Makaleler

Gezi Şehitlerine; Rahat uyuyun…

 

 Kendi içinde çıkar çatışmalarına sahne olan ve “yolsuzluklarla hesaplaşıyorlarmış gibi” dava üstüne dava, operasyon üstüne operasyon yapan devlet, söz konusu halkın evladı olduğunda nasıl da birlikte hareket ettiklerini tekrar gösterdi. 21 Kasım tarihinde görülen ilk duruşmada Ayvalıtaş’a bilinçli çarptığı iddia edilen katilin tutuksuz yargılanmasına karar verildi. Hazırlanan iddianamede kazanın gerçekleştiği MOBESE görüntülerine yer verilmedi, avukatlar bu duruma itiraz etti. Bir önce ki duruşma bir hayli gergin geçmiş, polisin adliye önünde sıktığı biber gaz sonucunda Gezi Şehitleri’nin aileleri de etkilenmişti. Duruşma küçük bir salonda görüldü, devrimci, yurtsever basın duruşmaya alınmadı. Duruşmanın sözlü ve görüntülü kaydının alınması, polisin dışarı çıkartılması ve büyük duruşma salonu tahsisi talepleri mahkeme tarafından reddedildi. Duruşmaya silahlı giren polislerin tespiti için salondaki kamera görüntülerine bakılması istendi, ancak kayıt tutulmadığı anlaşıldı.

Ethem’in ölümünden sonra hemen tespit edilen katil Ahmet Şahbaz, mevcut katiller arasında en çok saklanan, korunan oldu. Bir davaya peruk takılarak emin ellerde getirilen katil, daha sonraki davalara getirilmek şöyle dursun telekonferans teknolojisiyle katılarak hemen hiçbir soruya cevap vermedi. Katil Ahmet Şahbaz’ın ikameti “Emniyet Müdürlüğü” gösterilerek korumanın en alası yapıldı.

Özcesi; katile koruma, direnişçilere saldırı mantığı devam etti; Sarısülük ailesi başta olmak üzere Ethem’in hesabını soran herkese polis tekrar saldırdı.

gezi-parkı-şehitleri 495328Ali İsmail Korkmaz’ın öldürülmesinin hemen ardından katillerin kim olduklarına dair kanıtlar toplanmaya başlandı fakat devlet her zamanki gibi biliyordu suçunu ve ilk işi Aliş’in katillerinin görüntülerini MOBESE kayıtlarından silmek oldu. Özellikle ailesinin buradan olayın üzerine gitmesi sonucu önce valiliğin ‘arkadaşları dövmüştür’ açıklaması gelse de kamera kayıtları daha fazla saklanamadı. Bundan sonra daha profesyonelce davranmaya başlayan devlet ise, davayı Eskişehir’den Kayseri’ye almakta buldu çareyi. Sanıyordu ki Kayseri’nin politik yapısı Aliş’in arkadaşlarının oraya gidip hesap sormasına engel olacaktı. Yanıldı elbette, direnişçiler orayı da doldurdu ve yine elbette devlet tüm saldırganlığını orada da gösterdi. Dava boyunca duruşma salonunun içinde katillerin korunması, duruşma salonunun dışında ise katillerin korunmasına karşı çıkanları engelleme söz konusuydu. Şaşırtıcı olmadı tabi, çünkü Aliş’in vahşice katledilmesine halkın vicdanı razı olmadı ve bu durum devlet için oldukça tehlike arz ediyor.

Ahmet Atakan’da ne oldu? Ahmet’in direniş esnasında polis şiddeti sonucu öldüğü aşikarken; “balkondan mı düştü, yoksa arkadaşları mı itti, yok yok su deposunu akrebin üstüne itmeye çalışırken düştü” gibi dedikodular yapılarak olay manipüle edilmeye çalışıldı devlet tarafından. Özellikle yandaş basın, konunun üzerine gitme adı altında bu manipülasyonun değirmenine su taşıdı. Ahmet’in ölümünün sebebi kesinken daha sonra peş peşe açılan Gezi iddianamelerinde katiller değil, Ahmet’in hesabını soranlar yargılanmaya başlandı. İddianamelerde polisin yoğun biçimde gerçekleştirdiği gaz bombalı saldırılara değinilmezken bu saldırıların herhangi bir uyarı yapılmadan gerçekleştirilmesine ise yer verilmedi.

Tüm bu olanlar/olacaklar bilinmiyor muydu? Zaten tüm direniş bu hukuksuzluk ve devlet şiddetine karşı değil miydi? Zaten aksi durum şaşırtıcı olurdu! Tüm halk ve direnişçiler biliyor ki, katillerin bu düzen devam ettikçe korunması için elden gelen yapılacak.

Aynı zamanda tüm halk ve direnişçiler diyor ki; artık rahat uyuyun. Ölmediniz boşuna, insan hayatı denen o en değerli varlığınız boşuna harcanmadı. Taksim’de başlayıp tüm yurda yayılan o ‘isyan günleri’nde hayatını veren o yedi genç insan, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, İrfan Tuna, Medeni Yıldırım ve Ali İsmail Korkmaz… Ve hala komada olan Berkin, gözünü yitiren, nefes sistemi zedelenen, sağlığı bozulan sayısız Gezi gazisi…

(Bir Ö-G Okuru)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu