Makaleler

Sermayenin garantörü: Devlet

“Büyük proje” vaatleriyle yıllardır halk nezdinde iktidarını pekiştiren AKP, bu alandaki propagandasını büyük yalanlar söyleyerek gerçekleştirmiştir. Yani büyük projeler, büyük yıkımları da beraberinde getirmiştir.  Bir proje ne kadar büyükse kâr da vurgun da yıkım da o kadar büyük oluyor. Projeler maliyetlerinin üzerinde yapılıyor. Bu da sermayenin daha da pervasızlaşmasına yol açıyor. Çünkü sermaye sınıfı için büyük projeler, daha büyük kâr demek oluyor. Bu yüzden, Üçüncü Hava Limanı, Avrasya Tüneli, Galata Port Projesi, Akkuyu ve Sinop nükleer santralleri, Doğu Karadeniz için tasarlanan HES’ler, Türkiye’nin en büyük camii vb. dayatılıyor bize. Amacı toplumun bir ihtiyacını karşılamak yerine sermayeyi büyütmek olan büyük projelerin hedefi halka ait olanı gasp etmek, vurgunu büyütmektir.

 

Duble yollar ve köprüler kalkanı

Büyük projeler, AKP iktidarının her daim kitleler nezdinde sahiplenilmesini beraberinde getirdi. Özellikle yapılan duble yollar, köprüler AKP’nin kalkanı görevini gördü. 17-25 Aralık’ta yolsuzluk ve rantın apaçık bir şekilde ortaya çıkması duble yol ve köprüler kalkanıyla ciddi anlamda geri püskürtüldü. Çünkü halkta “Herkes çalıyor ama bunlar yaparak çalıyor” algısı yerleştirilmişti. Onun içindir ki büyük projeler, AKP iktidarı tarafından yalanlarla süslenerek sunuldu, içselleştirildi.

 

Ne orman bıraktılar ne dere!

İktidara geldiği günden itibaren sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket eden AKP,  hem kamu kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekti hem de halkı daha da yoksullaştırdı. Oysa ki ABD’nin yaşadığı kriz ve faizleri düşük tutmasının ardından küresel sermaye Türkiye gibi ülkelere yöneldi. Bununla beraber ciddi anlamda sıcak para girişi de yaşandı.

Fakat AKP iktidarı sıcak para bolluğunda “büyük projeler”le yağma ve talanı futursuzca hayata geçirdi. “Şehrin çehresini düzelteceğiz” diyerek ne orman bıraktı ne dere; ne mahalle bıraktı ne köy, ne şehir, önüne çıkan her arsayı sattı. İşte tam da burada içte ve dışta yürütülen saldırı politikaları ile birlikte ABD’nin faiz artırımı, inşaata dayalı büyümenin balonunu söndürmeye başladı.

 

Kriz derinleşirken fırsatı geri mi tepeceğiz?

AKP iktidarının Osmangazi Köprüsü, Yavuz Selim Köprüsü ve son olarak hayata geçirdiği “büyük proje”si Avrasya Tüneli, bu bolluğun pervasızca kullanılmasının sonucudur. Buralardan geçişlerde belirlenen fahiş ücretler de araçların ebatlarına göre Dolar kuru üzerinden belirlenecek. Öyle ki devlet aracı olmayan vatandaşın yerine verdiği taahhütle sermaye kliği zarar görmesin diye devletin hazinesini öne sürerek vurgunu garantiliyor.

Tam bir yıkım ve yok etme aracı olan bu “büyük projeler” işçinin, emekçinin, emeği yok sayılanın sırtından var oluyor. Onun için sermaye sınıfı ve onun garantörü devlet, insan ile doğa arasındaki dengeyi korumaktansa 1’den 3’e çıkan köprü sayısının ranta dönüşmesi ve bu sayının artmasının zengini daha da zengin etmekten öteye geçmediğini çok iyi biliyor. Peki, OHAL’de başta Kürt halkı olmak üzere, Alevi’nin, Sünni’nin, işçinin, emekçinin, kadının, LGBTİ’lerin emeğiyle garantörlük yapan devletin bu gerçek yüzüyle karşı karşıya gelmek için adım atacak mıyız? Kriz derinleşirken fırsatı geri mi tepeceğiz? Yoksa bilcümle susup elimizdeki son lokmayı da almalarına izin mi vereceğiz?

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu