Manşet

Hacettepe öğrencilerinden açık mektup

Ankara: Son günlerde rektör-polis-faşist işbirliğiyle saldırıya uğrayan ve gündemleşen Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinin kamuoyuyla paylaştığı açık mektubu okurlarımızla paylaşıyoruz.

 

Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinden açık mektup…

Üniversitemizde son birkaç haftadır yaşanan olaylar ve kampüsümüzde rektör-polis-faşist işbirliğiyle yaratılan provokasyon bu mektubu kaleme almamızı zorunlu hale getirdi. Öncelikle öğrencileri temsil etme iddiasında olan ancak öğrencilerin sorunlarıyla
uzaktan yakından ilgisi bulunmayan ÖTK’nın yaptığı açıklamaların Hacettepe Üniversitesi öğrencilerini bağlamadığını belirtmek istiyoruz. Günlerdir sosyal medya üzerinden konuşulanlar ilerici-devrimci öğrencilere dönük anti-propaganda boyutuna varmıştır. Olayların bir tarafı olarak bizler 18 Mart günü yaşanan olayları ve sonrasındaki gelişmeleri bir kez daha anlatmak istiyoruz.

 

18 Mart’ta Neler Yaşandı?

18 Mart’ta Türk Dünyası ve Araştırma Topluluğu adıyla bilinen ancak faşistlerin yuvalandıkları bir mevzi olan topluluk tarafından bir provokasyon devreye sokuldu. “Çanakkale Şehitlerini Anma” etkinliği adı altında yapılmak istenen böyle bir anmanın çok daha ötesindeydi. Bu aynı gün Beytepe Kampüsü’nde yaşanan polis saldırısı ise bir saldırı olmaktan da öteye faşist- idare ve polis işbirliğinin göstergesiydi. Türk Dünyası ve Araştırma Topluluğu adı ile kampüs içerisinde faaliyet yürütmeye çalışan faşist topluluğun asıl amacı 18 Mart etkinliği gerçekleştirmek olmayıp, insanların milli duygularını istismar etmekti..

18 Mart günü ise etkinliğe gelen öğrenci ve akademisyenlere herhangi bir müdahalede bulunmayan ilerici ve devrimci öğrenciler daha önceden tanıdıkları faşistleri etkinliğe almamışlardır. Bunun üzerine kampüse giren kolluk kuvvetleri üniversite öğrencilerine azgınca saldırmıştır. Tazyikli su, plastik mermi ve yüzlerce gaz bombasıyla kampüsü savaş alanına çeviren polisin kendisidir. Olaylar esnasında amfilere, dersliklere atılan gaz bombalarıyla onlarca arkadaşımız fenalık geçirmiştir. Rektör Murat Tuncer’in üniversitenin resmi internet sitesinden “yorumsuz” olarak yayınladığı taraflı görüntüler saatler süren polis terörünü içermemektedir. Öte yandan görüntülerin birçoğu polisin kullandığı şiddetin sonucunda ortaya çıkan hasar olmakla birlikte bazıları da polis şiddetine karşı okulu savunma amacı güden meşru barikatların fotoğraflarıdır.

 

Kimdir bu “ülkücü” öğrenciler…

Tarihin sayfalarına kazınan 16 Mart Beyazıt katliamı olarak bildiğimiz ve 7 üniversiteli öğrencinin katledilmesiyle sonuçlanan olayın failleri, Ankara Bahçelievler’de 7 öğrenciyi kalleşçe katledenler de dönemin ülkücü öğrencileridir. Yine aynı dönemde Çorum’da, Maraş’ta yüzlerce insanın katilleri bu ülkücü çetelerdir. Hacettepe Üniversitesi’nde ilerici ve aydın bir öğretim görevlisi olan Bedrettin Cömert’i çapraz ateş açarak katledenler de Ülkücü Gençlik Derneği üyeleridir. Tarihleri bugünlerine de yol gösteren faşist katiller, bugün de üniversite öğrencilerine okul içinde olduğu gibi okul dışında da saldırmaya devam etmektedir. Yakın dönemde bir Hacettepe Üniversitesi öğrencisi, bu katiller tarafından saldırıya uğrayarak, saatlerce ameliyatta kalmıştır. Bugün kampüs içerisinde topluluk adı altında kümelenerek faaliyet yürütmeye çalışanlar tarihlerinden aldıkları kanı Beytepe üzerine de bulaştırmak istemektedirler. Geçtiğimiz hafta bu kişilerce öğrencilere bıçak çekilmesi bunun bir başlangıç örneğidir. 18 Mart’ta da yaşanan olayın asıl sorumlusu bu faşist çetenin kendisidir!

 

Korku, panik, spekülasyon…

Polis terörünün ardından bir tepki olarak gündeme gelen “Hacettepe Ayakta, Üniversitesine Sahip Çıkıyor!” etkinliği Murat Tuncer’in açıklamasıyla gayri-meşru ilan edildi. Oysa ki göreve geldiği günlerde “yerleşkemizde izin alma şartı olmadan tüm eylem ve etkinlikleri destekliyoruz” diyen Tuncer, bu hamlesiyle gerçekleri açıklamak ve üniversitesine sahip çıkmak isteyen öğrencileri yalnızlaştırmaya çalıştı. Tüm bunlarla eş zamanlı olarak kampüste korku ortamı yaratıldı. “21 Mart günü okul karışacak” “Yer yerinden oynayacak” türünden söylentiler fısıltı gazetesi aracılığıyla öğrenciler arasında yayıldı. Aynı gün yurtlarda, gerçekle alakası olmayan söylentiler paniğe yol açtı. “Solcular yurtları basacak” söylentisi yurtlarda dolaşırken Hacettepe Üniversitesi’nin eğitim-öğretime 2 gün ara verdiği Murat Tuncer imzasıyla yayınlandı. 21 Mart sabahı ise 20’ye yakın ilerici ve devrimci öğrenci kendilerine ulaşan tebligatla yurttan atıldıklarını öğrendiler. Öğrencilere savunma hakkı dahi tanınmadan barınma hakları gasp edildi.

 

Saldırılara zemin hazırlanıyor
Faşizme ve polis şiddetine karşı saatlerce direnen ilerici ve devrimci öğrenciler bilinçli bir politikayla karalanıyor ve direniş çarpıtılarak polis şiddeti gölgeleniyor. Gerici-faşist yapılanmaların örgütlenmesini bugüne kadar ki pratikleriyle destekleyen Murat Tuncer devrimci faaliyete yönelik tahammülsüzlüğünü açıkça ilan ediyor. Bilime, özgür düşünceye, üniversitesine sahip çıkan öğrenciler suçlu ilan edilerek yeni saldırılara zemin hazırlanıyor. Ancak bizler yıllardır yemekhane, ulaşım, barınma gibi sorunlara karşı mücadele eden, ülkemizdeki ve dünyamızdaki sorunlara duyarsız ve sessiz kalmayan Hacettepe Üniversitesi öğrencileri olarak kamuoyuna ilan ediyoruz. Tüm kirli propagandaya ve karalama çabalarına rağmen; haklı olmanın verdiği güçle üniversitemizi savunmaya devam edeceğiz. Bundan sonra gelişecek tüm saldırıların, provokasyonların sorumlusu da faşist çeteler, onların sırtını dayadıkları okul yönetimi ve polis olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu