GüncelMakaleler

MAKALE | “Pençe Harekatı” ya da Irak Kürdistanı İşgali

Önümüzdeki günlerde kurulması planlanan “güvenli bölge” ile ilgili görüşme trafiğinin artması muhtemel. Şimdiden ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey başkanlığındaki ABD heyeti, Ankara'ya Rojava'daki ''güvenli bölge”yi görüşmek için daha doğrusu pazarlık yapmak niyetiyle Türkiye’ye geldi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Irak Kürdistanı’nın Bradost alanına yönelik 27 Mayıs’ta başlattığı ve malum kaygılarla “Pençe Harekatı” (1’li 2’li eklerle) adını verdiği saldırı, yaklaşık iki aydır devam ediyor.

TC faşizmi, PKK’nin silahlı mücadelesi başladığından bu yana, Irak Kürdistanı’na yönelik hava operasyonları ve 90’lı yıllardan itibaren de hemen hemen her baharda kara operasyonları gerçekleştirdi. Türk askeri güçleri, kara harekâtlarıyla girdikleri bölgelerde, KDP’yle anlaşarak buralarda kalıcı üs bölgeleri de oluşturdular. Son “Pençe” saldırı ve işgalinde ise ikisini birleştirdiler.

TSK’nın bu harekâtlardaki bahanesi de hazır. “PKK buralarda barınıyor”, “buradan ülkemize, karakollarımıza saldırılar yöneltiyor”, “bölgede bulunan yani Kandil ve çevresindeki yüzlerce köy, PKK’ye sempati duyuyor, gerillayı besliyor” vb. TC böylelikle bu alanlarda köyleri boşaltarak denetim kurmak istiyor. Bu amaçla köylüleri uzaklaştırmak için bölgeyi toplarla, obüslerle vuruyor; helikopter ve uçaklarla bombalıyor. Bu saldırılar sonrasında bölgedeki köylülerin ekili alanları zarar görüyor, hayvanları telef oluyor.Köylüler ölüyor, yaralanıyor. Saldıranların amacı köylülerin bölgeden göç etmesi.

Kürdistanı’nda boşaltılan, yakılan o kadar köy, büyük şehirlerin gecekondularına göç ettirilmiş o kadar Kürt yetmezmiş gibi şimdi de Irak Kürdistanı’ndaki Kürtler köylerinden, yurtlarından göç ettirilmeye çalışılıyor.

Türk devleti Şengal’den başlayıp Halep, Musul, Kerkük bölgesi dâhil buralarda bir nüfuz alanı oluşturmak istiyor. Daha doğrusu hayal ediyor.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY)’de Türk devletiyle işbirliği yaparak kendi iktidarını sağlamlaştırmayı amaçlıyor.

Geçmişte Molla Mustafa Barzani, Türk devletiyle çeşitli anlaşmalar yapmıştı. Şimdi de oğulları bu işbirliğini devam ettiriyorlar. Mesut Barzani, Diyarbakır’da bir basın toplantısında “TC’nin dostluğu bizim için stratejiktir, yaşamsaldır.Bu benim babamın vasiyetidir” demişti.

Barzani ailesi, Türkiye’de büyük yatırımlar yapıyor. AKP hükümeti de başta inşaat olmak üzere bir dizi alanda IKBY ile ekonomik ilişkiler içerisinde.Mesut Barzani, AKP’nin başı R.T.E tarafından Türkiye’de ağırlanıyor.

IKBY son yıllarda Irak Hükümeti’nden daha çok Türk devletiyle ilişkiler geliştiriyor, RTE yönetimine yaklaşıyor. Ekonomik, siyasi ilişkilerin geliştirilmesinden tutalım da TSK’nın Kürdistan’da askeri üslerinin sayısının artırılmasına, bu üsleri tanklar ve helikopterlerle donatmasına kadar bir dizi konuda ortak iş yapmaktadırlar.

R.T.E ve AKP bir yandan“yeni Osmanlıcılık” diğer yandan çelişki gibi görünse de “Misak-ı Milli” hayalleriyle Musul ve Kerkük’ü denetim altına almak istiyor. Bu istek aynı zamanda TC’nin Osmanlı’nın katliamcı, soykırımcı, yayılmacı ve fetihçi geleneğinin devamcısı olduğunun göstergesidir.

Görünen o ki Barzani yönetimi (KDP’de) bundan rahatsızlık duymuyor. Anlaşıldığı kadarıyla Irak Merkezi Hükümeti’ni değil TC’yi kendilerine daha yakın buluyorlar. Karşılıklı geliştirdikleri ilişkiler bunu gösteriyor. TSK’nın Bradost alanında ve daha aşağılarda kurmuş olduğu askeri üslerin, “Pençe Harekâtı” ile daha da genişletilmesine, sayılarının çoğaltılmasına, tanklarla ve zırhlı araçlarla donatılmasına ses çıkarmıyorlar.

KDP’ye bağlı Peşmergeler, belirli üs noktalarını ve stratejik tepeleri TC askerlerine teslim edip ayrılıyorlar.“Pençe” adı verilen bu işgal saldırısıyla gelişen bu sürece, yurtsever Kürt halkı sessiz kalmıyor, tepki gösteriyor.

TSK’nın işgaline karşı gösteriler, yürüyüşler, canlı kalkan eylemleri yapılıyor. Yurtsever Kürt halkı, kendi yönetimine karşı da tepkili. Kürt aydınları,milletvekilleri, yazarlar tüm halk TSK’nın işgaline karşı mücadeleye, direnişe çağırıyorlar.

 Hedefte Rojava Kürdistanı’da Var!

R.T.E’nin AKP’sinin31 Mart yerel seçimlerinde kimi önemli büyükşehir belediyelerini, ardından da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni hakim sınıfların diğer kliği CHP’ye kaptırmasıyla parti içerisinde yeni bir döneme girildi. Başlayan homurdanmanın ve itirazların beraberinde AKP içinden yeni bir parti kurma çalışmalarının olması, AKP yönetimini özellikle de R.T.E’yi ciddi anlamda rahatsız etmiş durumda.

Sarsılmanın ve çözülme işaretlerinin ortaya çıkması,AKP’yi yeni arayışlara sevk etmiş görünmektedir. AKP ve R.T.E, kendi tabanını konsolide etmenin, ırkçı ve milliyetçi kesimlerin oylarını almanınen iyi yolunun şovenizmi kışkırtmak ve Kürtlere saldırma kolduğunu bildiğinden ortak iş tuttuğu MHP’yle birlikte en iyi bildikleri şeyi yapıyorlar:Kürtlerle savaş…

Irak Kürdistanı’nda iki aya yakın bir süredir devam eden işgal ve saldırının kapsamı genişletilerek kalıcılaşması planlanırken aynı zamanda da benzer planlar Rojava’da yaşama geçirilmek isteniyor.

Türk devleti, Suriye’de Kürt bölgesinde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi kurulduğundan bu yana buraya ilişkin düşmanca davranmıştır. YPG ve YPJ güçlerinin IŞİD’e yönelik zaferinden rahatsızlık duymuştur. Başta Kürtler olmak üzere Rojava’da yaşayan çeşitli milliyet ve inançlardan halkın kazanımlarından ve inşa ettikleri özerk yönetimlerden rahatsızlık duymuştur.

Başta ABD emperyalizmi olmak üzere koalisyon güçlerinin YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’yleIŞİD’e karşı birlikte savaşmalarından, ABD’nin-kuşkusuz ki kendi çıkarları için-YPG’yesilah, cephane ve teknik donanım sağlamasından rahatsızlık duymuştur.

Önümüzdeki günlerde Fırat’ın Doğusu’nda “güvenli bölge” oluşturulması görüşmeleri yapılacaktır. Türk devleti 30km. derinliğinde bir güvenli bölge oluşturulmasını ve buranın denetiminin kendisine verilmesini veya en azından bu güvenli bölgede söz sahibi olmak istemektedir.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ise kurulacak güvenli bölgede Türk devletine görev verilmesini kesinlikle istememekte,“güvenli bölge” oluşumunda uluslararası güç içerisinde Türkiye’nin olmasını kabul etmemekte, “tarafsız bir güç olmalı, Türkiye taraftır, Türk askerinin buraya gelmesinin zemini yoktur” demektedir.

Türk devleti,“güvenli bölge” görüşmelerinde baskı yapmak ve masada elini güçlendirmek için Kobanê, GirêSpîve Serêkaniyê’ninkarşısına askeri yığınak yapmaktadır.

TSK’nın Rojava’yayönelik bir işgal saldırısıyla ilgili Kürtlerde çeşitli açıklamalar yapmaktadır. SGD Genel Komutanı Mazlum Kobani, gazetecilere yaptığı açıklamada: “SDG’nin omurgasını oluşturan YPG ve YPJ’nin tamamen kuzeye çekileceğini, bunun da IŞİD’le mücadeleyi durduracağını, dahası IŞİD’in yeniden toparlanacağını, oluşacak boşluğu Suriye ordusunun dolduracağını, bunu istemeyen ABD’nin Türk muhataplarıyla görüşerek müdahaleyi önlemeye çalıştığını” ifade etmektedir.

Önümüzdeki günlerde kurulması planlanan “güvenli bölge” ile ilgili görüşme trafiğinin artması muhtemel. Şimdiden ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey başkanlığındaki ABD heyeti, Ankara’ya Rojava’daki ”güvenli bölge”yi görüşmek için daha doğrusu pazarlık yapmak niyetiyle Türkiye’ye geldi.

Gelinen aşamada Türk devletinin emperyalist çıkarlar çerçevesinde Rojava’ya yönelik olası bir işgal saldırısına devrimci güçler, yurtsever güçlerle birlikte yanıt olacaktır.

Türkiye işçi sınıfı, emekçiler saldırıya sessiz kalmamalı, karşı mücadeleyi örmelidir. Bu süreçte Halkların birlikteliği ve kardeşliği ön plana çıkarılmalıdır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu