Makaleler

Kapitalizm kâr etmeyen elektriği keser

Elektriksiz geçen günleri, emekçi yoksul halkımız çok iyi bilir. Günlerce aylarca gelmeyen elektriklere alışıldığı günle yaşanır köylerde. Bugün Kürdistan’da hala yaşanıyor. Egemen sınıflara, burjuva takımına çok uzaktır elektriksizlik. Fakat 31 Mart günü “büyük kedi’nin” biri merkez trafoya girerek tüm Türkiye’yi elektriksiz bıraktı. Türkiye’nin gözünün karardan o ampulü patlattı. Kâr hırsının neleri göze aldığını, kâr oranı düştüğünde neler yapabileceğini göstermiş oldu.

Durup dururken bu noktaya gelinmedi. Diyalektik materyalizm olayların olguların her şeyin bir tarihi olduğunu söyler. Dolayısıyla yaşanan elektrik kesintisi bugünün sorunu değildir. Enerji sektörü ve bu sektör içindeki elektrik enerjisinin komprador Türk sermayesinin kar alanına dönüştürülmesinin kaçınılmaz sonucudur.

Neo-liberal politikaların yarı-sömürgelerde uygulanabilmesi birçok sektörde alt yapının düzenlenmesini gerekli kılıyordu. Kapitalist sermayenin azami kar alanına dönüştürülen sektörlerin başında enerji sektörü geliyordu. T.C devleti de bu eksende 1980’li ve 1990’lı yıllar boyunca enerji sektörünü kapitalist sermayenin kar alanına dönüştürmek için birçok düzenlemeler yapıldı. Maliyeti düşük devletçe alım garantisi olan bir sektör oluşturuldu. 2008’li yıllarda bugünün enerji tekeli olan kompradorlar hazırlanan bu zemin üzerinden enerji sektöründe yoğunlaşmaya başladı.

Türk sermayesinin bu yöneliminde birinci etken Türk sermayesinin oluşan birikimle yeni yatırım alanlarına ihtiyaç duyması ve enerji sektörünün bu alanların başında gelmesidir. İkinci etken,1999’larda dünya ekonomisinde emparyalist sermaye hareketi ekseninde yapılan düzenlemede TC devletine biçilen misyon gereği TC ekonomisinin ucuz ithalat ve iç tüketime yönelmek zorunda kalmasıdır. Bu iki etkenin sonucu olarak Komprador Türk sermayesi mevcut birikimiyle son 10-15 yıllık dönemde ekonomisinin motor gücü sayılan ağır sanayi ve imalat sanayi yerine enerji ve inşaat sektörüne yöneldi.

Enerji sektörü hızla sermayeye tabi hale gelirken belirleyici olan nokta, sanayi üretiminin yarattığı ihtiyacın karşılaşmasından ziyade iç tüketime odaklanan ekonominin duyduğu enerji ihtiyacını karşılama ve kamu hizmeti olarak devletin tekelinde olan enerjinin kâr alanına dönüştürülmesidir. Böylece sadece sanayi üretim alanı değil konutlarda tüketilen elektrik enerjisi de azamî kârın hizmetine sunuldu.

Bu kapsamda AKP hükümeti kurar kurmaz büyük bir hızla sermayenin önünü açan düzenlemeler yaptı. Bürokratik engeller ortadan kaldırılarak özelleştirme zeminini hazırladı. 2001 yılında Elektrik Piyasası Denetleme Kurulu daha işlevli hale getirildi. 2004 yılında elektrik üretimi iyi Su Kullanım Hakkı Yönetmeliği çıkarıldı. Yine aynı yıl içinde Enerji sektörünü Reformu ve Özelleştirme Strateji Belgesiyle Devlet Su İşlerine ait olan baraj ve gölet gibi tesisler Enerji Bakanlığı’na devredildi. Tabiatı Koruma Kanunuyla kırsal alanda ki yatırımların önü açıldı. 2005’te yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı Kanunuyla derelerde HES’ler kurulmaya başlandı.

Yapılan bu ve benzeri düzenlemelerle ve özelleştirmelerle enerji sektörü ve elektrik enerjisi üretimi, dağıtımı, toptan satışı gibi üretmeden tüketime tüm aşamalarda Türk sermayesi hakim hale getirildi.

Bugün elektrik üretimi ve dağıtımında tekelleşme oluşmuş durumda.20 dağıtım bölgesinin tamamı komprador sermayesinin elinde. Bazı sermaye gruplarının pazar payı yüzde 30 civarında. Kapitalist rekabet içerisinde bu oranın daha da yukarılara çıkması kaçınılmazdır. Türkiye’de sanayinin yoğunlaştığı büyükşehirlerin olduğu bölgelerde (haliyle nüfusunda yoğun olduğu bölgeler) Cengiz-Limak Kolin Konsoryumu olan CLK enerji ve Sabancı’nın sahibi olduğu Enerjisa elektrik dağıtımında söz sahibi. 31 Mart günü sorun çıkan merkez trafolarda bu sermaye gruplarının hakim olduğu bölgelerde bulunuyor.

Marx, Kapital 1.cildinde, sermaye girdiği alanı kendine tabi kılar derken tam da bugün yaşanılanı özetliyor. Elektrik üretim ve dağıtımını elinde bulunduran Türk sermayesinin tek derdi azami kardır. Kar hırsı her şeye baskın gelir ve tüm ülkenin karanlıkta kalmasının hiçbir mahsuru yoktur. Merkezi trafolara giren büyük kedi, sermayenin azami kar hırsıdır. Bu ilk fakat son olmayacaktır. Kapitalist sermayeye tabi hale gelen elektrik üretim ve tüketimi sürecinde ekonomik ve siyasi gelişmeler azamî kârın gerçekleştirilmesi için bir neden olarak kullanılacak ve faturalar daha da kabaracaktır.

Komprador Türk sermayesi açısından bunun hiçbir sakıncası yoktur zira tüm fatura emekçi yoksul halka kesilmektedir. Paran kadar sağlık, paran kadar eğitim, paran kadar ulaşımdan sonra paran kadar elektrik dönemi eskisinden daha çok hissedilecek, varoşlarda, köylerde yaşayan emekçi yoksul halk karanlıkta bırakılacaktır. AKP hükümetinin 13 yıllık döneminin de çeşitli milliyetlerden emekçi halkımıza reva gördüğü yaşam bundan öte değildir.

İşçilere, köylülere, öğrencilere, ezilen tüm emekçilere karanlık yaşamı, reva görenlerin ampulünü patlatmak sevdikleri deyimle hem farzdır hem de sünnet.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu