Güncel

OCAK AYI | Tarihimizin en direngen, en bilge yoldaşlarından; İsmail Oral ve Ünal Küçükbayrak

En zor dönemlerin, en zor görevlerin insanı ve yoldaşı olmayı başaran İsmail Oral ve Ünal Küçük Bayrak yoldaşlarımız tarihimizin en birikimli, en direngen, en bilge duruşlu yoldaşları ve temsilcileri oldular.

Gençliğin unutulmaz önderlerinden biri olmayı bilinci, görüşü, eylemi ve örgütleme gücü ve yeteneğiyle ispatlamış bir yoldaştır, İsmail Oral. Devrimci gençliğin çalışma alanında kim tanımaz ki, İsmail yoldaşı? İstanbul zindanlarında onunla aynı mekanları paylaşan hangi devrimci tutsak anımsamaz onu? Geride unutulmayacak anılar bırakarak geçti bu emek dolu topraklardan. Devrimci gençliğin önderi sadece görüşleri, eylemi ve örgütlemesiyle büyük bir rol oynamadı aynı zamanda işkencehanelerde düşman karşısındaki direngenliği, kararlılığı ve duruşuyla da büyük bir rol oynayarak unutulmaz notlar bıraktı ardında.

İsmail Oral yoldaş, önder Mehmet Demirdağ yoldaş gibi devrimin seçkin rolünü oynadılar. Ellerindeki devrimci gençlik örgütü, maddi bir güce dönüştü. Proletarya partisinin önderliğinde görünürlüğü, gelişkinliği güçlü olan bir örgüt yaratıldı. Sloganlarda haykırılan gençlik birliği programı, işleyişi ve militan devrimci pratikleriyle, bir örgüte dönüştü. Yazılı olanlar, önder yoldaşların usta ellerinde maddi bir güç oldu.

İsmail yoldaş sadece gençliğin seçkin bir önderi olarak kalmadı. Partisinin birçok alanında usta örgütleyici bir rol üstlendi. Dağınık olanı toparladı. Düzensiz olanı örgüte, zayıf olanı güce dönüştürdü. Zindandan tahliye olup çıkan her Partizan’ın ilk başvurduğu ve karşılaştığı yoldaşlardan biri oldu.

Ben de zindandan tahliye olduğum süreçte yoldaşla İstanbul’da karşılaştık. Güçlü bir hafızaya ve sağlam bir teorik alt yapıya, gelişkin bir kültürel düzeye sahip olduğu hemen her cümlesinden ve sorunlara yaklaşımından anlaşılıyordu. En ince ayrıntıya kadar her şeyi sorup öğrenmeye, anlamaya çalışıyordu ve yoldaşların durumuyla ilgili en geniş bilgiye sahip olmak istiyordu. Kısa sohbet içinde yoldaşlaşmaya çalışıyordu.

“1 Mayısları örgütlemenin, devrimin itici gücü haline getirmenin çabasına nasıl yoğunlaşılır?” sorusunun yanıtını ondan öğrendim. Görevine sımsıkı sarılmayı, gözlerini hedefe korkusuzca dikmeyi bir kez daha ondan öğrendim. Böyle değerli bir yoldaşa sahip olduğumuz için gururlandım ve duygulandım. Genç bir yoldaşın zeki bakışlarıyla işçi yoldaşların nasırlı elleri birleşip gerillanın yürüyüşüne yüzler güçlü dönünce çoban ateşleri, dağları, fabrikaları en karanlık noktaları aydınlatacaktır. Buna daha güçlü inandım.

Gençlikten parlak, devrimci zekaya sahip bir yoldaşla tanışmak büyük bir mutluluk verdi bana. Gençliğin usta ellerde olması gelecek açısından umut vericiydi.

Zindanlarda tartışmasız her devrimci yapının güven ve desteğini almış yoldaş, elbette onların haklı temsiliyet gücünü de kazanmıştı. O sadece Partizan tutsakların öncüsü ve temsilcisi değildi; aynı zamanda zindanlardaki tüm devrimcilerin kabul görmüş, güvenilir bir yüzü ve saygın sözüydü. Partizanlar ona güvendi. Devrimci tutsaklar ona güvendi. Tutsak düşüp özgürlük arayan herkes, onun sözüne ve adaletine inandı. Duruşuna ve yürüyüşüne saygı duydu. Ve o bunu hem bilgeliği hem güvenilirliği hem de tüm tutsakları etrafında toparlamayı başaran gücüyle ispatladı. Sadece tutsak Partizanların güvenini ve temsiliyet gücünü kazanmadı. Tüm devrimci gençliğin güven abidesi oldu. Proletarya partisi tarihi böylesine güçlü devrimci kadrolara fazlasıyla tanıklık etmiştir. Ünal Küçükbayrak yoldaş da tutsak olduğu her alanda tartışmasız bir öncü ve güvenilir bir temsilciydi.

Ünal Küçükbayrak yoldaş hem düşman karşısındaki kararlı direngen devrimci duruşuyla hem de devrimci yapılar üzerindeki tartışmasız saygınlığıyla güçlü bir otorite olmuştu. Ne düşman ona diz çöktürebildi ne de 12 Eylül mahkemeleri onu susturabildi!

En zor dönemlerin, en zor görevlerin insanı ve yoldaşı olmayı başaran İsmail Oral ve Ünal Küçük Bayrak yoldaşlarımız tarihimizin en birikimli, en direngen, en bilge duruşlu yoldaşları ve temsilcileri oldular. Onlar, sayısız insanın güvenini sadece birleştirici özellikleriyle kazanmadılar. Aynı zamanda korkusuz duruşları, bükülmez başlarıyla ve direngen yaşamlarıyla hem Partizanların hem de özgürlük arayan herkesin yoldaşı olmayı başardılar. Ne mutlu onlara ve onları yenilmez baş yapan partisine cefakar emekçi halkına.

Proletarya partisinin ölümsüz şehitlerinin tarihi, yaşamları, mücadele pratikleri zengin bir devrimci hazinedir. Paha biçilmez bir mücadele tecrübesidir. Her daim övünülecek bir özgürlük abideleridir. Onur ve saygı duyacağımız devrimci mirasımızdır. Günümüze dek her biri cihan parçası olan yoldaşlarımızı romanlara, hikayelere konu olan şiirlere yazılan ve melodilere işlenenleri anlamak, tanımak yürünecek yolumuzun daha iyi anlaşılması açısından oldukça önemlidir.

Ocak ayı şehitlerimiz, devrimci öğretimizin en canlı en dinamik en güncel değerleridir. Onlara geçmişte yaşanmış bir isim, kapanmış bir sayfa, okunmuş bir roman, dillenmiş bir şiir olarak bakamayız. Mezar taşına yazılı bir isim olarak okuyamayız.

Devrimin seçkinleri ve beyinleri her zamandan, herkesten, her şeyden daha fazla bizlerin olmalıdır. Bilincimiz, amacımız, kararlılık ve başarma isteğimiz olmalıdır. Bu görevi, şehitlerimize karşı vefa ve sadakat borcumuz olarak okumalı ve anlamalıyız. Fırtınaya katlanarak gökyüzünün özgürlüğüne uzanılabilir. Eğer yürünecek yol devrime çıkmıyorsa tarih ve an başka bir yolu yazmaz. (Bir yoldaş)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu