Emek

Fındıkta spekülasyon ve şirket tarımcılığının temelleri

Tarımsal üretimde dünyanın 7′inci, Avrupa’nın 1’inci ülkesi olmakla övünen Türkiye, uluslararası sermayenin ülke pazarındaki etkisini artırmasıyla, üretemeyerek giderek dışarı bağımlı hale geldi. Toprak Mahsulleri Ofisi gibi devlet tarafından pazarı denetleyen mekanizmalar, AKP’nin iktidara gelmesiyle parça parça ortadan kaldırıldı. Köylünün üretemediği, ürettiğinin karşılığını alamadığı ve giderek topraktan koptuğu bu süreç, tamamıyla sermayenin istekleri üzerine şekillenen ve giderek tekellere uygun  bir pazar haline getirildi.

Birçok tarım ürününde dışarıya bağımlı hale getirilmek için uygulanan politikalar, köylülerin sorunlarını giderek katmerleştiriyor. Fındıkta yaşananlar bu duruma örnektir.

Rekolte tartışmalarıyla fiyatlar belirleniyor

Her yıl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, ziraat odaları ve özel sermayenin yürüttüğü rekolte tartışması boşuna değil. Bu tartışmalarla fındık fiyatları yönlendirilerek şekilleniyor. Fındığı ihraç edenler, rekolteyi yüksek göstermeye çalışarak fiyatın düşük belirlenmesini sağlamaya çalışıyor. AKP, Fiskobirlik’i batırıp, Toprak Mahsulleri Ofisi’ni devreden çıkarınca üreticiyi de, alan bazlı destekle bir anlamda susturdu. Üretim olsun olmasın, fındık bahçesi ve tapusu olan herkese verilen bu para, köylüyü fındık bahçelerinden uzaklaştırırken, denetim mekanizmasının olmadığı ortamda fındığın fiyatını ya hava koşulları ya da sermaye belirliyor artık.

Fındık-Sen’den 2016 yılı raporu

Fındık-Sen’in hazırladığı 2016 yılı raporu fındık üreticisinin içinde bulunduğu durumu açıkça ortaya koyuyor. Fındık üreticisinin insanca yaşaması için gerekli olan tarımsal girdilerin fiyatı sürekli artarken fındık fiyatlarındaki dalgalanmanın borç sarmalının büyümesine sebep olduğu belirtilen raporda, üretimin düşük olmasından dolayı ihracat gelirlerinin son iki sezonda 2 milyar doların üzerinde gerçekleştiği vurgulandı.

Alan bazlı desteklerin olumsuzluklarının yanı sıra emanet alıcıların fındık piyasasına olumsuz etkilerinin altını çizen raporun devamında, “Fındık-SEN olarak tüm tarafların kazanacağı bir formülün peşinde değiliz. Çok iyi bilmeliyiz ki bir tarafta üreten köylüler diğer tarafta ürettiklerimizi yok pahasına almaya çalışan şirketler var. Şirketler kazanırsa paralar ülke ekonomisine değil Çok uluslu Şirketlerin havuzuna akacaktır. Oysa fındık üreticileri kazanırsa ülke ekonomisi de kazanacaktır. Bu bağlamda; Fındık-SEN olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanına ve ülke kamuoyuna üreten köylülerin Cenevre’de Birleşmiş Milletler tarafından kabul gören haklarından bir tanesinin de ‘Tarımsal Üretimde Fiyat ve Piyasa Belirlemede Özgürlük Hakkı’ olduğunu ve çiftçilerin bu kapsamda adil bir piyasaya ve tatmin edici bir fiyata ulaşma haklarını hatırlatmak öncelikli görevimizdir” denildi.

Bu doğrultuda rekolte tahminlerini ve külleme hastalığının verim kaybına etkilerini dikkate alarak ortalama maliyetin 9,98TL olarak belirlendiği ifade edilen raporda, çıkan bu maliyet fiyatının üzerine yüzde 25 kâr payı artı yüzde 20 insanca yaşama payını eklediğinde; 1 kg fındığın referans fiyatının 14,97 TL olması gerektiği açıklandı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu