Güncel

Hamburg Rote Flora’da Basın Toplantısı Gerçekleştirildi

Hamburg: Hamburg’da 21 Aralık’ta Rote Flora kültür merkezinin korunması için yapılan yürüyüşe polisin saldırısından sonra bir çok gelişme olmuştu. Rote Flora’nun olduğu semt başta olmak üzere, üç semt yasak bölge ilan edilmiş ve burada adeta terör estirilmişti polis tarafından. Yaşanan süreç hakkında bilgi vermek için 16 Ocak 2014 tarihinde, saat 10’da bir basın toplantısı gerçekleştirildi. Çok sayıda basının katıldığı bu toplantıya federasyonumuz ATİF ‘de merkezi olarak katıldı.

Basın toplantısına, Rote Flora Avukatı Andreas Beut ile birlikte, basın temsilcisi, Atonom gruplar adına bir temsilci, bilgi merkezi temsilcisi, Rote Flora Kültün Merkezi temsilcisi katıldı.

Toplantıda ilk sözü alan Avukat Andreas Beut şunlara değindi:

 21 Aralık’ta yapılan yürüyüşü polis baştan beri yaptırmak istemiyordu. Yürüyüşün güzergahını kafasına göre değiştirmiş ve bunu da yürüyüş alanında bize haber veriyor. Ayrıca yürüyüşün geçeceği Esso evlerinin orada yapılacak ara mitingde hukuksuz bik şekilde iptal edildi ve buda yürüyüş alanında bize bildirildi.

Bununla birlikte yürüyüş başlamadan 10 dakika önce kendilerine bilgi vermemizi istediler. Bizde yürüyüşün başlayacağını saat 15.00’da kendilerine bildirdik ve onlarda iki-üç dakika trafiği durdurmak için kendilerine zaman vermemizi istediler. Saat 15.09’da yürüyüşe başladık.

Yürüyüşün önünde duran Polis kasklarını takarak öndeki gruba provokasyon yaratarak saldırmak istedi. Bu süreçte yürüyüştekiler provokasyona gelmedi ve içerde hiç bir şekilde polise saldırı olmadı, onları iddia ettikleri gibi içerden, taş, şişe vs. atılmadı. Taki kitlenin üzerine su ve gaz sıkılana kadarı. Ön tarafta kitlenin üzerine hiç bir neden yokken, tazyikli su ve biber gazı sıkıldı. Bu süreçte yürüyüş kortejinde de polise taş, şişe atılmaya başladı ve öndeki grup polisin saldırısına engellemek için yanıt verdi.

Polis yürüyüşçülerin trafiği engellediği gibi bir bahanesi basına yansıdı. Fakat yürüyüş başlamadan önce zaten ana cadde çift taraflı trafiğe kapatılmıştı. Yani bizim trafiği engellememiz söz konusu değildi, çünkü polis zaten trafiği durdurmuştu.

Polisin basına yaptığı diğer bir açıklaması da karakola yapılan saldırıdır. Bu tamamen asparagas bir haberdir ve bilinçli yapılmaktadır. 28 Aralık’ta polis karakolunun önünde bir grup protesto gösterisi yaparken, 200 metre ileride iki kişi bir polise saldırmış. Polis bunun Rote Flora eylemcilerinin üzerine atmıştır. Daha sonra yapılan basın açıklamalarında bunun böyle olmadığı deşifre edilince, daha sonra iç işleri senatörü yapılan bu saldırını sarhoş kişi tarafından da yapılmış olabileceğini belirtmek zorunda kaldı.

Bu yaşananları bahane eden Polis 3 semti hukuksuz bir şekilde tehlikeli bölge ilan etti ve burada olağan üstü uygulamalara baş vurdu. Bu semtlerde oturan insanlar da dahil herkesin üzeri arandı, insanların evlerine gitmeleri engellendi, bu semti ziyaret etmek isteyen sıradan insanlar engellendi. Yapılan aramalarda insanların üzerinde iddia ettikleri hiç bir şey çıkmadı. İnsanların ceplerinde ve çantalarında her keste bulunabilecek cep çakısı, korunmak için kullanılan küçük biber gazı spreyi gibi şeylerden başka bir şey çıkmadı.

Polis, yoğun politik baskıdan, 3 semtti aynı anda denetim altında tutmak için gücünün yetmemesinden ve ortaya attığı spekülatif bilgileri ispatlayamadığı için tehlikeli bölge kararını kaldırmak zorunda kaldı. Bunun en önemli etkisi de bu yasaklı bölge sürecinde binlerce insanın semtte hareket halinde olmasından kaynaklıydı.

Bilgi merkezi temsilcisi de yaptığı konuşmada şunlara değindi:

21 Aralık’ta yapılan yürüyüşte polisin tutumunda öne çıkan bir şeye dikkat çekmek istiyoruz. O gün polis yürüyüştekileri tutuklamak, göz altına almak yerine canice saldırıp yüzlerce insanı yaralamıştır. 21 Aralık’ta, 200 kişi göz altına alınmış, 20 kişi tutuklanmıştır. Kastanien caddesinde yüzlerce insan 8 saat boyunca çember altına alınmıştır. Bu insanların tuvalet ihtiyaçlarını gidermelerine bile izin verilmemiştir.

Gün boyunca polisin sürdürdüğü saldırıda, 443 kişi yaralanmıştır. Bunların 380 kişisi hafif yaralı olup ayakta tedavi edilirken, 63 kişi hastanede tedavi edilirken, bunlardan 28 kişi yaraların ağır olmasından dolayı ambulanslarla hastaneye kaldırılmıştır.

Polis yürüyüşçülere hedefli olarak saldırmıştır. Bunun içinde yaralanan insanlarının çoğunun omuzdan yukarı yaralanmasına, el, kol ve parmak kemiklerinin kırılmasına neden olmuştur. Yaşanan bu saldırıda sadece 2 polis yaralanmıştır. Bunlardan birisi arabayla insanları kovalarken, kemerini takmadığından dolayı yaptığı trafik kazasında yaralanmış, birisi de yaşanan arbede de yaralanmıştır. Yanı çok polisin yaralandığı haberi tamamen spekülatif bir bilgidir.

Hamburg’da bundan önce son olağan üstü bölge uygulaması 1945 yılında uygulanmıştı. O günden bugüne böylesi bir uygulama yaşanmamıştır. Üç semtte tehlike bölge ilanından sonra, bir çok insanın telefonları, iş yeri ve evleri dinlenene adeta terör estirilmiştir.

Atonom Grupları temsilcisi yaptığı konuşmada şunlara değindi:

Hamburg’da politik arenada; Esso evleri yıkımına karşı mücadele, Lampadusa mültecilerinin mücadelesi ve Rote Flora direnişi önemli yerde duruyor. Yıllardır Esso evlerinde kalan kiracılar ödedikleri paralarla bu şirketi zengin etmişlerdir. Bugünde bu insanlar evlerinde çıkartılmak isteniyor. Bu insanlarda evlerinde çıkmak istemiyorlar ve buna karşı mücadele etmektedirler. Lampadusa mülteciler ülkelerindeki savaştan, işkenceden ve katliamlardan kaçarak buraya sığınmışlardır. Onların ülkelerinde yaşananların sorumlularında birisi de Alman devletidir. Bunun için devlet bu inanların taleplerini kabul etmek zorundadır.

Bizler militan bir şekilde bu talepler için mücadele etmekteyiz. Militanlık saldırmak, kırıp dökmek olarak anlaşılmasın, biz öyle anlamıyoruz. Militanlık bu talepleri savunmak, mücadele edenlerin taleplerinin kabul edilmesi için yoğun mücadele etmek, politik arena yaratmak ve bu taleplerin kabul edilmesine kadar bağımsız mücadele etmektir.

Rote Flora temsilcisi yaptığı konuşmada şunlara değindi:

Biz Rote Floran’nın bir müze olarak kalmasından yana değiliz. Buranın canlı bir şekilde yaşatılmasını savunuyoruz. Polisin gelip burayı boşaltmasını beklemeden, politik olarak kamuoyu yaratmak istiyoruz. Polis gelip burayı boşaltmak istediğinde de tüm gücümüzle burayı savunacağız.

 Hamburg senatosu bu mücadeleyi bastırmak için bir yandan teşhir ederken, diğer yandan şiddet uygulamaktadır. Ama ne olursa olsun biz senatonun provokasyonuna gelmeyeceğiz, kendi bağımsız çalışmamızı yürüterek, kamuoyu yaratacağız. Bizim şehir idaresinde, senatoda her hangi bir beklentimiz yoktur. Biz maddi ve manevi olarak kendi bağımsız çalışmalarımızı sürdürerek, Rote Flora’yı yaşatmak istiyoruz.

Basın toplantısına yoğun bir ilgi vardı. Almanya’daki tüm basın grupları açıklamaya katılmışlardı. ATİF olarak temsilcilerle kısa görüşme yapılarak, çıkartılan bildiri kendilerine verildi. Yakarıda basın toplantısında temsilcilerin de bahsettiği gibi, Rote Flora’ya saldırının nedeni, Hamburg’da başta Lampadusa mültecileri olmak üzere, devletin uyguladığı politikalara karı politik bir karşı koyuşun olmasındadır. Bundan dolayı demokrasi güçleri olarak bu mücadeleyi sahiplenmek ve tüm alanlarda desteklemek bir görev olmalıdır. Tüm demokratik kamuoyunu, demokrasi güçlerini, ilericileri bu mücadeleyi desteklemeye çağırıyoruz. 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu