GençlikGüncelMakaleler

HALKIN GÜNDEMİ | “Z kuşağı”nın taşıdığı potansiyeli yorumlayabilmek…

Teknolojide yaşanan gelişmelerle beraber üretim araçlarındaki değişim ve beraberinde üretim ilişkileri ile sosyal ve kültürel olan arasındaki diyalektik bağ bugün “Z kuşağı” olarak tanımlanan genç kesimleri tartışırken göz önünde bulundurulmak zorunda.

“Z kuşağı” son zamanlarda oldukça gündemde olan, pek çok makale, köşe yazısı ve röportaja konu edinen bir yere sahip. 1996 yılı sonrasında doğanları kapsadığı ifade edilen bu kuşağın olay ve olgulara yaklaşım biçimlerine dair pek çok tartışma yürütülürken Türkiye’de bu denli gündeme oturması Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS)’nin ardı sıra oldu.

YKS’nin gerçekleşeceği tarihin turizmi etkileyeceği göz önüne alınarak öne çekilmesi ve gençliğin tepkisini yumuşatmak için cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’ın bir video konferans yayını yapması ile gelişen olaylar dizisinde, “Z kuşağı” olarak tanımlanan gençliğin tepkisi gündeme oturdu. Gençlik, Erdoğan’ın yumuşatma girişimlerine tepkiliydi, “Oy MoyYok” etiketli yorumlarla video konferansta bulunan Erdoğan’a tepki gösteriyor; gelen tepkiler üzerine videonun yoruma kapatılmasıyla tepkisini “dislike” yani beğenmeme tuşuna tıklayarak gösteriyordu.

Bu internet eylemine yaklaşık bir milyon genç katıldı. Önümüzde yine seçimler olunca ve bu seçimlerin hedef kitlesini “Z kuşağı” tanımlamasına giren gençler oluşturunca yazılan-çizilenler de oldukça çok oldu.

Sosyolojik, siyasal, kültürel tartışmaların odağına oturan “Z kuşağı”nı oluşturan gençlik çoğu yaklaşıma göre kendi kararlarını kendi verebilen, bağımsız hareket etme kabiliyeti yüksek olan, örgütlenmeyi tercih etmeyen ama haksızlıklara karşı savunma mekanizmasını devreye geçirebilen, siyasi partileri tanımayan ama apolitik de olmayan bir özelliğe sahip.

Bir kalıba dökülerek tartışılmaya çalışılan “Z kuşağı”nın dünyanın her yerinde benzer biçimde olay ve olgulara yaklaşım gerçekleştirdiği-gerçekleştireceği yönlü beklentiler, her ülke ve bölgenin kendine ait sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel farklılıkları ıskalayan yerde duruyor. Dolayısıyla “Z kuşağı”na dair söylenecek her sözün objektif bir muhtevaya sahip olması, yaşamın her alanıyla diyalektik bağın göz önünde bulundurularak incelenmesiyle mümkün olacaktır.

Gençlik, potansiyelin önemli dinamiği

Dünya değişiyor, dönüşüyor. Bu değişim ve dönüşüm, her ne kadar ezilenlerin edilgenliği, ezenlerin ise etkenliği üzerine kurulu olarak tartışılsa da durumun böyle olmadığını biliyoruz.

Ezilenlerin var olana karşı koyuşu, mevcut sistemin kendini idame ettirememesinin önünü açarken ezenlerin baskı, sömürü ve zulüm politikalarını farklı biçimlerde devreye koymasının önünü açıyor. Yani, özne olan ezilenler tarihin akışındaki belirleyicilikleri ile dünyanın değişimini ve dönüşümünü belirliyorlar. Bu değişim ve dönüşüm bugün mevcut sömürücü, erkek egemen ve ikili cinsiyet sistemini yıkacak bir içeriğe sahip değil.

Tam tersine sistemin kendini var etme ve sürekliliğini sağlama yönlü gelişmelerle yüz yüzeyiz. Ancak bu durum, mevcut düzeni yıkma potansiyelini göz ardında bırakmak anlamına gelmiyor.

Evet, böyle bir potansiyel var ve bu potansiyelin yer yer açığa çıktığı pek çok gelişmeye tanık oluyoruz. Örneğin; Las Tesis eylemleri, yakın tarihte George Floyd eylemleri vs.

Bu eylemleri oluşturan gücün önemli bir kısmını ise gençlik oluşturuyor. Teknolojinin gelişimi bilgiye ulaşmayı kolay kılarken dünya üzerinde ezilenler arasındaki temas halini pekiştiriyor.

Dünya üzerinde yaşanan gelişmelerin domino etkisine sahip olmasında hızlandırıcı bir etkiye sahip olan sosyal medyanın hikmetine dair az önce saydığımız ve türevi pek çok örnek verebiliriz.

Teknolojide yaşanan gelişmelerle beraber üretim araçlarındaki değişim ve beraberinde üretim ilişkileri ile sosyal ve kültürel olan arasındaki diyalektik bağ bugün “Z kuşağı” olarak tanımlanan genç kesimleri tartışırken göz önünde bulundurulmak zorunda.

 

Kesişim noktası: Geleceksizlik

Başta da belirttiğimiz gibi “Z kuşağı” olarak adlandırılan genç kesimleri bir kalıba dökmemiz imkansız. Her ülke ve bölgenin kendine dair dinamikleri olduğunu düşündüğümüzde bunun imkansızlığını anlamak kolay olacaktır.

Ancak mevcut sistemin içerisinde bulunduğu kriz halini çözüme kavuşturmak yönlü arayışlarının dayattığı “geleceksizlik” bahsedilen kuşağın sorunlarının kesiştiği noktadır.

Bu kesişim noktası, “Z kuşağı”nın olay ve olgulara yaklaşımları aynılaştırmaktan bağımsız olarak ele alınmak zorundadır. Her alan, bölge ya da ülkenin kendi içerisinde barındırdığı özgünlüklerle beraber bu kesişim noktasına yoğunlaşmak “Z kuşağı”nın geleceksizliğe karşı koyuşunun adımı olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu