GüncelManşet

(Foto) “Ya ekmeğimizi verecek ya da verecek”

Aliağa Belediyesi’nde belediyenin zarar ettiği gerekçesiyle 104 taşeron işçi işten çıkarıldı. Buna tepki olarak işçiler işlerinin tekrar iade edilmesi için direniş çadırı kurarak direnişe geçtiler. Bizler Özgür Gelecek okurları olarak hem direnişçilere destek olmak hem de seslerini kamuoyuna duyurmak için 10 yıldır Aliağa Belediyesi’nde taşeron işçi olarak çalışan Halis Gülerler ile röportaj gerçekleştirdik.

 

“Verilen karar siyasi bir karardır”

– Burada yaşanan süreç hakkında bize kısa bilgi verebilir misiniz?

7 Mayıs’ta işyerine girmek için kart bastığımda iş akdimin feshedildiğini öğrendim. Bu işten çıkarmalar sonucu biz de belediyenin önünde toplandık. Aliağa Emek ve Demokrasi Güçlerini de çağırarak bir toplantı aldık. Toplantı sonucunda Aliağa Belediyesi’ne giderek görüşme talep ettik. Daha sonra belediye başkanı ile görüştük. 2 saat süren görüşmede bizi işten çıkarmalarının gerekçesini sorduk. Bu kadar insanın işten çıkarılmasının bir nedeni olmalıydı.

Toplumun vicdanını sızlatan bu olayı nasıl gerçekleştirdiniz?” diye sorduk. Başkan bize çeşitli sebepler sundu. Göreve gelmeden önce bankamatikçileri işten çıkaracağını söylemişti. Meğer başkanın bankamatikçiler olarak kastettiği insanlar bizlermişiz. Meğer kastettikleri insanlar Aliağa’da çöp toplayan, parke döşeyen işçiymiş. Bu durum karşısında bizler de şaşırdık.

Daha sonra başkan belediyenin zarar ettiğini, maaşları ödeyemeyeceğini, sıkıntılı bir dönemden geçtiklerini belirterek tasarruf amacıyla bizi işten çıkardığını söyledi. Tasarrufa gitmek istediğini söyleyen başkan, belediye meclis toplantısında 30 trilyon borçlanma talep ediyor. Buna gerekçe olarak da 18 tane kadrolu işçi ve bir o kadar da memur alacağını gösteriyor. Borç batağında olan bir belediye başkanı bir taraftan tasarrufa gidip bizi işten çıkarıyor, diğer taraftan 30 trilyon borçlanmak için belediye meclisinden yetki istiyor.

Peki bu çelişki değil mi?” dedik. “Eğer samimiyseniz size bir önerimiz var. Bizim iş sözleşmemiz 1 yıllık. Sözleşmede 1 Ocak 2015’e kadar geçerlidir. Sen bizi işe geri al, bu süre içerisinde teknik şartnameyi değiştir. 475 işçi alacağına daha az işçi alırsın bir dahaki döneme. Bu süreçte benim gibi emekli olmuş veya emekliliğine az kalmış insanları gönderirsin. Diğer arkadaşlarımıza işbaşı yaptırırsın kimseyi mağdur etmezsin. Aksi takdirde verilen karar siyasi bir karardır. Siz geri adım atmazsanız biz de bu alanı terk etmeyeceğiz” deyip toplantıdan ayrıldık.

-İşten çıkarılan işçilerin Alevi ve Kürt olduğu iddia ediliyor. Bu iddianın gerçekliği var mı?

Aliağa çok göç alan bir ilçedir. Sanayi kenti olmasından kaynaklı Karadeniz ve Kürdistan’dan insanlar gelmektedir. İşten çıkarılan işçilerin yüzde doksanı Alevi ve Kürtlerden oluşmaktadır. Bundan kaynaklı olarak bu işten çıkarılmalar tamamen siyasi bir karardır. Eğer geri adım atmazsa bu kamuoyuna bu şekilde yansıyacaktır. Ama daha geri atmadı ve aksine 54 işçiyi daha işten çıkarmak istemektedir. Ama bizim burada oluşumuz diğer işten çıkarılmaları engelleyecektir. Onları atmaya cesaret edemeyeceklerdir. Çünkü atılan her işçi bizim çadırımıza direnmeye gelecektir.

 

“Malatya’dan bu yana çıkarılan işçi yok!”

Gülerler’le gerçekleştirdiğimiz söyleşinin ardından Aliağa’daki sürece dair başka bir işçiye de düşüncelerini sorduk, onu aktarıyoruz.

– Süreçten bahsedebilir misiniz?

Diren (işçi): Bize bir daha belediyeye uğramamız gerektiğini söylediler. Bizler de “Buranın asıl sahibi bizleriz burayı temizleyen ve hizmet eden bizleriz, sizler buraya emanet koltuklarla geldiniz” dedik. İlk işiniz işçi kıyımı oldu. Süreç böyle başladı. Bizler tekrar ekmeğimizi istiyoruz dedik. Onlar bizi almayacaklarını ve işçi fazlalılığı olduğunu söylediler. Tasarrufa gideceklerini söylediler. Biz de haklı olarak mücadelemizi sürdüreceğimizi ve ekmeğimizi kazanmak için her türlü direnişimizi sürdürmeye devam edeceğimizi söyledik.

– Sizi işten tasarrufa gidecekleri için çıkarıldığı söyleniyor, bunun gerçekliği var mı?

Diren(işçi): Asıl amaçları tasarruf etmek değil. Çünkü talep ettikleri 20 tane memur kadrosu çıkarılan işçilerin iki-üç katı maaş alıyorlar. Tasarruf etmek bu ise tamamen yalan. İkincisi aynı gün 104 tane işçi çıkarıp Şakran’da kendine yakın 30 işçi almış. Bu tasarrufu hiç emek sürecine dahil olmayan hizmet vermemiş olmayanları çıkarmış olsaydı bu süreç yaşanmazdı.

– Sizi Alevi ve Kürt olduğunuzdan kaynaklı işten çıkarıldığınız söyleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

– Şöyle bir şey var. İşçi kıyımının sağı-solu, doğusu-batısı olmaz. Ama şu da bir gerçektir ki, bizim bu yaşadığımız tesadüf değil. Malatya’dan bu tarafa çıkarılan işçi yok. (Yanında bizi dinleyen ve diğer işten çıkarılan işçilere memleketlerini soruyor. İşçilerin çoğu Kürdistanlı.) Yani bu tesadüf değil!

– Daha önce böyle bir süreçle karşılaştınız mı?

Diren(işçi): Buna benzer kıyımlar daha önceden de oldu. İş hakkı aramak, mücadele etmek işçilerin örgütlenmesi ve direnişin artmasına bağlı olarak bu tür şeyler yaşadık. Bizi iftira atarak işten çıkardılar. Daha önce yapılan sözleşmeye bile uymadılar. Normalde sözleşmeler ocak ayında yapılır. Ve işçiler işten ancak sözleşme bittiği zaman çıkarılabilir. Ama şimdi daha beş ay bile olmadan işten çıkarıldık. Üstelik hiçbir mantıklı gerekçe gösterilmeden…

– Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Diren(işçi): Biz ekmeğimizi geri istiyoruz ve alana kadar mücadelemizi devam edeceğiz. Ayrıca bizden ne kadar korktukları ortada. Şimdiye kadar görmediğim TOMA’yı, akrebi gördüm. Ama bizi onlarla korkutamazlar. Burayı TOMA’yla, polisle mi yönetecekler? Bizi üç gün sonra eve gideceğimizi sanıyorlar. Bu böyle gitmez, ya ekmeğimizi verecek ya da verecek. Son olarak size teşekkür ediyoruz.

 

Özgür Gelecek gazetesi okurları

 

[widgetkit id=647]

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu