Erzurum H Tipi Hapishane’den Gezi Tutsağı Çetin Kirsiz 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu