Güncel

DENEYİM | Migros  Depo işçileri direndi, kazandı!

Partizan okurları olarak direnişi duyar duymaz Migros Depo önüne gittiğimizde çoğunluğu Kürt 18-25 arası genç işçilerle karşılaştık.

İşyerinde mesailerinin sürekli bir şekilde eksilmesi, çalışma koşullarının zorlaştırılması, yemeklerin düzenli bir şekilde çıkmamasına karşı işçilerde biriken bir öfkeyi tetikleyen, bardağı taşıran son damla, en iyi çalışan işçilerden birinin, iki saat sonrada iki işçinin daha performans gerekçesiyle işten çıkarılması oldu. Geçtiğimiz hafta Esenyurt Migros Deposunda yaşanan ve kamuoyuna yansıyan direnişten söz ediyoruz.

9 Aralık günü sabah erken saatlerde, Depoda, idari bölüm hariç, 360-370 işçinin nerdeyse tamamı işi bıraktı. Depo, DGD-SEN’in örgütlenme çalışması yaptığı bir yer. İşçilerin direnişi başlayınca patron  sendika temsilcisi gelmeden polis eliyle işçileri gözaltına almaya çalışıyor. İşçiler tepki gösterince polis geri adım atıyor. Patron işçilerin tepkisi ve talebi üzerine sendikayla görüşüyor. İşçiler, hiç kimsenin  işten çıkarılmaması sözü istiyor ancak patron sırtını dönüp gidince işçiler işe başlamama kararı verdi. Bunun üzerine patron DGD-SEN başkanını çağırarak görüşmek zorunda kaldı ve işçilerin taleplerini kabul edeceklerini söyledi.

İşçinin talebi;  fazla mesainin kaldırılması, işten çıkarmalara son verilmesi, çalışma koşullarının düzeltilmesi, sürekli mesailere son verilmesi- ki bu yüzden işçiler evlerine gidemiyor-,işyerinde hakarete son verilmesi. Patronun sendikayla yaptığı görüşmede yukarıda sıraladığımız talepleri kabul edeceği taahhüdünü vermesi üzerine işçiler yeniden işbaşı yaptı. Migros Depo’da DGD-SEN’in çalışması devam ediyor ve sendika yetkiyi almaya çalışıyor.

Partizan okurları olarak direnişi duyar duymaz Migros Depo önüne gittiğimizde çoğunluğu Kürt 18-25 arası genç işçilerle karşılaştık. İşçiler kapı önünde “Direne direne kazanacağız”, “Carrefor SA kazandı sıra Migrosta” sloganlarını atıyordu.

İşçilerle yaptığımız sohbetlerde bizim için oldukça verimli geçti. İşçileirn çoğunluğu hayatları boyunca ilk defa böyle bir eylem yapıyorlar. Hatta bir işçi  “Ben ülkücüyüm ama ilk defa komünisterle ilk defa slogan atıyorum” ifadesini kullandı. Biz de işçilerin sağcılığı, komünistliğinden öte birarada olması ve gücünü birlşeştirmesinin önemli olduğunu dile egtirdik. İşçilerle güzel sıcak bir sohbet ortamı oluştu.

İşçilerden öğreniyoruz ki direniş başlayınca patron, “siz işbaşı yapmazsanız burayı kapatırım” tehdidinde bulunuyor. Ancak bu işe yaramıyor. “Sendikayla her şeyi düzeltmeye çalışacağız, bizim 30 bin lira zararımız oldu.” diyor. Gerçekten  gün boyunca Migros Depo’dan malları alıp marketlere gidecek araçlar gün boyunca çıkış yapamadılar. İşçilerle sohbetten anladığımız şu ki patron önce işçilerin sendikal örgütlülüğünün, örgütlü hareket bilincinin zayıf olduğunu fark edince sendika gelmeden işçiyi tehdit ederek sorunu çözmeye çalışıyor. Ancak işçilerin tepkisi artınca bundan vazgeçiyor.

İşçilerin büyük çoğunluğunun örgütlülük bilinci çok zayıf, sendikal mücadeleyi çok ciddi bilmiyorlar. İşçilerde sendikal bilinç zayıf. Hatta birçok işçinin sendikaya üyeliğini cep telefonlarından biz yapmış olduk orada.

Sendika olunca işçiyi sendikanın sahip çıkacağı fikri var. Direniş esasta arkadaşlarını sahiplenmeleriyle açığa çıkıyor. Arkasından bizde çıkartılırız algısı var. İşçinin örgütlülük bilinci zayıf olmasına ve farklı bölümlerde çalışmalarına ve çoğunluğun birbirini tanımamasına rağmen gece vardiyası bile direnişe katılıyor. Arkadaşlarını ilk sahiplenen işçilerin yaktığı ateş kısa sürede tüm depoya yayılıyor.

Bir kez daha ekonomik kriz koşullarında gördük ki, işçilerde ciddi bir patlama potansiyeli var ve bu da işçinin doğal dayanışmasın da kendini gösteriyor.

Buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki işçilerin birliği sermayeyi yenecek.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu