GüncelManşet

(Foto) “Anneleri ağlatan politikalarınızdan vazgeçin”

İstanbul: 468. haftada Galatasaray Lisesi önünde buluşan Cumartesi Anneleri’nde Berkin için acı, hüzün ve öfke vardı. Gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, “Berkin’i öldüren polisler için ‘talimatı ben verdim’ diyen bir başbakandan benim ne talebim olur?” sözleriyle tepki gösterirken, Hanife Yıldız’ın ise “Bu hiç olmadı Berkin” diye seslendiği mektubu okundu.

468 haftadır bir araya gelen Cumartesi Anneleri, bu hafta yine saat 12.00’de, Galatasaray Lisesi önündelerdi. “Failleri belli, kayıplar nerede?” pankartının açıldığı oturma eylemi, Grup Yorum’un “Uyan Berkin’im uyan” türküsüyle başladı. Daha ilk dakikalarda hüzün doruktaydı.

 

Bir annenin acısı, bir annenin buruk sevinci…

468. haftamızda yine buradayız. Bu haftaya evladını kaybeden bir anne Gülsüm Elvan’ın acısı ve çocuğunun kemiklerine kavuşan bir kayıp annesi Hediye Coşkun’un buruk sevinciyle başladık” sözleriyle başlayan eylemde sitem ve öfke vardı.

Ne sevincimizi yaşatıyor ne de yasımızı doğru düzgün tutabiliyoruz. Devletin politikaları sonucu çocuklarımızı toprağa vermeye devam ediyoruz. Çocuklarımızın failleri ise korunmazlık zırhına büründürülüyor, ödüllendiriliyorlar.

 

“İnşallah bir gün ben de oğlumun kemiklerine kavuşurum”

Bu hafta ilk olarak 14 Mart 1991’de İstanbul-Mecidiköy’de kaybedilen Yusuf Erişti’nin aile dostu Hamide Bezirci söz aldı. Her sene 14 Mart’ta Erişti’nin Tokat’ta yaşayan yaşlı anne-babasını aradığını aktaran Bezirci, dün de (14 Mart) aileyle görüştüğünü ve babanın selamlarını getirdiğini söyledi.

Anne-babanın oldukça yaşlı olduklarını ve bu yüzden aradığında Yusuf’tan bahsetmeyi düşünmediğini söyleyen Bezirci, “Ama daha telefonu açar açmaz, Yusuf’un babası ‘Merhaba’ derken ‘Hiç unutur muyum? Bugün 14 Mart. İnşallah bir gün ben de kavuşurum çocuğumun kemiklerine’ dedi” sözleriyle; anne-babanın hala Yusuf’un kemiklerine kavuşmayı hasretle beklediğini aktardı.

Babanın “Devletin her şeyi yapacak kadar gücü var. Peki neden hala 23 yıldır bizim kemiklerimizi bulamıyor?” diyerek sitem ettiğini aktaran Bezirci, babanın son olarak “İnsanlara böyle acılar yaşatan bir ülkede yaşamaktan utanç duyuyorum” dediğini söyledi.

 

“Böyle bir başbakandan ne talebim olur?”

Bezirci’nin ardından Ankara’da gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin söz aldı. Geçtiğimiz günlerde 15 yaşındaki Berkin Elvan’ı kaybettiğimizi hatırlatan Bilgin, “Gezi olayları sırasında herkesin sorduğu bir soru vardı: Polislere öldürme yetkisini kim verdi? O günlerde Tayyip Erdoğan televizyonlara çıktığında ‘Bu talimatı ben verdim. Polis layıkıyla yerine getirdi’ dedi. Ülkeyi böyle bir başbakan yönetiyor” diyerek tepki gösterdi.

Benim böyle bir başbakandan ne talebim olabilir? Benim talebim halktan” diyen Bilgin, “Tayyip Erdoğan’ın eli kanlı, artık ağzı da kanlı; 13-14 yaşında bir çocuğa ‘terörist’ diyebiliyor. Halkı kutuplaştırıyor. Birbirine düşürmeye çalışıyor” dedi.

 

“Erdoğan’ın bu katillerden farkı yok”

Yeni yasal düzenlemelerle halk katillerinin serbest bırakılmasına da tepki gösteren Bilgin, “4 yıl önce ‘cuntacılardan hesap soruyorum’ demişti Tayyip Erdoğan. Az da olsa umutlanmıştık. Biz bunları tanıyorduk. Eli kanlı insanlardı. Biz de başvuru yaptık, ‘Biz de davacıyız’ dedik. Ama kabul etmediler” dedi.

Bu süreçten bir şey çıkmayacağını daha önce de vurguladıklarını söyleyen Bilgin, “Neticede Veli Küçük gibi insanlar hala aramızda. Bırakmak zorundalardı zaten. Çünkü Tayyip Erdoğan’ın da bunlardan farkı yok” diyen Bilgin, “Bu sistemden herhangi bir beklentim yok” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

 

“Bize rüyalarını anlatacaksın… Bu olmadı Berkin”

Bilgin’in ardından gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız’ın Berkin’e yazdığı mektubu okundu. “Bu hiç olmadı Berkin” diye başlayan mektup, “Sen o derin uykudan uyanacaktın. 10 ay boyunca gördüğün rüyaları anlatacaktın. Sen anlatacaklarından bizi mahrum bıraktın” denildi.

Sen bizi tabutla selamladın. Hem de ne selamlama” denilen mektup, “Olmadı Berkin!” sözleriyle devam ederken, bu hüzün karşısında eyleme katılanların büyük bir kısmı kendini tutamadı.

 

“Oğlunun kemiklerini okşadı, kokusunu içine çekti”

Mektubun okunmasının ardından Cumartesi insanlarından Sabire Özdemir haftanın açıklamasını okudu. “Bizler 468 haftadır Galatasaray’dan ‘Bu topraklarda hukuk yok, demokrasi yok, hak arama özgürlüğü yok’ diye haykırıyoruz” diyen Özdemir, geçtiğimiz günlerde Merdîn-Qoser (Kızıltepe)’de kemikleri bulunan Abdurrrahman Coşkun’un kaybediliş sürecini aktardı.

Köylerinden asker baskınları ve zulmünden kaçarak Dargeçit’e gelen Hediye Coşkun’un evi burada basılmış ve oğlu gözaltına alınarak kaybedilmişti. O gün oğlunun peşine düşen anne Hediye Coşkun, oğluna değil de oğlunun kemiklerine ancak 19 yıl sonra geçtiğimiz günlerde kavuşabilmişti.

Anne Coşkun’un oğlunun kemiklerini okşadığını, kokusunu içine çektiğini ve binlerce insanın katıldığı bir törenle Abdurrahman Coşkun’un kemiklerinin toprağa verildiğini söyleyen Özdemir, açıklamasını, “Evlat acısı her anne için aynı yakıcılıktadır. Artık yeter! Anneleri ağlatan politikalarınızdan vazgeçin!” sözleriyle sonlandırdı.

 

[widgetkit id=554]

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu