GüncelMakaleler

GÜNCEL | Pandemi, tekeller, aşı ve hiçe sayılan halk sağlığı…

"Burjuvazi, sağlıktan önce kâr elde etmeye odaklandığını fütursuzca ilan ederken, bizlere de bu fütursuzluğa karşı daha devrimci söylem ve çağrılar yapmak ve bir yandan sistemi teşhir ederken diğer yandan alternatifini ortaya koyarak kitleleri harekete geçirmek düşüyor"

Dünya çapında salgının etkisini kırmak için halkın aşılanması gerektiği tartışması sürerken, birçok bağımlı ve sömürge ülkede aşılama süreci henüz başlatılamadı bile. İlaç tekellerinin geliştirilen aşıların patentine sahip olmalarından dolayı inisiyatif tamamıyla bu şirketlerin elinde.

Aşı üretiminin artırılması için Hindistan ve Güney Afrika’nın “patenti kaldırma” çağrısının ardından Dünya Ticaret Örgütü (WTO) bir toplantı yaptı. İki ülke tarafından yapılan bu çağrı Sınır Tanımayan Doktorlar, Dünya Sağlık Örgütü gibi birçok kurum tarafından desteklense de, WTO’nun görüşmelerinden bir sonuç çıkmadı.

 Aşı dağıtımı ve patent…

Avrupa Birliği, İngiltere, ABD ve daha birçok devlet de patent uygulamasının kaldırılmasına engel oluyor. Aşının üretimi için tekeller tarafından yatırılan sermaye gerekçe gösterilerek patentin korunması gerektiğini belirten ülkeler, açıktan özellikle yoksul halkın sağlığını ya da hayatını kaybetmesini umursamadıklarını da ilan etmiş oluyorlar bu şekilde.

Oysa ki, aşının üretiminde yalnızca tekeller değil, devletler de halktan yaptıkları kesintilerle yatırım yaptılar. Yoksul ülkelerdeki mevcut fabrikalarda aşılar rahatlıkla üretebilme durumuna sahipken, patent sorunundan dolayı halkın sağlığı tamamen kapitalist ülkelerin kararlarına bağlı hale getiriliyor.

Bu ülkelerde sağlıkçılar, yaşlılar ve hastalara aylardır aşı yapılırken, Afrika’nın Güney Doğu ülkelerine aşı daha geçtiğimiz ay ulaşmış durumda. Ki gönderilen aşılar da halkın yalnızca % 20’sini aşılamak için yeterli. Bu tablonun devam etmesi şu anlama geliyor; dünyanın bir bölümünde insanlar artık görece daha rahat hareket edebilirken diğer bölümünde ise pandemi nedeniyle ölümler tüm hızıyla sürecek.

 İnsan hayatı mı, kâr mı?

Kâr hırsının temel alındığı mevcut düzende, patentin kaldırılmasına dair yürütülen tartışmalarda da kâr odaklı kararların çıkması şaşkınlık nedeni olmamalı. Dünya Sağlık Örgütü’nün üst düzey yöneticisi Tedros Adhanom Ghebreyesus, The Guardian gazetesinde yazdığı makalede “Mars’a yolculuk yapabiliyorsak, milyarlarca aşı da üretebiliriz” vurgusu yapıyor ve patent uygulamasının korkunç sonuçlara yol açtığını ifade ediyor. Ghebreyesus’a göre patent kaldırılırsa tekeller veya devletlerin iddia ettiği gibi zarar da edilmiyor. Bu durumda da aşı üreten şirketlere patent kiralama ücreti ödenecek ancak bu kendi hakimiyetlerindeki dağıtımlarıyla aynı kazancı sağlamayacak. Virüsten dolayı hayatını kaybedenlerin sayısı artacak olsa da patent sayesinde daha fazla elde edebileceklerken, neden daha aza kanaat etsinler değil mi? Buna karşı bazı kuruluşlar yardım projeleri başlatmış durumda ancak bu, pandeminin etkisini kısa sürede durdurmak için oldukça yetersiz.

Dünya Sağlık Örgütü, GAVI aşı ittifakı ve Salgın Hastalıklara Hazırlık Buluşları Koalisyonu (CEP) tarafından başlatılan Covax projesi ile aşı ulaşmayan ülkelere yardım girişimlerinde bulunuluyor ancak yavaş ilerleyen bu çalışma, mutasyona uğrayan virüs de göz önünde bulundurulunca ölümleri durdurma konusunda oldukça zayıf kalıyor. Bu hayati soruna dair ilaç şirketlerinden gelen yanıt ise “patentin yoksul ülkelerde aşı sorunu yaşanmasına neden olmadığı”dır. Sorunun “üretim kapasitesi, kaynak ve bilgi noktaları”nda yaşanan sıkıntılardan dolayı ortaya çıktığını belirten tekeller “pandeminin normali” olarak vaka ve ölü sayısındaki sorumluluklarından sıyrılıyorlar.

Aşının test edilme süreci

Covid-19 aşısı test edilmesi gerektiğinde Afrika ülkeleri aylarca beklemek zorunda kalmamıştı. 2020 yılının yaz aylarında aşı test edilmesi gerektiğinde, Güney Afrika ve Brezilya’ya hızla ulaştırılmıştı. Üretilen birçok yeni ilaç ve aşının test edilme sürecinde olduğu gibi korona aşıları da ilk olarak bu ülkelerdeki yoksul halk üzerinde denendi. Çünkü yeni ilaçları, bu ülkelerde test etmek daha az maliyetli olacaktı ve test edilenlerin olası yan etkilerden kaynaklı yaşayacakları sağlık sorunlarının üreten şirketler açısından büyük sorunlar, imaj bozulmaları yaratmayacaktır. Geçmişte Afrika’da test edilen bazı ilaçların çocuk ölümlerine dahi sebep olmasının dünyanın gündemine oturmaması gibi korona aşısının da sebep olabileceği olası ölümler ciddi bir etki yaratamayacaktı ne de olsa!

Test sonuçları olumlu olunca ise ilk aşılanan kesimler kapitalist, emperyalist ülkeler oldu. Ülke ekonomilerini etkileyen pandeminin bir an önce kontrol altına alınması gerekiyordu sonuçta, hızlıca aşılama sürecine başlanması şarttı. Ancak bu sürede Mart 2021’in verilerine göre aşının test edildiği Güney Afrika’da 53.000 kişi virüsten dolayı hayatını kaybetmişti. Pandemi dalgası, bölgeyi çok etkilese de aşı ulaşımı tamamen sağlık örgütlerinin inisiyatifiyle yapılacak yardımlara bağlıydı.

 Sağlık hizmeti temel haktır!

Dünya, tarihin en ölümcül salgınlarından biriyle boğuşurken, hastalık ve ölüm sayıları kontrol dahi edilemezken, insan hayatı üzerinden hesap yapan emperyalist kapitalizm çirkef yüzünü yine bariz bir şekilde göstermektedir. Kendi sınırları içinde sağlık sistemini pazara dönüştürmesinden kaynaklı sağlık sisteminde patlayan sorunlar ve geri bıraktırdığı ülkelerde kendi ekonomisini ayakta tutma adına sebep olduğu ölümler, pandeminin ortaya çıkışıyla daha açık bir biçimde gözler önüne serildi. Patent sorunundan dolayı aşılama sürecine dahil olamayan ülkelerdeki sorunları çözmek için adım atılması çağrısı yapan birçok kurum da oldu.

Ancak bu çağrılardan çıkabilecek tek sonuç, gösterişe dayalı sözde “insanı yardım projelerinden” ötesi olmayacaktır. Pandemiyle birlikte çelişkilerin bu denli açık bir şekilde ortaya dökülmesinin sistemle bağını vurgulamak açısından bizler için avantajlı bir durum olduğunu görmek gerekir. Devletlerin sunduğu (sunamadığı) sağlık hizmetine karşı güvensizlik yaşayan emekçilere sorunları ve kaynağını anlatmanın en “doğru” zamanlarından geçiyoruz. Burjuvazi, sağlıktan önce kâr elde etmeye odaklandığını fütursuzca ilan ederken, bizlere de bu fütursuzluğa karşı daha devrimci söylem ve çağrılar yapmak ve bir yandan sistemi teşhir ederken diğer yandan alternatifini ortaya koyarak kitleleri harekete geçirmek düşüyor.

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu