Güncel

HDK: Sur’da yapılanların Palmira’dan farkı yok

H. Merkezi:  Sur ziyareti sonrası açıklama yapan HDK heyeti, “Demografik yapı değiştiriliyor, şu an fotoğraflardaki yapıların hiçbiri yok. Sur’da yapılanlar, DAİŞ’in Palmira’da yaptığından hiçbir farkı yok. Hepimizin görevi Sur’u yaşatmaktır” dedi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Diyarbakır’ın Sur ilçesinde “Kentsel dönüşüm” adı altında süren yıkıma dikkat çekmek ve nelerin yapılması gerektiği konusunda İstanbul Taksim’de bulunan binalarında toplantı düzenledi. Toplantının yapıldığı salona, “Diren gezi diren lice diren Sur” pankartı ile sokağa çıkma yasağı sırasında Sur’da yaşanan yıkımları anlatan fotoğraflar asıldı. Toplantıya, dün Sur’u ziyaret eden heyet içerisinde bulunan HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, Barış Bloku üyesi Zelal Ekinci, Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eşbaşkanı Ahmet Kaya, HDK Yürütme Kurulu (YK) Benazır Coşkun ve HDK Mimar Mühendis Şehir Planlama Meclisi üyesi Güzin Alparslan katıldı.

Toplantıda konuşan HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, daha önce planladıkları Sur ziyaretlerini dün gerçekleştirdiklerini belirterek, kentteki birçok sivil toplum örgütünü ziyaret ettiklerini söyledi. Sur halkıyla da bir araya geldiklerini ifade eden Hamzaoğlu, “Sur, Anadolu’daki medeniyetleri bir arada görebileceğimiz bir yerleşim yeridir. UNESCO, dünya mirasları listesine alınmıştı. Sur’un 2016 yılı sonu itibariyle 116 bini aşkın bir nüfusu var. 2008 civarında 140 bini aşan bir nüfus vardı. Nüfus azalmasının iki temel nedeni var. Kitlesel göçe sebep olan sokağa çıkma yasağından sonra önemli bir bölümü tanklarla toplarla yıkıldı. 24 bin kişi yaşadığı evleri terk etmek zorunda kaldı” dedi.

 

Halk zorla yerinden ediliyor

Çatışma sürecinde tahrip olan bölgelerin girişi beton bloklarla kapatıldığını ve bu alanlara girişin mümkün olmadığına dikkat çeken Hamzaoğlu, şöyle dedi: “Bu bölgelere hala girilemiyor? Beton bloklarla kapatılmış. Bu bölgeyi görmek mümkün değil. Sur’un 8 mahallesinden 2 mahalle, 2009 yılından beri ‘kamulaştırma’ girişimleriyle karşı karşıya kalmış. Tescilli binaların dışında bütün binaların yıkımı kararlaşmış. Önemli bir bölümü evini kiraya vererek bölgeden ayrılmış. Çatışma ortamı etkisiyle bu süreç uyumuş. Savaştan sonra 2016 yılı sonunda bu mahalle için ‘acil kamulaştırma’ kararı alınıyor. Bu bölgede yaşanan insanlar zorunlu yerinden edilme ile karşı karşıyadır. Herkes, orada var olmuş olan binlerce yıllık kültürün zorunlu yerinden edilmeyle yok olacağından tedirgin” diye konuştu.

 

“Sur’un dokusu korunarak yeniden inşa edilmeli”

Bölgenin bazı alanlarında yıkımın olduğunu ve yıkılmayan alanlarda ise halkın yıkıma karşı direnişinin olduğuna işaret eden Hamzaoğlu, şöyle dedi: “Bu mahallelerde elektrik ve su yok. Bulaşıcı hastalıklar baş göstermiş. Bebek ölümleri ile karşı karşıya kalabiliriz. İnsanların bir çoğu bahçelerinde ve sokaklarda odun ateşiyle yemeklerini pişirmeye çalışıyor. Dayanışıyorlar. Orada yaşayanların mülk sahipleriyle birlikte yeniden tesis edilmesi gerekir. Bu yıkım durdurulmalıdır. Sur’un yeniden eski hali korunarak inşa edilmesini talep ediyoruz.”

 

“Sur’a ses vermemiz lazım”

Yıkımın önlenmesi için acil olarak kamuoyunun oluşturulması gerektiğini aktaran SYKP Eşbaşkanı Ahmet Kaya, “Burada, tarih yok ediliyor. Bunların durdurulması konusunda Valilik ile yapılan görüşmelerde bir ilerleme kaydedilmiyor. Orada insanların acılarını çok rahat görebilirsiniz. Bunun yanında bir tarih yok edilmeye çalışıyor. Buna duyarlılık gösterilmesi lazım. Halkın bu acılarına ortak olmak lazım ve bunu duyurmak lazım. Halep, Sur’da yıkılmış mahallelerden daha iyi bir görünümde. İçerde ne olduğunu göremiyoruz. Sur’a ses vermemiz lazım. Yalnız bırakmamak lazım” şeklinde konuştu.

 

“Demografik yapı değiştiriliyor”

Sur’un tarihi yapısına işaret eden Barış Bloku üyesi Zelal Ekinci, sokakların tarihi dokusunun korumasının dahi başlı başına önemli olduğunu ifade ederek,

“Başka ülkelerde olsa insanlar gözleri gibi korur. Gerçekten nostaljik sıcak ve çirkin olmayan bir estetiği var. Orada büyüdüm. Oranın yıkılması beni çok üzdü. 25 Mart 2016’ta toplam 8 mahalle kamulaştırılmış. Alipaşa ve Lalebey mahallesi yıkılıyor. Diğer mahalleler de tehlike altında. Tüm Sur kamulaştırılmış ve yıkılacak. Acil insan hakları ihlali var. Demografik yapı değiştiriliyor” diye belirtti.

 

“Sur Türkiye’nin milli servetidir”

Mahallede yaşayan 90 yaşındaki bir annenin çocuğuyla görüştüğünü belirten Ekinci, şöyle devam etti: “Annenin oğlu bana dedi ki; ‘90 yaşındaki annem buradan çıkarsa 3 ayda ölür. Buranın dışında yaşayamaz.’ Bu anne yaşam alanından koparılırsa değil 3 ay 3 gün bile yaşayamaz. Yıkım, iş makineleriyle yapılıyor. Çok hassas bir şekilde yapılması gerekir oysa. Arkeologlar eşliğinde yapılması lazım. Yaşam alanlarımızı parçalıyorlar. Sur, Türkiye’nin milli servetidir. Türkiye’deki insanların vicdanıdır. Buranın yıkılmaması için somut hedeflerle mücadele etmek zorundayız.

“Fotoğraflardaki yapıların hiçbiri yok”

HDK Mimarlar Mühendisler ve Şehir Planlamacıları Meclisi’nden Güzin Alparslan da, “Kentsel dönüşümün” Türkiye’nin genel sorunu olduğunu vurgulayarak, “Biz buna ‘rant projesi’ diyoruz” dedi. Sur’daki yıkımla buranın demografik yapısının değiştirilmek istendiğine işaret eden Alparslan, “Orada yaşayan mevcut insanları oradan çıkararak, başka bir şeye dönüştürmek istiyorlar. Sur çok özel bir yer. Şuan bu fotoğraflardaki yapıların hiç biri yok. Tescilli eserler korunuyor. Onların da korunacağından emin değilim. Kültür varlığı, somut binalar mıdır değil? Orda farklı bir yaşam var, farklı bir sokak yapısı var, tüm yaşamını paylaşan insanlar var. Bunları yok etmek istiyor” dedi.

 

“Binlerce yıllık tarih yok ediliyor”

“Acil Kamulaştırma Yasası”nın savaş ve afet dönemlerinde alınan bir yasa olduğunu vurgulayan Alparslan, şöyle dedi: “Acil kamulaştırma yasası, savaş ve afet dönemlerinde alınır. Ama buradaki öyle değil. Kanuni olabilir ama hukuki değildir? İş makineleriyle yıkılan yapılar, Dicle kenarına dökülüp üzeri örtülüyor. Binlerce yıllık bir tarih, kültür gözümüzün önünde siyasi perspektifler doğrultusunda yok ediliyor. Buna nasıl engel olacağız? Bir ayağı da yurtdışı olduğunu düşünüyorum? Oradaki halka destek vererek, onların yalnız olmadığını hissettirerek, dayanışma içerisinde olmalıyız. Hayat yok edilirken, çok da zor koşullarda yaşamını sürdürüyorlar. Gidenlerinden önemli bir bölümü geri dönmek istiyorlar. Gittikleri yerler onların yaşamlarına uygun değil.

 

“DAİŞ Palmira da Türkiye Sur’da…”

HDK Yürütme Kurulu üyesi Benazir Coskun ise, DAİŞ’in antik kent olan Palmira’da yaptığı yıkıma işaret ederek, “DAİŞ orada o tarihi yapıyı parçalarken, içimizden de bir parça da kopuyordu. Sur’da da insanlığın tarihi yok ediliyor. Sur’da yapılanlar, DAİŞ’in Palmira’da yaptığından hiçbir farkı yok. Özel bir savaş projesi var. ‘Çöktürme planı’ ile birlikte 6 mahallesi dümdüz edilmiş” dedi. Sur’da komünal bir yaşamın olduğunu vurgulayan Coşkun, şöyle dedi: “Sur doğal bir yaşam alanı. Bizim açımızdan doğal bir yaşam alanıdır. Sur hepimizindir. Komünal değerleriyle 7 bin yıldır yaşayan alanın yıkılmaması bizim elimizdedir. Alipaşa ve Lalebey mahallerinde direnenler yıkım o kadar kolay olmuyor. 8 mahalle var. Sur’un yıkılmayan mahallerini yıktırmayabiliriz. Türkiye demokrasi güçleri yanı sıra vicdanlı olan herkesin görevi Sur’u yaşatmaktır” şeklinde konuştu.

Toplantı, soru-cevap şeklinde son buldu.

Kaynak: Dihaber

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu